‘Süreç’ elden gidiyor, ‘âkiller’ nerede?

Bu kadar emek verildi…

“Yüzyılın projesi”…

“Bin yılın barış ve kardeşlik girişimi” gibi havalı ve muaazzam laflar edildi…

Artık “yüzler gülecek”, “kan ve gözyaşı duracak”, “analar ağlamayacak” denildi!

Nitekim yüzler güldü!

“Süreç”i anlamayanlara anlatsın diye 63 “akil adam” tespit seçildi…

Memleketin 7 bölgesine dağıtıldı…

Anlamayanlara anlattılar!

Sonra, döndüler bidaha anlattılar!

Bizim gibi kalın kafalılardan başka herkes anladı!

Akillerden, o günlerin Memursen Başkanı, bugünün AKP milletvekili adayı Ahmet Gündoğdu, “Süreci hayvanlar bile anlamış ama bazı insanlar anlamıyor” dedi. (Radikal, 24/05/2013)

Gündoğdu’nun bu sözleri mesnetsiz değildi… “Çözüm sürecinin büyük destek gördüğünü” belirten Gündoğdu, sözlerinin dayanağını şöyle anlatmıştı: "Ardahan'dan geliyordum. Yolda gördüğüm çobanla konuştum. Çözüm sürecini sordum. 'Hayvanlarımın yüzü gülüyor. Çünkü yaylaya çıkacaklar' dedi. Çözüm sürecini hayvanlar bile anlamış ama bazı insanlar anlamıyor"

Bu kadar emek verilen, “hayvanların bile yüzünü güldüren” çözüm süreci bugünlerde zorda!

Çözüm süreci boyunca, 2 senedir, PKK’nın bin türlü kışkırtmasına;

Misal, yol kesmelerine, kimlik kontrolü yapmalarına,

“Vergi topluyor, mahkeme kuruyor” suçlamalarına,

“Kendi polis gücünü kurdu, mezuniyet töreni yaptı” gibi ihbar ve iddialara,

Hatta ve hatta “Korucuların katledilmesine” karşı sesini çıkarmayan iktidar, kışlasından çıkmayan asker, birdenbire kuvvetli bir ilham gelmiş gibi; kimsenin anlam veremediği bir gerekçeyle “operasyon” başlatıyor, Tendürek dağına çıkıyor… Ölen ve yaralananlar oluyor!

“Süreç”in iki tarafından, birbirine karşı ağır ithamlar geliyor!

Süreç ağır darbe alıyor!

Gözler, “süreç”e en büyük emeği, desteği ve katkıyı vermiş olan “akiller”e çevriliyor, “akiller”i arıyor!

Lâkin 63 “akil”den hiçbirisi ortada gözükmüyor, birinden olsun “tık” yok!

Neredesiniz arkadaşlar?

“Süreç” elden gidiyor!

Hülya Koçyiğit, göster “yiğit”liğini, bir feryat kopar!

Orhan Gencebay usta, yok mudur “bir tesellin” bu hususta?

Yılmaz Erdoğan, sen bari bir nükte yapsan, bir “espri” patlatsan, “hava”yı yumuşatsan!