Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '11

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

‘Suyun Kadınları’ Susmayacak!

‘Suyun Kadınları’ Susmayacak!
 

Yüreğimde bir yangın. İçimden değil konsere gitmek, konuşmak bile gelmiyor. Yine sözün bittiği, kelimelerin anlamını yitirdiği günler. Acı, gözyaşı, matem. Gencecik şehitlerimizin cenazeleri kalkarken, ağlıyor kadınlar. Analar, yarlar.

Oysa, haftalardır beklediğim, iple çektiğim, herkese tavsiye ettiğim konserdi bu: Mujeres de Aqua yani ‘Suyun Kadınları.’ İspanya’nın en yetenekli besteci, şarkı yazarı ve prodüktörlerinden biri olan Javier Limon’un Akdeniz’in en güçlü kadın seslerini, sadece sesleriyle değil duruşlarıyla da evrensel müziğe katkıda bulunan kadın sanatçılarını bir araya getirdiği projesi, İstanbul Caz Festivali’nin en iddialı konserlerinden biriydi.

Ne var ki o gün, herkes gibi hiç tadım yoktu.

Konserin başlamasına bir saat kala, içimden bir ses, ‘Kalk’ dedi. ‘Ruhunu acıya teslim etme, sanata sığın! Hem müzik iyileştirir. Belki acıları biraz olsun hafifletir, iyi gelir.’

Konser, Javier Limon’un gitar soloları ve Akdenizli vokaller La Shica ve Sandra Carrasco ile başladı. İki büyülü sesin söylediği flamenco şarkılar, içimdeki hüzünün, feryadın notaya bürünmüş haliydi adeta.

Limon, ‘kardeşim Ali’ diye tanıştırdığı gencecik bir kanun sanatçısını da sahnesine almıştı. Ali’nin kanunu, flemenkoya bambaşka bir duygu ve tad kattı.

Sıra, bu konsere iple çekme nedenlerimden biri olan Aynur’a geldi. Kendisini meşhur eden ‘Gönül Yarası’ filmindeki o unutulmaz türkü sahnesinden bu yana yakından takip ediyorum ama hiç canlı izleme şansım olmamıştı.

‘O, sizden biri’

Javier Limon, ‘bu coğrafyanın en önemli sanatçılarından ve en güçlü seslerinden biri’ diyerek takdim etti Aynur’u ve ekledi: “O, sizden biri”…

Diğer sanatçılardan daha coşkulu bir alkış eşliğinde geldi sahneye Aynur.

Eşsiz sesiyle Kürtçe şarkılarını söylemeye başladı. Tıpkı, o filmdeki replik gibi ‘duygulanmak için sözlerini anlamaya gerek var mıydı’…Bir ağıt gibi, yürekleri dağladı.

Ne oldu da birden rüzgar döndü, kim başlattı bilinmez. Üçüncü şarkıdan itibaren önce laf atmalar, sonra alkışlı protestolar başladı. ‘Türkçe söyle! Kahrolsun PKK!” sesleri yükseldi. Birkaç dakika önce, sessizce ve büyük bir saygıyla sanatçıyı dinleyen topluluktan yuh sesleri geliyordu.

Sahnedekiler ne yapacağını şaşırdılar. Sesler giderek yükseliyor, bir grup ayağa kalmış, koro halinde ‘yuh’ çekiyordu. Javier Limon gitarını, Aynur sesini yükseltti. Protestoyu, müzikle bastırmaya çalıştılar.

Bunun üzerine sahneye minder fırlatanlar oldu. Açıkhava ikiye bölündü. Protestocular ve müziğe yapılan protestoya, kürtçe şarkıları ‘terörle’ bir tutanlara karşı çıkanlar.

Aynur Doğan sahneyi, yüzünde acı bir gülümsemeyle terk etmek zorunda kaldı.

Giderken, sanatçıya destek alkışları ile devam eden protesto sesleri birbirine karışıyordu.

İspanya’nın efsane sesi Buika sahneye geldiğinde tansiyon hala düşmemişti. Açıkhava, tarihi bir gün yaşıyordu, insanlar gruplar haline konseri terk ediyor, bazıları yumruk yumruğa kavga ediyor, arkalarda toplanan bir grup da koro halinde ‘İstiklal Marşı’ söylüyordu.

Javier Limon ve Buika’nın bu manzara karşısında sahneyi terk edeceklerini düşündüm bir an. Protestoları, sanata karşı bir eylem olarak değerlendirip karşı tavır koyabilir ya da olayların daha da büyüyeceğinden çekinip konseri yarıda kesebilirlerdi.

Ama inatla, sabırla kaldılar, gitmediler.

Buika sahneden devleşti

Ve müziğin evrensel diliyle, insanı, duyguyu ve barışı anlatmaktan başta bir niyeti olmayan ‘Suyun Kadınları’na yapılan bu susturma girişimi başarısız kaldı.

Buika tüm profesyonelliği ve daha da önemlisi pozitif yaklaşımı ile tansiyonu düşürdü, birkaç espriyle ortamı sakinleştirdi ve en güçlü sesiyle şarkılarını söylemeye devam etti.

Dün gece, olağanüstü sesi ve yorumundan çok bu güçlü duruşuyla alkış aldığını düşünüyorum. En azından ben, soğukkanlılığı ve ‘sanatçı inadı’ndan ötürü ayakta alkışladım bu efsane kadını.

Bir de sürpriz yaptı Javier Limon. Bir başta ‘bizden birini’ daha çıkardı sahneye. Aynur Doğan gibi bu topraklarda yetişen en yetenekli sanatçılardan biri olan Hüsnü Şenlendirici’yi… Klarnetiyle renk verdi, nefes verdi geceye Şenlendirici.

Piyano, gitar, klarnet, kanun, darbuka, saz...yani Akdeniz’in, bu dünyanın en güzel coğrafyasının tüm çalgılarıyla yapılan doğaçlamalar ruhumuzu yüceltti.

İsrail’in en etkileyici sesi Rita’nın şarkıları ve Yunanistanlı Gylkeria’nın rebetikolarıyla konser sona erdi.

Tadı damağımızda kalacak bu konserin. Buruk da olsa…

Yarınlara dair endişe, bilinmezlik ama Suyun Kadınları’nın asla susmayacağını bilmenin umuduyla.

Twitter/suleyucebiyik

syucebiyik@gmail.com

 
Kayıt tarihi
: 16.07.10
 
 

Milliyet Yazar..