Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '12

 
Kategori
Magazin
 

‘Suskunlar’ın susması yakın mı?

‘Suskunlar’ın susması yakın mı?
 

 

Show TV’nin yeni sezonda beklediğini bulamayan yapımı ‘Suskunlar’ın durumu gün güne zora giriyor.

Medyaya yansıyan şekliyle, aldığı yoğun eleştirilerden dolayı diziyi artık yazmama kararı alan, ‘Suskunlar’ın senaristi Pınar Bulut bilindiği gibi en son 26.bölümü de yazarak diziden ayrılacak.

Yapımdan umduğu verimi alamayan Show TV yönetimi de ‘Suskunlar’ için dizilerin klasik sonlanma yolculuğunu devreye sokmuş durumda.

TNS ölçümlerine göre 20’nci sıralarda olan, TRT yapımlarının yer aldığı SBT ölçümlerinde ise daha da gerileyerek 30’unculuğu gören ‘Suskunlar’, yolculuğun ilk etabı olan gün değişimiyle karşı karşıya kalıp Perşembe’den Pazar’a alındı bile.

***

Şimdi gel de ‘Biz söylemiştik’ deme…

‘Suskunlar’ dizisinin yeni sezonundaki ilk eleştirimizde yapımın başa sardırma kolaycılığıyla rotasını çizdiğini vurgulayıp ‘Artık bundan sonrası sür gitsin piyasası’ tespitinde bulunmuştuk.

Oldukça tepki çeken bu satırlarımızın ardından, ‘Suskunlar’ın Tükenişinin Resmidir!başlıklı yazımızda Görünen köy kılavuz istemez. Daha yeni sezonun ilk bölümünden belliydi Suskunlar’ın senaryosundaki iflas. Hatta bırakın ilk bölümü, fark yaratmak için öyküyle hiç ilgisi olmayan tuvaletli tanıtım dahi yeni sezonun fosluğuna delaletti’ diyerek söze başlayıp dizideki deformasyonu dile getirmiştik.

Nitekim fanlarının tüm kızgınlığına ve aksi söylemine karşın öngörülerimizde haklı çıktık. İlk sezon hazır öykünün mirasına konup ‘çocuk tecavüzü’nden ve Ahmet Kaya parçalarından nasiplenen ‘Suskunlar’, ne yazık ki bu sür gitsin piyasasının dahi hakkını veremez oldu.

***

Her geçen bölüm biraz daha kan kaybeden ‘Suskunlar’da bir kez daha belirtelim ki, oyunculuğa söylenecek söz yok! Ancak senaryo ve yönetmenlik konusunda aynı kaliteyi yakalamak imkânsız.  

Senaryonun baş hatası, orijinalindeki intikam olayını ilk sezonda sonlandırması! Sağlam bir örgü kurulur pekâlâ ikinci sezona taşınabilirdi, tecavüz mağduru ‘Suskunlar’ın intikamı.

Bunun yerine ne yapıldı? Yaratıcılık gerektirmeyen basit gelişmelerin arasına bolca hapishanedeki çocukların görüntüleri serpilerek, izleyici duygusallığını sömürme kolaycılığına sığınıldı.

Zaten o eziyet sahneleri, Ahmet Kaya’nın duygu yüklü şarkıları ve ikide bir terennüm edilen ‘Erkekliğini aldım’ türküsü olmasaydı ‘Suskunlar’ ilk sezonda da başarıyı zor yakalardı.

***

İkinci sezona malzemesini sıfırlamış olarak giren ve uyduruk bir tecavüzle ilgi çekmeye çalışan ‘Suskunlar’, anlamsızca ve sürüsüne bereket mantık hatalarıyla piyasaya sürülen Gurur’un intikamını ve ondan daha da boş olan Nisan karakterini yarattı.

Biri; yaptıkları yapacaklarına teminat olan, polis katili, tecavüzcü, ruh hastası Gurur Efendi… Diğeri; damdan düşer gibi çıkagelen, Ecevit’e büyük olanaklarla iş teklif eden, sonra da aşk meşk dalgasına koynuna giren bir kadın…

Birbirlerine ölümüne bağlı olan arkadaşların arasını bozmak için bu iki karakter yetti de arttı bile. Var mı böyle bir mantık?

Hadi Şerif erkeklik egosuyla Nisan’a kapıldı diyelim. Peki ya, üç kafadarın Gurur’un onca yaptıklarını bir kalemde silip onun her dediğine sorgusuz sualsiz inanmaları, adeta oyunun şahı haline getirilen Gurur’un piyonuna dönmeleri de neyin nesi?

Bu iki karakterden gelişen tutarsızlık o ölçüye vardı ki, ‘O komiser Alain Delon mu o kız onun için her şeyi yapıyor? Olay ne?’ diyen ve dizideki devamlılık sorunuyla rejiye dikkat çeken İbrahim Tatlıses bile dayanamayıp koydu eleştirisini bu iki karakterden yana.

Ayrıca dizide öyle bir hava yaratıldı ki, neredeyse Gurur’a acıyacağız ve onun yerine diğerlerine kızacağız. Bedeniyle acıyı hissetmeyen Gurur ruhundaki boşlukla eziyet çekiyor, seviyor ve kıskanabiliyor. Böylelikle insani yönünü sergiliyor. Takoz hem dil, hem de mal fakiri olmuş durumda. Müdür, sanırsınız kafayı üşütmüş. Velhasıl üçü de acınacak halde.

Buna karşılık, başka özenilecek iş yokmuş gibi hayali ‘silah’ satmak olan Sarı, içindeki canavarı salıvermiş, mahallenin kabadayılığına soyunuyor. Ecevit zaten arkadaşlarını gammazladığı için çocukluktan ‘kötü’ çıktı. Sergiledikleri performanslar karşısında neredeyse ‘Yoksa asıl kötü bunlar mı’ diyesi geliyor insanın. İbo için şimdilik bir şey yok. O kötülüğü ıskalayıp her daim mazlum olanlardan.

Bütün bu manzaranın kavram çorbasında dibi tutturan senarist kaçmasın, reytingler düşmesin de ne olsun?

***

Özetle, aklı başında herkes bu dönem sergilenenlerin kofluğunu rahatlıkla kavrayabilir. Nitekim kavrıyor da. Düşen reytingler bunun en net göstergesi.

‘Sleepers’ uyarlamasıyla baştan beri kendi dilini konuşmayan… Konuşmaya kalktığında da, intikam öyküsünden aşk çıkmazına dönüşüp eli ayağına dolanan ‘Suskunlar’ın yeni gününde, yeni senaristiyle ne yapacağını hep birlikte göreceğiz.

Emeğe saygı adına temennimiz gün değişimiyle yolu açıp oradan şutlananların akıbetine uğramaması. Akıl gözümüzle dillendirdiğimiz ise bu saatten sonra senaryoyu toparlayıp rayına oturtmanın zorluğu! Beyaz camdan görünen de, ‘Suskunlar’ın susmasının yakın olduğu!

 

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..