Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '17

 
Kategori
Sinema
 

"Tarih Boyunca Mülteciler" Başlıklı 11. Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması'ndan: Kar

"Tarih Boyunca Mülteciler" Başlıklı 11. Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması'ndan: Kar
 

Kar, film afişi


Fırının üst rafındaki tepside topan patlıcanlardan birini çatalla dürtüp piştiğini gören "abla", kızına, alt raftaki kırmızı biberle ilgili közleme talimatını hızlıca tekrarlayıp sokağa fırlar. Hava yağışlı, trafik olanaksız: Taksim Alkazar Sineması'na, "Tarih Boyunca Mülteciler" başlıklı 11. Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması ikinci günü, 14:00'teki ilk filmi için ulaşabilmenin tek yolu, minibüsle Şişhane'ye inip, oradan yukarı tırmanmak!

14:05; biletini almasıyla merdivene sarması bir olan, göz aşinası "abla"yı selamlayarak karşılayan yer gösterici "yoksa sizi sokmayacaklar mıydı, ben onları döverim" diye şakalaşarak önüne düşer. "Abla" soluğunu dengelemeye çalışırken, şakacı teşrifatçının "öne mi geçersiniz?" sorusunu başını sallayarak yanıtlar, gösterilen koltuğa yerleşir, ekran kararır.

Sinemada Yeni Keşifler bölümünden 2008, Bosna Hersek yapımı Kar: Aida Begiç yönetiminde Zana Marjanoviç, Jasna Beri, Sadzida Setiç...'in oynadığı film 1997'de savaş sonrasında, katliamlardan arta kalan 5-6 kadın ve 3-4 çocuk ile yaşlı bir adamın yaşadığı köy kalıntısında kardan önceki bir haftayı anlatır. Oğlunu yitirmiş, dul Sırp gelinine huysuzlanan büyük toprak sahibi hanım ile beraber pestil yapıp, turşu ile birlikte "Bosna'nın yarısını besleme" hayali kuran kadınlar, yaşamlarını sınırlı olanaklarla sürdürmeye çalışırlarken topraklarını alma kararıyla köye gelen iki adam, ayak oyunlarıyla imza toplar. Şehirde daha iyi bir hayat bulacağını sanan iki kadın, Sırp gelinin -huysuz kaynanasının desteklediği- direncine karşın imza verirken, kilim dokuduğu tezgahı başındaki nine "herkes verdi" diye kandırılır. Şehir yaşamını kenarından deneyimlemiş az yırtık genç kadın, iş adamlarından birinin cep telefonunu yürütür, yaptığı çok kısa telefon konuşması -ki bu sahne "abla"nın en beğendiği bölümdür- sonucu akla zarar bir sürede akıllanır. Fırtınalı gece, alışverişi aşan bir krize sürüklenirken, iki iş adamından biri, tanık olduğu katliam sonucu dili tutulan onun yerine saçları uzayan küçük oğlanın tanıklığıyla masumiyetini, cinayet işlemediğini iddia eder ama sonunda cesetleri koydukları Mavi Mağara'ya onları götürmeyi kabul eder. Pestil, reçel ve turşularını Bosna'ya taşıyıp hayallerini gerçekleştirebilecek genç adam, ertesi sabah köye arabasıyla girerken kar başlar. Sadeliği içinde trajediyi, hüznü, yaşama gücünü, bunca güzel anlatabilen filmi, "abla" pek beğenir.

Kız kardeşiyle, 2 YTL bedelle satılan biletlerin yanında 2 YTL'ye birer katalog alan "abla", tuvalet görevlisiyle "A.R.O.G. ile bekledikleri geliri yakalayamadıkları..." dedikodusunu yaptığı Beyoğlu Sineması Cafe'sinde birer kahve içip evinin yolunu tutar. Şişli-Şişhane minibüsü baş durağına giderken, Meşrutiyet Caddesi'nde rastladığı, üzerinde "çekinmeden adres sorabilirsiniz" yazılı tabelanın önünde durduğu Hitit Büfe'ye girip zarif dükkan sahibini tebrik eder, teşekkürlerle yoluna devam eder.

 

 
Toplam blog
: 591
: 63
Kayıt tarihi
: 27.07.15
 
 

İstanbul'da 20 yıldan fazla, tasarımcı grafiker olarak çalışırken bir kız çocuğu da yetiştiren "a..