Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '22

 
Kategori
Sevgililer Günü
 

"Smile" ve "Utku"

‘Denize doğru’ dedi, fısıltıyla erkek!
Kız, ‘Dalgaya doğru’ diye titredi.
Baktılar, bakarak daldılar.
İKİSİ DE dünyanın kendilerine sunduğu ‘ilk’ lerden birisini alıp beyaz yatak örtülerinin üzerine, taze koparılmış birer nergis gibi bırakmayı arzuladılar. Şakaklarına sıkışan mehtabın görünmeyen kor evresindeki çapraz ısısı, ‘genç ve çocuksu’ beyinlerini lav gibi yakıyordu! Hayatlarının havada asılı duran bu dakikalarına dek zamanın da renkleri olduğunu hiç ayıramamışlardı ki. Zaman; denizin karanlığını, mehtabın beyazlığıyla aldatıp onu utangaç suların arasında sürükler. Gerçekten de yürek tıpırtılarını, ıslak kumları yalayan istekli dalgaların arasına aynı ritmde bırakıyordu. Hatta bir ara, yakınlarında beliren kirli beyaz sandalı, bu ‘ilk ve aceleci’ aşklarına benzetince, ortak düşlerinden utanıp onu kara - lacivert sulara gömdüler. Oysa gözlerini açtıklarında sandal, küreklerinin yarattığı burgaçlarla yol almayı sürdürüyordu. Nedir? Aşkları da sürecekti; olee! İkisi de gülümsedi, yanlarındaki ‘ondan gizli!’ Bu iyi bir haberdi. Deneyimli göçebe rüzgar da boş durmayıp, akşam karanlığında saçlarını birbirine düğümlüyor, sanki ürkek çocukluklarını mehtaba gösterip yüzlerine vuruyordu. İlk gençlik gemilerinin uğradığı yine ilk limanların heyecan verici rüzgarıydı o! Bilirdi bu işleri hınzır! İki genç de, kendilerini gerçek aşka hazırlayan bir simulatör kullanıyorlardı varsayarsak. Yürekleri yanardağ olmuş, kızgın lavlarını püskürtmek için delecek bir demir arıyordu. İçmek istedikleri şarap çoktan alev almış, küllerini soluyarak sarhoş olmuşlardı bile. Bu duygu yoğunluğunda, ‘deli kan’ ları bir tay gibi şahlanmış, incecik damarlarına patlatırcasına yüklenmişti. Akıllarının dünya ile bağlantısı neredeyse kopmuştu. Dikkatlerini düşlerindeki başka bir ışıklı noktaya vererek ayakta kalmaya çalışıyorlardı. Kız, piyano öğretmeninin bir hafta önce “88 tuş” üzerine yaptığı espriyi düşünürken, erkek ise tuttuğu takımın son ‘derby’ maçındaki kadrosunu hızla saymaya çalışıyordu. İçlerinden de ne duruma düştüklerine güldüler; yanlarındaki ‘ondan gizli!’ Sonra dalgaların arasından, Lily Rose Beatrice Allen’ ın, ‘Smile’ ının kötü bir yorumunu bilmedikleri bir sesten işitince, bunu fırsat bilip ‘Tanrım! Ne kadar da berbat söyleniyor!’ diyerek birbirlerine yapıştılar. Gecenin en anlamlı hamlesini kötü söylenen, muhteşem bir şarkı yapmıştı. İlerideki ömürlerinde bu şarkıyı asla unutmayacaklardı. Ancak dudakları kollarını kıskanmış, onlar da bir melodi bekliyordu. Bir ara, bu parça hiç söylenmeyecekmiş gibi gelse de gece, “sonsuz” özgürlüğüne çoktan ulaşmıştı. Islak kumlarda… / Levent Üsküdarlı
Şairin dediği gibi: “Kumsalda ayrık durur, utkunun bacakları!”

UTKU / Bir dizi emek ve tehlikeli uğraşlar sonunda ulaşılan mutlu sonuç. Yengi, zafer.

 
Toplam blog
: 86
: 39
Kayıt tarihi
: 09.12.08
 
 

1951 / İstanbul. Öğretmen bir ailenin tek çocuğu. Sade bir düzen içinde soluk alıp veren o "eski ..