Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '13

 
Kategori
Magazin
 

‘Şirinler’in dayanılmaz cazibesi…

‘Şirinler’in dayanılmaz cazibesi…
 

Aranızda ‘Şirinler’i bilmeyen var mıdır? Pek sanmam. Onca zaman kendilerini yırtıp ekran ekran dolaşan, sosyal medyadan cömert paylaşımlar yapan ama sonunda umduklarını bulamayan ‘Cicişler’i, ‘Pampişler’i bunca gayretlerine rağmen tanımayan bolca çıkar da, Belçikalı çizer Pierre Culliford(Peyo) eliyle oluşturulan çizgiler sayesinde varlık bulan ‘Şirinler’i bilmeyen pek çıkmaz. Hele ki TRT’nin tek tabanca olduğu yıllarda ekranlarımızı şenlendirdiklerini ve yaratıcısının doğum günü olan 25 Haziran’ın ‘Dünya Şirinler Günü’ olarak ülkemizde de kutlandığını düşünürsek…

1958’de mavi şirin yaratıklarla tanışan animasyon tutkunları, bu sevimli karakterlerin 1981 yılında ekrana taşınmasıyla, ‘Şirinler’in sosyal içerikli şirinliklerini ve tabi onların baş belası Gargamel ile Azman kedisinin başarısız yok etme girişimlerini izleme keyfini de daha rahat sürer oldular.

Ancak bu keyif, çizginin durgunluğundan harekete kavuşan ve televizyon aracılığıyla etki alanını genişleten yapım hakkında iddialarının yarattığı fikir karmaşasını da beraberinde getirdi.

Çizgi kahramanlardan ideolojik mitler yaratma ustalarının devreye girmesiyle türetilen yaklaşım doğrultusunda öncelikle İngilizcedeki ‘Smurf’ ismi üstünden tartışma başlatıldı. Orijinal ismi, yaratıcısı Peyo tarafından ‘Les Schtroumpfs’ olarak konan kahramanlara takılan ‘Smurf’ın aslında ‘Socialist Men Under Red Flag/Kızıl Bayrak Altındaki Sosyalist Adamlar’ın kısaltması olduğu yönünde fikirler beyan edildi.

‘Şirinler’i maviş maviş izlemek yerine onların renkli dünyasında sosyalist kıvılcımlar keşfedenler hızını alamayınca ‘Şirinler’ kaynaklı, Avrupa kültürüyle sosyalizmi harmanlayan bir parodi bile yazıldı. Sosyalist etiketinden yetirince ses gelmeyince bu kez Fransız sosyolog Antoine Buéno 2011 yılında yayınladığı kitabında onları totaliter ve ırkçı ütopya olarak tanımlayarak kendince bir bakış açısı getirdi. Hadi Şirin Baba’nın korumacılığındaki yaşam biçiminden dolayı totaliterlikle bir nebze buluştuğunu varsayalım… Öte yandan ırkçılık kavramını ‘Şirinler’le bağdaştırma konusu hayli tartışmaya açık.

***

Bu fikir jimnastiklerini bir kenara bırakıp ‘Şirinler’in ekran macerasına dönecek olursak, dokuz sezon boyu devam eden ve toplamda 421 bölümden meydana gelen animasyon dizisi, dünyada olduğu gibi ülkemizde de hayli ilgi gördü. Yaş ayrımı gözetmeksizin herkesin beğeniyle izlediği dizi ilk kez TRT ekranında yer aldı. Ardından Kanal D tarafından yayınlandı. Sonrasındaysa Cartoon Network Türkiye’de varlığını sürdürdü.

Bunca sevilmelerine ve yoğun reytinge karşın belirsizlikte kalan bir nedenle sonlandırılan ‘Şirinler’in, bu kez bir üçlemeyle sinemaya taşınmasına karar verildi. Hem de ne taşınma…

‘Şirinler’i doğasından çıkartıp New York jungle’ına sokarak bir anlamda ‘kapitalizm, sosyalizmi yener’ böbürlenmesini de açığa çıkartan 2011 yapımı ‘The Smurfs’, animasyon karakterleriyle gerçek insanları bir araya getiren live-action (canlandırma) tekniğiyle yer aldığı beyazperdede beklenenin de üzerinde bir ilgi gördü.

Yaratıcısı Peyo’nun kurduğu dünyanın ötesine taşırılan ‘Şirinler’i Gargamel dışındaki insan nesliyle buluşturarak kendi düzenini yaratan Hollywood, devam filmi olan ‘Şirinler 2’de de insanlarla Şirin kahramanları kaynaştırmayı sürdürmekte.

Tüm dünyada düzenlenen 162 ‘Mavi Halı’ organizasyonu aynı güne denk getirilen ve 15 metresi Türkiye’de olmak üzere toplamda 3.365 metre (11.039 feet) uzunluğunda mavi halı serilen ‘Dünya Galası’ ile daha vizyona girmeden büyük sansasyon yaratan ‘Şirinler 2’, pek çok lokal organizasyonla da çocuklar başta olmak üzere sevenlerine film öncesi şirinlik yaptı.

 

Amerikanlaşan ve İnsanlaşan Şirinler…

Kimsenin nereden geldiklerini bilemediği yaratıklar olarak güzelim ormanlarından çıkıp New York’un karmaşasına havuzdan dalış yapan ve gözbebekleri Şirine’yi ‘Yaz Bekârı’ filmindeki beyaz elbiseli Marilyn Monroe kıvamına sokan ‘Şirinler’, dünya ile aynı anda gösterime giren ve temelde aynı sularda yol alan serinin ikinci filminde bu kez Paris’in altını üstüne getirmekte.

Amacına ulaşmak için Şirine’yi kaçıran ve dünyanın en büyük sihirbazı olarak milyonlarca insanın hayranlığını kazandığı Paris’e getiren Gargamel’in yarattığı bir çift ‘Haylazlar/Yaramazlar’ ile Şirinler’in çoğalan insan dostlarını olaya katıp, insan yaşamındaki bildik temaları da dolgu malzemesi olarak kullanarak adeta ‘İnsanlaşmış Şirinler’ âlemi yaratan yönetmen Raja Gosnell, bu kez mesajlarını kuşak çatışması üstünden vermekte…  

Paris sokaklarından görüntüler eşliğinde macerasını sürdüren ‘Şirinler 2’de, kendini daima diğer Şirinlerden farklı hissedip yaramazlaşmaya meyilli olan Şirine’nin duygu karmaşasına tanıklık ederken, Şirinler’den daha şirin duran Vexy ve Hackus karakterleriyle de, ‘Belçika işi Şirinler hepten mi Amerikanlaşıyor’ diye düşünmek mümkün!

Aslında onca erkek Şirin arasından sadece Şirine’nin dönüştürücü büyü etkisine sahip olması da ayrıca manidar… Böylece Şirine üstünden kadın cinsi hem kandırılması kolay zayıf halka gibi sunulmakta, hem de alttan alta kötülüğe giden yolun anahtarının kadınlarda olduğu vurgusu yapılmakta! ‘Haylazlar/Yaramazlar’ın onu kandırmak ve yanlarında tutabilmek için ‘eğlence’ olgusunu seçmeleri de, kadınların eğlence düşkünlüğüyle kolayca kandırılabileceği mantığına sahip. Bu ise 'Şirinler'in ırkçı değil cinsiyetçi olduğu yönünde görüş doğurabilir.

Gargamel ve yaratıklarıyla kaynaşan Şirine aracılığıyla kötülüğün kandırma gücünü çocuklara göstermeyi hedefleyen; büyüklerle küçüklerin birbirlerini anlama konusunda ortak bir noktada buluşabileceklerini abartılı ama keyifli bir dille yansıtan ‘Şirinler 2’, genelinde eğlenceli ve ailecek izlenecek bir yapım. Özellikle de büyükbaba Victor’ın Gargamel’in büyüsüyle yeşilbaşlı ördeğe dönüşmesi ve Gargamel’i kolluyor mu yoksa onun daha çok zarar görmesine seviniyor mu noktasında daima düşündüren Azman kedinin, sahibinin düştüğü hallere gülüş pozisyonları hoşa gidecek sahnelerden. Tatili yarıladığımız günlerde çoluk çocuk birlikte güzel vakit geçirmek için tercih edilecek bir seçenek olan ‘Şirinler 2’, televizyonda çizgi film haliyle alışılan karakterlerin teknolojiyle nasıl farklı bir boyuta taşındığını görmek isteyen dünün küçüğü bugünün büyüklerine de uygun.

Her devrin ‘Şirinler’i kendine… Yeter ki, günden güne yok edilen doğa gibi ormanların yeşilinden asfaltın, gökdelenlerin ve teknolojinin kara batağına yollanarak kapitalizmin kucağına oturtulan ‘Şirinler’ gittikçe yozlaştırılıp, bu orijinal karakterleri kendi habitatlarında şirinleştirerek yaratan Peyo’nun kemikleri sızlatılmasın.

 

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..