Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '07

 
Kategori
Edebiyat
 

"Sevginin kesiştiği nokta"... Bir şiir sevdalısı...

"Sevginin kesiştiği nokta"... Bir şiir sevdalısı...
 

Biliyorum bu ara’lar Eş'lerin şiirlerini aktardık Büyük Usta’lardan! Orhan Veli, Nazım Hikmet, Cemal Süreya ve daha nice gönül pınarları... Yani hep büyük ustalar var şiirleri paylaşılan…

Bugün, büyük ustaların yerine, kendi çevremizde; edebiyatla ilgilenen, amatör-profesyonel şiir yazanlardan birini anlatmak istedim…Öyle ya burası bir paylaşım platformu, siz de yapın bence…

Dede’ye özlem, dede’ye sevgi nasıl anlatılır…

Bana;
Benden öncesini anlatsana dede,
İlk torun heyecanını,
Dede olmanın tadını
Bana seni anlatsana dede.

Bana
İlk çığlığımı anlatsana.
Bana
Bebekliğimi anlatsana dede;
Senin hediyen
Karyolamda yatışımı,
İlk adım atışımı,
Ağzımdan dökülen
İlk kelimeyi anlatsana dede.

Nasıl bir söz çıkar ağzınızdan mesela.. dizeler var… Ben her okuyuşta, görmediğim dedemi anıyorum.Sağ olsaydı ne yazardım acaba “Kasap Abdullah”a…

Bana
Ölümü anlatsana dede;
Dualarla tövbe ederek
Son uykuya daldığın
O mübarek gecenin
Sabahını anlatsana dede.

Üstündeki beyazlığı,
Son yolculuğunu,
Bana Hak’ka ulaşmayı anlatsana.

Murat Karacan; işte öylesine anlatmış dedesine meramını. Bu şiiri ilk okuduğumda etkisinde kalmıştım…

Ve diğer şiirleri…

Kaldı ki o şiir kitabını imzalayıp bana verdiğinde; bir gün onu, burada anlatacağım fikri yoktu elbet.

bazen bir dosya kağıdı, bazen sigara, bazen karton, bazen peçete, bazen de ünlü bir şairimiz gibi yazılmış kağıt arkalarını kullanmış.İyi ki de yazmış,

Müsrif zamandan saymış şiirsiz geçen vaktini,

Duygularca saatleri,
Saatlerce duyguları,
Farkedemeden
harcamış,
bitirmişim.
Şimdi,
Sade vatandaş gibiyim.
Şimdi,
Bekle ki gelsin
İlham saatleri.

Fırtınalar koparmış kendi öz sularında, habersiz! Yalnızlığın suskun saatlerinde…

Bir yalnızlık türküsüdür
İçimden tutturduğum.
Yüzümden anlaşılmaz,
Çevremdeki insan kalabalığından da
Yalnız olduğum.
Kimse bilmez,
Kimse duyamaz okuduğum türküyü.
Bir yalnızlık türküsüdür
İçimden tutturduğum.

Herkes gibi o da gurbete düşmüş, gurbet dediğin İstanbul! Yazılmasa ona dair iki satır, eksik kalır şairin kalemi… Öyle anlatmış Şehirler ece’si İstanbul’u… Öyle çok sevmiş ki Üniversite okumak için geldiği bu ece kentinde tam yedi yılda bitirmiş üniversiteyi… ”İyi ki yedi yılda bitirdim” diyor, hiç zayi saymıyor geçen zamanı…

Karısı sılada,
Gurbetteki adama
Karı olmuş İstanbul.
Kocası ölmüş
Dul kadına
Koca olmuş İstanbul,
Çocuk olmuş İstanbul,
Şimdi büyümüş,
Gençlik yaşar İstanbul.

Bütün yollar Nazım’a çıkar, dizelerinde öylesine vurgun Nazım’a,

NAZIM

Ağlayamıyorsan
Hıçkıra hıçkıra,
Bağıramıyorsan
Avazın çıktığı kadar,
Dinlemiyorsa kimse seni,
Duymuyorlarsa sesini,
Yazmak lazımdır,
Velhasıl şiir Nazımdır...

Bazen bir bakışın, aşkın, ulaşılmazlığın, çaresizliğin yoğunluğuna düşmüş…

Bir elimde kadehim,
Bir elimde kalemim,
Sayfalar dolusu
Seni yazarım sevdiğim,
Yazarım sarhoş, sarhoş
Hep ben severim,
Hep ben içerim.
Bu hayat böyle gider,
Senin gibileri sevdikten sonra,
Yaşarım sarhoş, sarhoş.
Uzun sürmez bilirim,
Biter bu kısacık ömür.
Bir gün bu gönül derdinden
Ölürüm sarhoş, sarhoş.

Gerçi yorulmuş, umutlar tüketmiş, her tükenişin bir varoluş olduğunu bilerek, son perdeyi indirene kadar savaşın içindeyim dercesine “perde” demiş,

İLK VE SON PERDE
Düşmüşüm hasret denizine,
Özlem özlem yükseliyor dalgalar.
Bir bıraksam kendimi,
Ya boğulurum,
Ya da çarparım kayalıklara,
Parça parça olurum.
Memleket memleket
Kulaçlıyorum denizi,
Belli, benden önce düşen olmuş:
Her taraf kulaç izi.
Ya birkaç kulaç ötededir vatan,
Ya da
Kulaçlarım yetişemez yerde,
Bilinmez,
Ya ilk adımındayım hayatın,
Ya da bitecek,
Şimdi inecek perde

<ı>“Sevginin Kesiştiği Nokta”

<ı>İlk Şiir kitabından derlediğim şiirleri ile yazın hayatına, dolayısıyla; ödüller kazanmaya, yerel gazete ve dergilerde şiirleri yayınlanmaya başlayan ve Türkiye’nin bir gün şiir emekçileri lokomotifinde olacağına inandığım; yüreği kocaman dostum, mesai arkadaşım Murat Karacan’ı anlatmak istedim.

Zaten kitabında şu dizelerle tanımlamış kendisini:”Zaman zaman yaşadığım duygu yoğunluklarının ve etkileşimlerinin sonucu olarak ortaya çıkan iç dünyamın yansımalarını paylaşmak istedim”

Not1:Şiirlerden bir bölümleri yazılmıştır.

Not2: görüşmek isteyenler olursa şayet, mesaj atarsanız mail adresini bildiririm. Yarım not:Bu arkadaşım "ANADOLUDA BİR KIZIM VAR ÖĞRETMEN OLACAK" projesine benimle birlikte katılmıştır.
Not3:Resim, Şiir kitabının kapağı..

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..