Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '09

 
Kategori
Psikoloji
 

"Şeytana uydum!"

"Şeytana uydum!"
 

"Ortada suçlanacak birileri varsa, her şey yolunda demektir..."
Nerede okuduğumu ve kim tarafından yazılmış olduğunu anımsayamadığım bu cümle, son zamanlarda beynimin derinliklerinde adeta bir alt yazı misali, aralıksız geçmekte...

Hangimiz bir hata yaptığımızda suçu başkasının üstüne atmak eğiliminde değiliz ki? Ortalıkta suçlanacak birileri yoksa da, sıkışıp "Şeytana uydum" demiyor muyuz? Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde vicdanını rahatlatma durumu işte...

Her insanın hataları, günahları, yanlışları olmuştur mutlaka. Efendim? Kusursuz yaratıldığını iddia eden biri mi var yoksa? Sanmam! Ama hatalarımızdan ders aldığımız sürece insanlık adına gelişme gösterebiliriz; ve bunu yapabilme erdemi bizi diğerlerinden üstün kılabilir ancak. Oysaki, kendimizi -kendimize ve başkalarına karşı- aklamak adına birilerini suçlamayı alışkanlık haline getirirsek, bu bizim ayıbımızdır ve hayata dapdar bir pencereden bakmaya devam etmeye mahkûmuzdur.

* "Ödevimi yapmıştım ama kardeşim paramparça yapmış örtmenim." Bu cümleyi hangimiz söylememişizdir ki?
* Birinden özür bile dilerken kendimizi aklamaya çalışmaz mıyız? "Seni kırdığım için özür dilerim ama Bora'ya kızmıştım, o sinirle sana çattım işte, kusura bakma."
* Veya "Patron bugün bütün işleri bana yığdı, çıkıp da faturaları ödemeye fırsat bulamadım" gibi bir gerekçenin, suçumuzu hafifleteceğini zannederiz. Oysaki bu durum, o geceyi karanlıkta geçireceğimiz gerçeğini değiştirmeyecektir.
* "Eşimi aldattığım için çok pişmanım, şeytana uydum bir kere." gibi bir saçmalığın affedilir yanı var mıdır sizce?

Suçumuzu kendimize bile itiraf etmeyip kardeşimizi, Bora'yı, patronu, şeytanı suçlamak ne kadar da kolay aslında. Bu şekilde kendi irademizi -dolaylı yoldan- zayıf göstermiş oluyoruz hem kendimize hem de diğerlerine...

Suçu kabullenmek, hataları telafi etmenin ilk aşamasıdır. Başkasını suçlamak ise, aynı ya da benzer hataları yapmayı alışkanlık haline getirmeye iter bizleri.

Şeytanın bir anlık bizi ele geçirdiğine inanıyorsak, bizim ele geçirilmeye eğilimimiz var demektir bence. Yenilgiyi kabullenmek ve her an şeytanın esiri olabilme potansiyelimiz olduğunu kabul etmek; irademizin ne kadar zayıf olduğunun kanıtıdır. Zaaflarımıza yenik düşmek, "şeytana uymak" değildir. Bir katil, "şeytana uyduğu için" birini öldürdüyse, bu onu diğer katillerden daha iyi biri yapmaz. Şeytana uymak deyimi her koşulda bir bahane olabilir ancak. Çünkü; şeytan İDARESİ değil, insan İRADESİdir aslolan...



NOT: Sabahattin Ali'nin "İçimizdeki Şeytan" adlı romanını okuyup da onun psikolojik boyutundan etkilenmemek mümkün değildi. Bu yazının özellikle ilk paragrafının yazılma sebebi budur.
 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..