"Siyasi kalpazanlık"!

Seçim kapıda. Partilerin vaatleri arasında bir tek "cennet" yok. Vaat ne demek: Söz vermek demek...
O sözlerin karşılığı olan kaynaklar pek kimsenin umrunda değil. Ülkenin enflasyondan neler çektiği, üst üste ekonomik krizler yaşadığı adeta unutulmuş. Giderek dışa açılan bir o kadar da kırılgan finans piyasalarından habersizmiş gibi, ölçüsüz vaatler havada uçuşmakta. İktidara gelinirse ve verilen sözler tutulamazsa, o vaatlerin altında ezilmekten çekinmiyorlar. Halkın hafızasının unutkanlığına, gündelik yaşam derdindeki milyonların hayallerle avlanabileceğine yatırım yapılıyor bazılarınca.

Tabii bunda mevcut iktidar döneminde giderek artan işsizlik ve yatırımsızlığın da etkisi var. O alanı alabildiğine kullanmak isityorlar. İşsizlik sorununu yıllar itibariyle çözmek kamu ve özel yatırımlara bağlı. Yatırım ise tasarrufu gerektirir. Yüksek faizli borç çevriminde ise tasarruf olanakları kısıtlıdır.

Öte yandan yatırım öncelikleri bir bütçe tercihi sorunudur. Siz kaynaklarınızı üretime yönlendiremezseniz, israfı kesmezseniz, bu gün olduğu gibi özelleştrime gelirlerini açık kapamada kullanırsanız, eğitime, sağlığa yeterli kaynak ayıramazsınız. Alt yapınız çöker. Bu konuda gerçekçi bir projeksiyon yapan da yok.

Öte yandan ülke sınırlarının güvenliğinin dış politikadaki etkinlikten geçtiği bir gerçek. Güvenliği demokrasi içinde sağlamak ise bir "modern devlet" sorunu. Ceza infaz sistemimizin keyfi aflarla getirildiği durum ya da ülke gerçekleriyle bağdaşıklığı düşünülmeden yapılan düzenlemelerden ders alınmışa benzemiyor.

Dikkat ettiniz mi vaatler arasında herşey var/şunları ise göremedim:

1. Deprem ve doğal afetlere ilişkin önlemler ?
2. Çevre konusu ?
3. Su sorunu ?
4. Vergi adaleti ?
5. Basın-yayın özgürlüğü ?

Ve en başta da vaatlerin karşığı olan kaynaklar yok.
Türkiye üretmeden zenginliği nasıl yakalyacak?
Yer altı ve üstü kaynaklarına sahip çıkmadan geleceğine nasıl sahip çıkacak?
Karşılıksız para basmak gibi...
Karşılıksız çek-senet gibi...
Sahte cennetler vaat ediliyor.
Patagonya'da da böyle olmuş bir zamanlar...
Bir tür kalpazanlık!
Adeta, "siyasi kalpazanlık"mış...

Hayırlısı...