- Kategori
- Siyaset
“Sol Yelpazedeyim” diyenleri bekleyen zorluklar
Ufuk Uras, Burhan Şenatalar(DİSK-10 Aralık Hareketi), SHP ve Ali Balkız(ABF) umuda yolculuktalar.
“Sol Yelpazedeyim” Diyenleri Bekleyen Zorluklar
İnsanlarımızın, özellikle kendini siyasi yelpazenin solunda tanımlayanların hatta sağda olup da kendilerini demokratım diyenlerin özlemlerinde "keşke" dedikleri bir parti vardır ve bu dileklerini şöyle dile getirirler:
Söz gelimi solda kurulması gereken yeni partinin yukarıdaki özelliklerini tartışırken, karşımdaki kişiler: “Hocam doğru söylüyorsun.” dedikten sonra hemen “ama”yı yapıştırarak olumsuzlukları sıralamaya başlarlar. İşte o “ama” ile kendi paradokslarının içinde boğulduklarının farkında değiller.
Ben bu konuşmanın altında yatan neden olarak insanlarımızın şartlı refleksin esiri oldukları inancındayım. Bilirsiniz Rus Fizyolog Pavlov köpeklerine et verirken sürekli zil çalar. İlerleyen zaman içinde köpeklerin zil sesi duyduklarında salyalarının aktığı görülür. Ama et verilmez.
İşte bizim kendini siyasal yelpazenin sol yanında hissedenlerin içinde bulundukları durum biraz da buna benziyor. Gelişen her olumlu olayda olumsuzluk arayarak salyalarını kemik olmadan akıtırlar.
Kolay değil tabii. Sol bu güne kadar kendini parti olarak bir türlü ifade edememiş. Ya birileri çıkmış onu ve siyasi partisini yok etme çabası içine girmiş ya da sol olmadığı halde kendine sol olarak sunulan siyasi parti içinde faaliyet gösterme zorunda kalmış.
İşte CHP’nin hali. Kuruluşundan bu yana bu parti “Ahmet İnsel”in deyişiyle solu iğdiş etmekten başka bir şey yapmamıştır. Ya daha sonra kurulan ve kendini “sol” olarak tanımlayan partiler? Demokrasiyle olan ilişkileri sadece ağızlarında olan, uygulama aşamasında hiç de demokratik tavırlar sergilemeyen, karşı düşüncelerin varlığını kabul etmese bile savunması gerekirken o düşünceyi hemen bertaraf etme yolunu seçen parti işleyişine sahiptiler.
Yaşanan tüm bu olumsuzluklar kendini sol yelpaze içinde hisseden kişilerde şartlı refleksin oluşmasına neden olmuştur. Demokrasiye olan güvenimiz sarsılmıştır.
Aslında kendimize şu soruyu sormak gerek: Kafamın içi, evimin içi demokrat mı? Hadi cesaretle ve kendimizi aldatmadan bu soruya yanıt verelim. Sonra da düşündüğümüz gibi davranışlar sergilemeye çalışalım. Ya da olduğumuz gibi davranalım ki kartlar açıkça ortaya çıksın. İnsanların kafaları karışmasın.
Ve de şartlı refleksin bir sonucu olan "umutsuzluk"tan kendimizi bir an önce kurtaralım. Kurtaramıyorsak kendimizi umutsuzluktan o zaman umut dolu insanlara destek verip önlerini açalım.
Son zamanlarda bahsedilen ve DİSK'in desteklediği ve kurulmasında öncülük ettiği 10 Aralık Hareketi, SHP, özgürlükçü Sol ve Alevi Dernekleri federasyonu desteğinde kurulacak olan yeni sosyal çağdaş sosyal demokrasi odaklı "sosyal demokrat partinin" önünü açmak ve desteklemek kendini sol yelpazede hissedenlerin ve tüm demokratların bir görevi olmalıdır.
(*) Çağdaş sosyal demokrasi odaklı yeni bir siyasi parti ve iktidar için 10 Aralık Hareketi Bildirgesi http://www.10aralik.org/