Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '11

 
Kategori
Haber
 

Âşıklar Daha Çok Boşanıyormuş

Âşıklar Daha Çok Boşanıyormuş
 

Akşam gazetesi bugünkü manşetine, hani evde şöyle Pazar keyfi yapanlara yönelik magazin tarafı ağır basan bir haber yerleştirmiş.

Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Müdürlüğü’nün yaptığı bir araştırmaya göre, “Âşıklar Daha Çok Boşanıyor”muş.

Haberi okurken yanımda (14 yaşındaki) oğlum da vardı. “Nasıl yani?” diye bir soruyla olaya müdahil oldu.

(Müdahil kelimesi genç arkadaşlarımıza yabancı gelecek biliyorum. Tam Türkçe’sini bir anda bulamadım. Müdahil “dışarıdayken içine giren, karışan, katılan” anlamına geliyor.)

Konuya ilgi duyduğunu görünce ona bir açıklama yaptım. Haberin mahiyetini, niye böyle bir sonuç çıktığını anlattım. Bu arada “görücü usûlü”nün ne olduğunu, nasıl uygulandığını, aslında nasıl olması gerektiğini de ona izah etmeye çalıştım.

Sabah sabah bu kadar konuşunca, söylediklerimi bir blog halinde yazmayı da uygun gördüm.

Öncelikle bu anketin sonucuna çoklarının itiraz edeceğini biliyorum. Ancak bunun gerçek olduğunda şüphe yok.

Nedenine gelince:

Bir kere aşk evliliği yapanlar, eşlerini doğrudan kendileri seçen çiftlerdir. Özellikle genç yaşlarda doğan aşkların çoğunda insanın aklını başından alan, karşımızdakinin ahlâkı, terbiyesi, sosyal statüsü, bilgisi, kültürü, alışkanlıkları, inançları ve benzeri özelliklerinden çok, onun bir “karşı cins” oluşudur.

Bu durumda sağlıklı karar vermek kolay olmadığı gibi, tesadüfen denk gelen özellikler de olmazsa, sonradan problem çıkma olasılığı da hayli fazladır.

Görücü usülünü reddedenler, bir türlü kabul etmeye yanaşmasalar da, aşk evlilikleri, mutluluğu sağlamanın kesin garantisini taşımazlar. Hatta “birlikte yaşamak” adı altında yapılan ön evliliklerden sonra, imza atan çiftler bile bir süre sonra boşanabilmektedirler.

Evlilikte uyum, anlaşma, birlikteliği yürütme, bambaşka meziyetler istemektedir. Kendi seçimleriyle eş bulan ve âşık olup evlenenler, yaşadıkları hayal kırıklığından sonra, pekâla yine kendi istekleriyle bu evliliği sona erdirme kararını da rahatlıkla verebilmektedirler.

Bu da aşk evliliklerinde boşanma oranını artıran sebeplerin başında gelir.

Görücü usulüyle yapılan evliliklerde ise, eşler, aileleri aracılığıyla tanışmışlar, onların desteği ve hatta bazen zorlamasıyla evliliğe adım atmışlardır. Bu durumda çiftler mutsuz bile olsalar, ayrılmaları ancak yine büyüklerin devreye girmesi ve ailelerin rıza göstermesiyle olacağı için, öyle zırt pırt boşanma meselesi gündeme gelemez.

Bu tür evliliklerin daha çok ailelerin sözünden dışarı çıkamayan, ekonomik özgürlüğünü elde edememiş kırsal kesimlerde olduğu göz önüne alınırsa, görücü usulü ile evlenmelerde daha az boşanma olması elbetteki normaldir.

Evlilikteki uyumu ve birlikteliğin önemini, boşanma durumuna göre değil de, “mutluluk” ölçüsünü ön plana alarak irdelersek, birbirlerine âşık olarak evlenenlerin daha çok mutlu oldukları ya da evli kaldıkları süre içinde daha çok mutlu yaşadıkları şüphesizdir.

Ben yine de eşlerin, özellikle genç yaşlarda, cinsel arzuyla aşkı tam olarak ayırt edecek durumda olmayanların; aklı başında, doğruyu yanlışı ayırt eden, hayat tecrübesi olan büyükler tarafından yönlendirilmesiyle çok daha sağlıklı karar verilerek seçilebileceği ve uzun ömürlü mutlu evlilikler kurulabileceği görüşümü muhafaza ediyorum.

Sadece “kızımıza zengin bir koca bulalım”, ya da “oğlumuza güzel bir gelin alalım” basitliğinin ötesinde, yaşı, başı, fiziği, öğrenim durumu, ailenin sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı göz önüne alınarak, birbirlerine denk görünen eşlerin tanışmasına yardımcı olmak, onları evliliğin eşiğine getirmek, aile büyüklerinin hem hakkı hem görevidir.

Kesinlikle “baskı” uygulanmadan yapılan bu tür davranışlar, sonuç olarak “görücü usûlü”ne girse de, bence en sağlıklı yoldur.

Elbette, eşlerin birbirine seçme özgürlüğüne, “karşı bir tavır içinde olduğumuz” söylenemez. Aynı şartları uyguladıkları takdirde, aynı sonuca varmak hiç de zor olmayacaktır. Neticede aklın yolu birdir ve varacağı nokta aynıdır.

Yine de mutlu evliliklerin “şans” faktörüyle çok yakından ilgisi olduğunu söylemeyi ihmal etmemeliyiz. Birbirinden apayrı bir hayatı, yaratılışı, kültürü, alışkanlıkları ve özellikleri olan iki insanın, “bir elmanın yarısı” gibi olmalarını bekleyemeyiz. Böyle bir durum varsa da buna “müthiş bir tesadüf” demeden geçemeyiz.

Evliliklerin yürümesine ve boşanmayla sonuçlanmasına sebep olmayan bir faktör daha var ki, o da insanların sonuçta bütün bunları bilerek birbirlerine karşı anlayışlı davranmalarıdır.

İster evlilik, ister arkadaşlık, ister komşuluk, ister iş ilişkisi sebebiyle olsun, insanların birbiriyle iyi geçinmesinin en önemli kuralı da budur.

Bütün sevenlere, sevgililere ve evlilere mutluluklar dileğiyle…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..