Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

“Sıradan insanın bekçi köpeği” Ceylan’ın ölümünde niçin sustu?

“Sıradan insanın bekçi köpeği” Ceylan’ın ölümünde niçin sustu?
 


Yılmaz Özdil Hürriyet’in Bekir Coşkun’dan boşalan üçüncü sayfasına geçerken, yeni yerinde “sıradan insanların bekçi köpeği’ olmak için elimden geleni yapacağım” demişti. “Köpek”, dilimizde genellikle bir hakaret sıfatı olarak kullanılsa da Özdil burada “bekçi köpeği” sözünü kendi kendini aşağılamak için kullanmıyor. Biraz sivri bir dille, gazetecinin asıl görevini vurgulayıp hatırlatmak istiyor. Özdil haklıdır; evet, gazetecinin esas görevi sıradan (tabii “sıradan olmayan”ın da) vatandaşın hakkını, hukukunu korumak için haber yayınlamak, yorum yapmak, yazı yazmaktır. Bu da olumlu anlamda bir çeşit “bekçi köpekliği”dir. (Başlığı bu şekilde açıklayalım da “Yetişin dostlar, Celal Çelik Yılmaz Özdil’e hakaret edüyür” türünden dangalakça zırvalarla uğraşmayalım.)

Peki, bu iddiayla ortaya çıkan gazeteler-gazeteciler-yazarlar gerçekten bu görevlerini yapıyorlar mı?

Keşke yapsaydılar. Ama bu sorunun cevabı kocaman bir HAYIR!

Taraf gazetesi olmasaydı büyük ihtimalle duymayacaktık ama artık çoğunuz duydunuz; bundan 8 gün önce Diyarbakır’ın Lice ilçesinin bir köyünde çok sıradan bir vatandaş olan 12 yaşındaki Ceylan Önkol, nereden atıldığı, ne olduğu henüz açıklanmayan bir patlayıcı mühimmatla paramparça edilerek öldürüldü. Bu ölüm kendi başına yeterince büyük bir trajedi ama Türkiye’de o kadar da sıra dışı bir şey sayılmaz. Bu olayda asıl sıra dışı olan Ceylan Önkol’un ölümü sonrasında devlet yetkililerinin davranışıydı.

Düşünün, 12 yaşındaki bir kız parçalanarak ölüyor ve vatandaşın can güvenliğini, hakkını korumakla görevli devlet yetkilileri olayın nedenini ortaya çıkarmak, sorumlularını yakalamak için neredeyse hiçbir şey yapmıyor. Ceylan’ın cesedi 6 saat yerde bekletildikten sonra annesi ondan geriye kalanları etekliğinde toplayıp yakındaki askeri karakola götürüyor. Düşünün, Ceylan’ın yaşadığı köy üç askeri birliğin ortasında bir yerde ve savcı ile güvenlik güçleri can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle olay yerine gitmiyor. İşte bu durum Ceylan Önkol’un koyun otlatırken öldürülmesinden daha da vahim bir şey... Bu durum, devlet olmanın tüm meşruiyetini ortadan kaldıran bir şey… Bu durum, orada yaşayan insanların zihnine “burada devlet yok” fikrini kazıyan bir şey. Devletin temel görevi ülkede güvenliği ve adaleti sağlamaktır. Bu olayda devlet temel görevinden resmen firar etmiştir.

Keşke firar eden sadece devlet olsaydı!

Asli görevi haber vermek olan gazeteler de görevinden firar etti; onların sıradan vatandaşın hakkını koruduğunu iddia eden fiyakalı yazarları da…

Taraf gazetesi yazıp Genelkurmay Başkanlığı sözcüsü “olay araştırılıyor” diyene kadar büyük gazetelerin hiçbirinde bu haber yer almadı. Haber sayfalarına geçtikten sonra da “sıradan vatandaşın koruyucusu, kötülerin korkulu rüyası, on binlerce hayranı/okuru olan süpermen” yazarlarımız nedense Ceylan’ın o kocaman açılmış gözlerini görmedi. Kim bilir belki de gördü de bakamadı. Baktı da yazmaya değer bulmadı. Belki yazmaya değer buldu da cesaret edemedi. Oysa Özdil, Ankara’da bir protokol aracının trafiği biraz tıkamasına hiddetlenip seçmenlere, "TBMM" yazılı kırmızı plaka bunları destekleyenlerin g.tüne takılmalı..." diyebilmişti? Acaba masum bir kızcağızın feci şekilde katledilmesi trafiğin yarım saat tıkanmasından daha önemsiz bir olay mı?

Yoksa Ceylan Önkol “sıradan vatandaş” değil mi? Başbakanın, genelkurmay başkanının ya da bir holding patronunun çocuğu mu?

Yoksa Ceylan Önkol ve onun gibiler aslında daha örtük ve vahim bir sebepten dolayı mı bu köşelerinde on kaplan gücündeki “En Kahraman Rıdvan” yazarların görüş alanı dışında kalıyor? Acaba Ceylan, Özdil-Coşkun gibilerle aynı vatanın vatandaşı olmadığı için mi onun ölümü hakkında tek kelime etmiyor bu yazarlar? Yoksa okurlarına sürekli bölünme paranoyası körükleyen, bu paranoyanın zihinlerini tutsak ettiği kesimlerin parasıyla birer “tek kişilik holding” haline gelen bu yazarlar, gerçekte kendileri Ceylan’ın yaşadığı toprakları başka bir ülke olarak mı görmektedirler? Yoksa milleti bölünme tehlikesiyle korkuturken zihinlere ayrılık tohumları eken asıl kendileri mi?

Daha Ceylan’ın cesedi soğumadan Doğudan bir polis ve iki kardeşinin araçlarında taranarak öldürüldüğü haberi geldi. Olayın “olağan şüphelisi” PKK gibi görünüyor. Ama ister PKK olsun ister bir başkası, aslında o üç sıradan vatandaşımızı katledenle Ceylan’a kıyan aynı el, aynı zihniyettir. Ceylan’ın ölümünü görmezden gelenler o polis ve kardeşleri için gözyaşı dökmeye kalkışmasın. Birine üzülüp ötekine “oh olsun” diyen aslında ölen kardeşi bile olsa ona acımamaktadır. Yüreğinde bir vicdan taşıyan kimse bir ölüme üzülüp ötekine sevinemez. Kurbanların ve katillerin kim olduğuna, kimden yana olduğuna değil ölüme bakmalıyız. Ancak öyle bakabilirsek görebiliriz katillerin gerçek yüzünü… Yoksa bu topraklarda birimizin katilleri birimizin kahramanı olmaya devam eder.

Ey sıradan vatandaş! Ey okur!

Katillerin kahraman olmasını engelleyebilecek olan yine sensin. Bir Ceylan’ın ölümüne isyan etmek bin Ceylan’ın, bin Mehmet’in ölümünü engellemek demektir. Kim ki, Ceylanları, Uğur’ları görmüyor, şehit olan Mehmetleri de görmüyordur aslında; kendisi istediği kadar şehitler için timsah gözyaşı döksün.

Kahramanlarını iyi tanı. Kızının vücudundan kopan parçaları eteğinde taşıyan Ceylan’ın annesinin hissettiklerini hissetmeye çalış. Senden Ceylan’ın ölümünü saklayıp Deniz Seki’nin kelepçesini gözüne sokanlar en büyük kötülüğü yine sana yapıyorlar. Sana yalan söylüyorlar. Seni uyutuyorlar. Okuduğun yazıya hap atıyorlar. Senin gözünü bağlıyorlar. Seni bir bakar kör haline getirmek istiyorlar. Senin yüreğini mühürlemek istiyorlar. Böyle yapıyorlar ki, olan biteni göremeyesin, duyamayasın, konuşamayasın, anlayamayasın.

Ceylan’ı hiç var olmamış, yaşamamış ve ölmemiş sayanlar aslında sana da öyle bakıyorlar.

...

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..