Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '07

 
Kategori
Özel Günler
 

"Sayın" Şehidim sen rahat uyu

Mart ayının bu haftasının herkes için en büyük önemi şüphesiz Çanakkale Zaferi’dir. Öyle bir zaferdir ki bu sadece bizlerin değil birçok millete rehberlik teşkil eden bu zafer şu cihanda birçok milletin kendisini bulmasını da sağlamıştır. Birçok millet emperyal güçlerin elinden kurtulmak uğruna gerekirse en son ferdine değin savaşmak gerektiğinin farkına varır. Ve şunun da farkına varmışlardı ki inandın mı özgürlüğe kalpten gelir er ya da geç sana o nimet. Tabi ki kolay olmaz ama gelecektir mutlaka…

Doğum günümün bile içinde bulunduğu bu haftanın benim içinde tek bir anlamı var, o da Çanakkale Zaferi’dir. Çünkü bilirim ki şu an bu Zafer olmasa şu an bu doğum günümü bile kutlayamazdım, belki de olmazdım bile hayatta olsam bile acaba şuan bilgisayarım başında oturup ta yazı yazabilir miydim? Baksanıza Afrikalı bir genç yazabiliyor mu ya da diğer sömürü ülke gençleri… Nasıl yazsınlar ki, yazmak için önce bilgisayarı görmeleri lazım oysa onlar bir kuru ekmeğe muhtaç. Çünkü onların onca zengin kaynakları, bizler gibi cesur dedeleri olmadığı için şu an emperyalist güçlerin sömürü kaynağından başka bir şey ifade etmiyor gözlerinde. Oysa az bir cesaret gösterselerdi, biraz olsun onlarda bizlerden etkilenseydi böyle mi olurdu torunları?

Geçenlerde internette gezinirken gördüğüm bir kitap beni çok etkiledi. Çünkü yazarın kitabı yazma nedeni beni çok etkilemişti. Kitabın ismi "Sarı ve siyahın romanı" idi. Ve yazarın kitabı yazış nedeni ise: Gelibolu da öğrenci kafilesini gezdiren hocanın bir öğrencisinin "Hep şehitlik, hep şehitlik öğretmenim burada başka gezilecek yer yok mu?" demesi ve o anda söyleyecek bir söz bulamaması onu çok etkiler. Kelimeler boğazına takılır ama yüreğinde büyük bir yangın başlar ve emekli olunca Çanakkale’de şehitlik gezmekten bıkan öğrenciye kendi yaşıtlarının bu topraklarda 90 yıl önce neyler yaşadıklarını anlatan bir roman kaleme alır. Şahadetname adı ile Yitik hazine yayınları tarafından yayımlanan kitabı daha okumadım ama inşallah en kısa okuyup sitede de değerlendirmesini yaparız. Ama beni de gerçekten çok etkiledi o öğrenci, nasıl olurda bir insan yaşamasını bile hem de kendi gibi bir yaşta şehit olmuş bu şehitlerimizin kabirlerini gezmekten sıkılır. Acaba neden sıkıldı o genç dedelerimizin şehitliklerinden? Bir Çinli Çin Setti için ağlarken, bir Japon Hiroşima ve Nagazaki için ağlarken, hatta bir Japon bizim Ertuğrul Firkateynimiz için yas tutar iken bizim gencimiz neden sıkılıyor.

Sözde bir soykırım uğruna çoluk çocuk sokağa dökülen Ermenilere hiç mi dikkat etmediniz? Ah analar babalar hiç mi bu şuuru evlatlarınıza vermediniz? Bizler için canlarını feda eden "Sayın" şehitlerimizi hiç mi anlatma ihtiyacı hissetmediniz evlatlarınıza? İnşallah toplumumuz bilinçlenir bu konuda da gelecek nesiller farkına varır bunun ehemmiyetinin. Tabi bunda da en büyük pay tabi ki medyaya düşüyor. Şu gelin-kaynana, starlar yarışmaları veya magazin programları yerine biraz da bunlarla ilgili program yapsalar ne olur yani. Her şey reyting mi yani. Tabi hak veriyorum televizyonlar da reytingle ayakta durur ama biraz olsun fedakârlıkta şart ama. Nede olsa bizler bu vatanın ekmeğini yedik ve "Sayın" şehitlerimiz sayesinde buralara geldik. Bunu asla unutmamalı ve unutturmamalıyız.

Senede bir gün değil her gün hatırlamalıyız "Sayın" şehitlerimizi.

 
Toplam blog
: 4
: 333
Kayıt tarihi
: 15.03.07
 
 

Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisiyim...