Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

"Sol"da liderlik yarışı

ABD’de bir koleje kayıt olmak isteyen genç bir kıza, bir form uzatılır ve doldurması istenir. Genç kız başvuru formundaki “Lider misiniz?” sorusunu gördüğünde, gerek dürüstlüğü, gerekse sorumluluk sahibi bir kişi olması nedeniyle “hayır” diye yazmış ve başvurusunun reddedileceğini düşünmüş. Ancak kolejden kendisini şaşırtan şu cevabı almıştı; “Sayın aday, başvuru formları üzerinde yapılan bir çalışma, bu yıl kolejimize 1452 yeni liderin katılacağını göstermektedir. Sizi kabul ediyoruz, çünkü bu kadar lider için bir tane de takipçi bulunmasının aynı derecede önemli olduğunu düşünüyoruz.”

Bir an için, bu anekdotda genç kıza uygulanan testteki “Lider misiniz?” sorusunu, sosyal demokratından, sosyalistine bütün sol partilerin üyelerine, bu partilere üye olmak isteyen kişilere veya siyasetin solunda yer aldığını düşünenlere yönelttiğimizi düşünelim. Sizce, “Lider değilim” diye yanıt veren tek bir kişiye rastlayabilir miyiz?

Ben bu yanıtı verecek tek bir kişiye bile rastlayabileceğimizi düşünmüyorum.

Bunun iki nedeni var.

Birincisi, her insanda yer alan “ben” duygusu ve “ego”yu tatmin duygusu. Bu kabul edilebilir ve her bireyde olan bir duygudur.

İkincisi ise, duygusal boyutu aşan, Türkiye’deki siyasal-toplumsal yaşamla ilgili bir nedendir.

Türkiye’nin yakın tarihine baktığımızda, yıllardır solun bütün renklerinin yer aldığı siyasal partiler ve demokratik kitle örgütlerinin, siyasal alanda iktidar olma şansını yakalayamadığını görürüz.. Sürekli siyasal yenilgiler, sürekli muhalefette kalma durumu, bu partileri, örgütleri ve bu örgütlerdeki bireyleri, siyasal hedeflerini gerçekleştirme pratiğinden yoksun bırakmıştır. Siyasal alanda iktidar olamayan bu parti ve örgütler, doğal olarak kamu kurumlarında da varolmadıkları için, üye ve taraftarlarına liderlik ve yönetme erki sunacak olanaklardan da yoksun kalmışlardır.

Bu nedenle kendi içine bükülen, toplumla ilişkisi kesilen, görüş ve düşüncelerini hayata geçirme olanağı bulamayan üyelerden müteşekkil örgütlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunun sonucu olarak, bu parti ve örgütlerde kıyasıya bir liderlik yarışı yaşanır. Ülkemizdeki demokrasi kültürünün gelişmemiş olması nedeniyle de bu parti ve örgütlerin iç işleyişlerinde demokratik kurallar geçerli olmadığından, liderlik yarışı normal seyrinde yürümez. Anti demokratik tüzüklerle yönetilen partiler ve örgütler iç işleyişlerinin anti demokratik yapısı nedeniyle liderlik yarışlarının normal seyrinde gerçekleşmesini engeller. Bu nedenle yaşanan liderlik yarışları demokrasi dışı müdahalelere açık bir hale gelir. CHP’de son yirmi yıldır yaşanan ve son lider değişimiyle de açığa çıkan demokrasi dışı lider değişimleri buna en güzel örnektir.

Nasıl bir ülkenin demokratikleşmesinin ilk adımı, en başta o ülkenin anayasasının demokratik kurallara göre düzenlenmesi ise; İkinci adımı da sol siyasal parti ve örgütlerin iç işleyişlerini demokratik kurallara göre düzenlenmesi ve bu kuralların hayata geçirilmesidir.

Solda iddia sahibi kişi ve siyasal grupların bu iddialarını hayata geçirmelerinin önünün açılması, toplumda da sağlıklı bir siyasal yapının ortaya çıkmasının güvencesidir. Bu sağlıklı ortam sağlanmadığı takdirde siyasal mücadelede ayak oyunlarının ve demokrasi dışı müdahalelerin yaşanmasına çok daha fazla tanıklık edeceğiz.

Sol siyasal parti ve örgütlerde, “Lider misiniz?” sorusuna olumlu yanıt veren kişi sayısı ne kadar fazla olursa olsun, bu parti ve örgütler demokratik iç işleyişe sahip olurlarsa, bu liderlik yarışlarını rahatlıkla yürütebilir. Olması gereken, iddia sahibi kişilerin sayısının azalması değil, bu kişilerin siyasal mücadelelerinin sağlıklı ve demokratik bir ortamda yapılmasının önünün açılmasıdır.

            

          

 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..