Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '07

 
Kategori
Haber
 

“Sivil Anayasa” Muhabbeti

“Sivil Anayasa” Muhabbeti
 

Yeni yapılma aşamasında olan ve ne hikmet ise adına da “Sivil Anayasa” denilen çalışmanın en önemli bölümlerinden biri de, 12 Eylül hareketini (Bazılarının savunduğu gibi darbesini) yapanların yargılanamayacağı kuralını koyan 1982 Anayasasının geçici maddeleri ortadan kaldırılıyor ve o günün “Komuta Kademesi”nin yargılanması için “Özel” çaba sarf ediliyor.

Bir gün ülkeyi yönetenler “Gaflet”, (Dalgınlık, dikkatsizlik, boş bulunma, aymazlık, dalgı, ihtiyatsızlık) “Dalalet”, (Sapınç, sapkınlık, doğru yoldan ayrılma) ve hatta “Hıyanet” (Kutsal sayılan şeylere el uzatma, kötülük etme veya karşı davranma, hainlik, ihanet, güveni kötüye kullanma, aldatma, vefasızlık) içine girdiklerinde, ülke bir boşluğa ve belirsizliğe düştüğünde yapılacak şey nedir?

Oturup sonucu “Allaha sığınarak” sessizce karşılamak mıdır yoksa “Gerekeni” yapmak mıdır?

Diğer taraftan kaldırmaya çalıştığınız geçici hükümleri içeren Anayasa metni, bu güne kadar henüz hiç yapılmamış bir şekilde “Halkoyuna” sunularak yüzde 92 ile kabul görmüş ve “Yargılansınlar” denilen ve 12 Eylül’ü gerçekleştiren “Komuta kademesi”nin halk tarafından onaylanmasına rağmen…

Ama esas amaç, 12 Eylül harekâtını yapanları yargılamak, suçlu bulmak ve onları (Ki hepsi de 75 yaşın üzerinde ve aralarında vefat edenler de var) hapislerde süründürmek, çürütmek değil.

Bana göre buradaki temel amaç, Türk Silahlı Kuvvetlerine gözdağı vermeye “Yeltenmek” ve sözüm ona “Bir daha böyle bir şey yaparsanız, bırakın yapmayı yeltenirseniz bile sonunun ne olduğunu görüyorsunuz. Aradan bu kadar aman geçmesine rağmen” demeye getirmektir.

Oysa…

11 Eylül 1980 tarihi ile ondan önceki günleri “Görmezden gelerek” doğruları bulmak mümkün mü?

Dediğim gibi, esas amaç o günlerin “Komuta kademesini” yargılamak değil. Amaç, Türk silahlı Kuvvetler üzerinden siyaset yapmak, güç gösterisinde bulunmak ve daha da ötesinde, değiştirilecek anayasanın halk oylamasından da geçirilmesini sağlayarak yine Türk Silahlı Kuvvetlerine “Gözdağı” vermeye yeltenmektir.

Tanıtımında bile “Sivil Anayasa” gibi garabet bir tanımlaması olan bu taslağın içeriğinde de o kadar çok “Yanlış”lar ve “Devletin temelini oyma” maddeleri var ki, onları da, elime geçen taslak üzerinde sürdürdüğüm incelemeler tamamlanınca yazmaya devam edeceğim.

Örneğin ilk bakışta “Başlangıç”, anayasanın “değiştirilemez” maddelerinin korunması, “din ve vicdan hürriyeti” ile “İfade özgürlüğü” konularında aynı fikirde olmadığımızı söyleyebilirim.

Diğer taraftan Yargıtay eski Başsavcısı Sayın Sabih KANADOĞLU’nun “Bu meclisin anayasa yapamaz” savına katılmamakla beraber, ifadesinin “Meclisin yetkisi yok” anlamı taşımadığını anlamak istiyorum.

İfade edilmek istenen şey farklı bir konu diye düşünüyorum. Bakınız nasıl…

“Demokratik” ve “Parlamenter” sitemde “Güçler ayrılığı” söz konusudur. Yasama, yürütme ve yargı, ayrı ve birbirinden bağımsız güçlerdir. Her ne kadar parlamento içinde çoğunluğunuz olsa dahi “Ben yaptım, oldu…” deme şansınız hiçbir zaman yoktur.

Parlamento, Yasama “yetkisini” kullanırken, aynı zamanda içinden çıkardığı “yürütme” organını da denetlemek durumundadır. Parlamento, denetlemeyi “Gensoru” “güven oylaması” gibi işlevlerle yerine getirir.

Bu durumda, 340 milletvekili ile parlamentoda çoğunluğu oluşturan bir partinin aynı zamanda Genel Başkanı, Başbakanı, Gurup başkanı ve üstüne üstlük de milletvekili listesini oluşturan (Cumhurbaşkanı adayını da belirleyen) kişi “Aynı kişi” olursa, o parlamentoda iktidarı elinde bulunduran milletvekillerinin “Hür iradeleri”nden söz etmek ne kadar inandırıcı olur sizce?

Ve bu parlamentonun “Kabul edeceği” anayasanın nasıl bir anayasa olacağı yolundaki kuşkularımızı haklı kılan neden ve Sayın Sabih KANADOĞLU’nun vurguladığı “Bu meclis yapamaz” gerekçesi de buna dayanıyor olmalı… Değilse, elbette ki meclis “Meşrudur” ve elbette yeni bir anayasa yapma yetkisine sahiptir.

1962 anayasası da 1982 anayasası da “Sivil şahsiyetler” tarafından yapılmış ve demokrasiye “tekrar geçişi” sağlayan “Hür iradeli” kurucu meclislerce hazırlanmıştı.

Bu anayasanın, Sayın Prof. ÖZBUDUN başkanlığındaki “Hazırlayıcı guruba” ihale edilerek ve “Çoğunluk bende” anlayışı ile değil…

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..