Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '22

 
Kategori
Güncel
 

'Seçim Şansı' mı dediniz?

Fakir ya da ikinci sınıf ülke vatandaşlarının öyle pek ahım şahım seçim şansları yoktur. Biz bunu ancak başımıza geldiğinde anlarız ki insanoğlu genel olarak bencildir ve öncelikle sadece kendini düşünür. Çağın gereği olarak “ben” artık çok daha önemlidir.

Ben, bencillik, başkalarını görmemek günümüzün en önemli hastalığıdır.  Ne demek istediğimi anlamak istemiyorsanız, ülkemizdeki “tarım işçilerine” bakmanızı öneririm.  Bazı bölgelerimizde yaşayan vatandaşlarımız herkes aslında biliyor ki aileleriyle beraber Mart ayında başladıkları konargöçer işçilik serüvenlerini Kasım ayında noktalıyorlar. Aileleriyle beraber kundaktaki bebekleri bir ovada, bu ova Eskişehir Alpu, Adana, Samsun Çarşamba Ovasında veya fındık bahçelerinde çay bahçelerinde görebilirsiniz. Nispeten Doğu Karadeniz’de çok yağmur yağdığı ve çadır kurmak için düz araziler olmadığından ve de pek çok terkedilmiş evler olduğundan belki oralarda çadır göremeseniz de yaz olunca tarımı toplayan birkaç milyon insanımızın hayatı böyledir aslında. Köyler boşalınca halk artık kendi işini kendi başına görebilmekten uzaktır. Gençler şehirde bir iş buldularsa kendilerini şanslı hissetmekte olduklarından on iki ayda on dört gün yıllık izinlerinde zorunlu değillerse köylerine dönüp tarım işçisi olarak çalışmak istememekte, onlar istese eşleri istememekte, çalışmaları artık köye dair yetenekleri olmadığından verimli olmamaktadır.

Tarımsal faaliyetlerden, üretimin her türü ayrı ayrı bir ülke için elzemdir ve biri diğerinden çok daha önemsiz değildir. Dünya globalleşme aşamasında her ihtiyacını kendi üretmese de halen kendi üreticisini daha fazla önemser, kendi insanını üstün tutar nitelikte olmakla beraber, devletler; hele de medeniyet, ahlak, demokrasi dersleri gelişmiş devletler bugün, dünkünden daha fazla ahlaklı değillerdir. Kendi üreticilerini desteklerken, kendi üreticilerinin ürünlerinin satılacağı pazar bulmak için, ikinci sınıf ülkelerde bazı kişi ya da kurumları fonlamak suretiyle yönetimleri değiştirmekte gerekirse sözde halk hareketlerini destekleyerek, kimi ülkelerde ise askeri darbeleri destekleyerek bu emellerine ulaşmayı alışkanlık haline getirmişler ve getirmeye de devam edeceklerdir. Kan, gözyaşı, acımasız bir sömürü düzeninin ürettiği medeniyet ne yaparsa bunun için uygun kılığı bulmakta zorlanmayacaktır. Ülkemizde bu hareketlerden oldukça nasiplenmiş bir ülke olarak görüntü ve şekillerin yapıların gerçekte ne olduğunu anlamaksızın zaman zaman birbirine olmayacak işkenceler etmiştir.

Etmemiş midir?Fakir ya da ikinci sınıf ülke vatandaşlarının öyle pek ahım şahım seçim şansları yoktur. Biz bunu ancak başımıza geldiğinde anlarız ki insanoğlu genel olarak bencildir ve öncelikle sadece kendini düşünür. Çağın gereği olarak “ben” artık çok daha önemlidir.

Ben, bencillik, başkalarını görmemek günümüzün en önemli hastalığıdır.  Ne demek istediğimi anlamak istemiyorsanız, ülkemizdeki “tarım işçilerine” bakmanızı öneririm.  Bazı bölgelerimizde yaşayan vatandaşlarımız herkes aslında biliyor ki aileleriyle beraber Mart ayında başladıkları konargöçer işçilik serüvenlerini Kasım ayında noktalıyorlar. Aileleriyle beraber kundaktaki bebekleri bir ovada, bu ova Eskişehir Alpu, Adana, Samsun Çarşamba Ovasında veya fındık bahçelerinde çay bahçelerinde görebilirsiniz. Nispeten Doğu Karadeniz’de çok yağmur yağdığı ve çadır kurmak için düz araziler olmadığından ve de pek çok terkedilmiş evler olduğundan belki oralarda çadır göremeseniz de yaz olunca tarımı toplayan birkaç milyon insanımızın hayatı böyledir aslında. Köyler boşalınca halk artık kendi işini kendi başına görebilmekten uzaktır. Gençler şehirde bir iş buldularsa kendilerini şanslı hissetmekte olduklarından on iki ayda on dört gün yıllık izinlerinde zorunlu değillerse köylerine dönüp tarım işçisi olarak çalışmak istememekte, onlar istese eşleri istememekte, çalışmaları artık köye dair yetenekleri olmadığından verimli olmamaktadır.

Tarımsal faaliyetlerden, üretimin her türü ayrı ayrı bir ülke için elzemdir ve biri diğerinden çok daha önemsiz değildir. Dünya globalleşme aşamasında her ihtiyacını kendi üretmese de halen kendi üreticisini daha fazla önemser, kendi insanını üstün tutar nitelikte olmakla beraber, devletler; hele de medeniyet, ahlak, demokrasi dersleri gelişmiş devletler bugün, dünkünden daha fazla ahlaklı değillerdir. Kendi üreticilerini desteklerken, kendi üreticilerinin ürünlerinin satılacağı pazar bulmak için, ikinci sınıf ülkelerde bazı kişi ya da kurumları fonlamak suretiyle yönetimleri değiştirmekte gerekirse sözde halk hareketlerini destekleyerek, kimi ülkelerde ise askeri darbeleri destekleyerek bu emellerine ulaşmayı alışkanlık haline getirmişler ve getirmeye de devam edeceklerdir. Kan, gözyaşı, acımasız bir sömürü düzeninin ürettiği medeniyet ne yaparsa bunun için uygun kılığı bulmakta zorlanmayacaktır. Ülkemizde bu hareketlerden oldukça nasiplenmiş bir ülke olarak görüntü ve şekillerin yapıların gerçekte ne olduğunu anlamaksızın zaman zaman birbirine olmayacak işkenceler etmiştir.

Etmemiş midir?

 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..