Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Yeşim Varol İlişki ve Evlilik Danışmanı

http://blog.milliyet.com.tr/duruyasam

08 Eylül '09

 
Kategori
İlişkiler
 

"Şiddete Hayır" derken içten misiniz?

Merhaba;

Son zamanlarda danışanlarımda sıklıkla gözlemlediğim aslında her dönemin olduğu halde dünya bu denli hızla değişirken hala bu dönemin de sorunu olmasının artı bir dehşet verici yanı olduğunu hissettiğim bir konu; kadınlara yönelik şiddet.

Kadınlara yönelik şiddet maalesef her dönemde ve neredeyse tüm toplumlarda büyük bir sorun ve özellikle bizim toplumumuzun daimi gerçeklerinden biri olarak her dönemde utanç kaynağımız olmuştur. Aydınlarımız, kadın hakları savunucuları vs.. şiddete karşı savaşımızda ne kadar yol alabildik bilmiyorum ama bir kadını bile şiddetten korumak başarının bir göstergesidir bence.

Evet, daha bu konuda alınacak çok yol, yapılacak çok savaş var. Maalesef kadının şiddeti hak ettiğini düşünen, kendinden fiziken güçsüz kadına, aslında kendinden ruhen güçlü olmasını hazmedemediği için saldırmayı kendinde hak gören çok “erkek” var. Ancak bu erkekleri yetiştiren, kadınlara yönelik ilk algı tohumlarını eken de yine anneleri olan kadınlar ne yazık ki.

Kendi yaşadıklarının acısını yüreklerinden gelinlerinin gözyaşları ile soğutan, oğullarını erkekliğin güç göstermek ve söz dinletmek olduğunu öğreterek büyüten kadınlar. Dayak yemenin evliliğin bir parçası olduğunu , bu yüzden yuva yıkılamayacağını, eşin yeri geldiğinde sevecek yeri geldiğinde dövecek olduğunu kızlarına öğreten kadınlar. Eşlerinin sadece dövdüğünü, sevmenin hiç yeri gelmediğini anlatmaya çalışan kızlarına “bu evden çıktın, artık kapımız kapalı” mesajı veren kadınlar.

Çizdiğim bu tablo belki size yıllar öncesini ya da en kötü ihtimalle en ücra , en eğitimsiz köylerimizi düşündürüyor olabilir. Maalesef hayır. Bunlar danışanlarımın benimle paylaştıkları şehir manzaraları. Eğitim almış, maddi güçleri olan kadınlarımız bu zihniyetlerle büyütüldükleri için şiddete katlanıyorlarsa, eğitimin ve maddi özgürlüklerin olmadığı o ücra köylerde durum nedir, düşünmek bile ürkütücü.

Şiddetin beni en çok dehşete düşüren yönü ise durumun vehametini tam olarak ortaya seriyor; Evet, şiddete meyilli erkeklerin psikolojik problemleri olduğu, kendileri ile barışık olmadıkları muhakkak. Ancak beni dehşete düşüren bir çok kadının gördükleri şiddetten şikayetçi olmaması ve hatta bunu evliliğin doğal bir parçası olarak kabul etmeleri.

Sabah en güzel kıyafetlerini giyip, itinayla makyajını yapan, imrenerek baktığınız, iyi eğitimli, kariyerli bir çok kadın evde şiddete maruz kalıyor. İlişkileri için yardım almaları gerektiğini düşünecek kadar açık fikirliler ancak çözülmesini istedikleri problemlerin başında şiddet görüyor olmaları gelmiyor. Son derece iyi ve uyumlu bir beraberlikleri olduğunu, birlikte çok mutlu olduklarını, eşlerini çok sevdiklerini anlatıyorlar. Konu şiddet görmelerine gelince de eşlerinin evlilikleri boyunca birkaç kere şiddete başvurduğundan ama sonrasında ne kadar pişman olduğundan, bunun tamamen eşlerinin mutsuz çocukluklarından kaynaklandığından, kendilerinin de çok ağır konuşmuş olduklarından bahsediyorlar. Onlar eşleri için mazeret bulmaya eşlerinden önce hazırlar.

Şiddetin bugün koşullarında bile bu kadar yaygın olmasının öncelikli sebebinin şiddeti içselleştirebilmek olduğunu düşünüyorum. Şiddetin doğal olduğunu ve her evliliğin parçası olduğunu düşünmek büyük bir yanılgıdır. Biz kadınlar, meydanlara dökülüp “şiddete hayır” pankartları açmadan, açanları alkışlamadan önce, hiçbir koşulda hiçbir insanın şiddeti hakketmediğini içselleştirelim ve önce kendimiz sonra toplum için “dur” demeyi bilelim lütfen.

 
Toplam blog
: 171
: 2282
Kayıt tarihi
: 13.05.09
 
 

Davranış Bilimleri Uzmanı, İlişki ve Evlilik Danışmanı, Kurumsal Eğitmen ve Danışman Kitapları; U..