Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

"Terör"le, “sorun” yaratarak “sorun” çözme (Terörün 10 yıllık bilançosu)

"Terör"le, “sorun” yaratarak “sorun” çözme (Terörün 10 yıllık bilançosu)
 

cumhuriyet.com.tr


Analar ağlamasın!

Terör bitsin!

Kimsenin itiraz edemeyeceği, etmeyeceği sözler bunlar. Bunlara itiraz etmek, insan olmakla bağdaşmaz da ondan. Çünkü karnında can taşıyan analar, karında taşınan sen/ ben/ o, kör kurşuna gitme misali göçüp gittikten sonra bu “fani dünya”dan, nasıl ağlamasın ki?

İnsan, normal ölümü anlar da, terörün getirdiği ölümü anlakta zorlanır. Bunun için de, hiç kimse, ”Analar ağlasın!”, “Terör sürsün” diyemez. Dediği zaman, bitmiştir. “Analar ağlamasın!”, “Terör bitsin!” dedikten, insanın yüreğine su serpici açıklamalar yaptıktan sonra, “ama”, “ancak” demeye başladı mı, asıl bitme, işte o zamandır.

“Ama”, ancak” demekle o yüreğe su serpici sözlerinin birer kılıf, göz boyama olduğu ortaya çıkmıştır.
Yapılacak bellidir, oradan, o kişiden uzak durmaktır.

Herkes bilir ki, “ama”, ancak” dendi mi, önce söylenenlerin hiçbir hükmü kalmamıştır.

Öyleyse, son söz söylenene kadar beklemek gerekiyor. Ne yazık ki, sözün devamını duymadan hemen yargıya varmak, alkışlamak ya da mahkum etmek, öyle bir huy ki, huyumuz kurusun!

*****

Hakkari’den gelen şehit haberleriyle yeniden hareketlendik.

Nutuklar, nutuklar, nutuklar.

Acıyı dile getirenler, şöyle ya da böyle sorumlu olanlar, olması gerekenler, kendilerine yontar biçimde konuşuyorlar. Genelde “ihale bende kalmasın” havası taşıyan konuşmalardır bunlar.

Ateş, düştüğü yeri yakmıştır zaten. Acıyı gerçekten duyanlar, o çevreye kendilerini yakın duymaya da başlarlar. Asıl inandırıcı olanlar da onlardır.

Ateşin düştü yerlerden/ ocaklardan ekranlara yansıyan görüntüler, benzer durumlardan alışık olunsa da, acıya gerçekten ortak olanların da yüreklerini yakar. “Analar ağlamasın!”, “Terör bitsin!” sözlerini en içten dile getiren onlardır.

*****

“Analar ağlamasın!”, “Terör bitsin!” demek yetmiyor, bunların olmaması için neler yapılmalı?

Nutuk atmak yetmiyor, karın doyurmuyor nutuk; sadece “sorun”u erteliyor, moda deyişle güncelliyor.

Sorun?

İşte, üzerinde anlaşılamayan, somut görünmesine karşın, soyut anlamlar yüklenen sözcük!

“Analar ağlamasın!”, “Terör bitsin!” üzerine yüreğe su serpici sözler söyledikten sonra “ama”, “ancak”la sözü sürdürenlerin “kafa”larına göre anladıkları, içini ona göre doldurdukları kavram!

Sorunu çözmek!

Yaşananlar gösteriyor ki, “sorun”u “sorun”la çözmek, yeni “sorun”lara yol açıyor!

“Sorun” yaratmak, sonra da “sorun”u “sorun” yaratarak çözmek!

İşte, en büyük “sorun”umuz bu!

*****

Terör, bir sorun mu, sorun mu yaratıyor; yoksa sorun çözücü mü?

Yıllara göre, terörün bilançosu, sayılarla nasıl acaba?

Terörün 10 yıllık bilançosu, bugün başlığı ve ilk sayfası siyah çıkan Cumhuriyet gazetesinde yer alıyor.

İşte, yıllara göre, sayıların diliyle terörün bilançosu:

2001 (0), 2002 (6), 2003 (21), 2004 (73), 2005 (92), 2006 (121), 2007 (118), 2008 (150), 2009 (135), 2010 (141), 2011 (110)

Görülüyor ki, terörün bilançosu 2001 yılında sıfırlanmışken bugüne gelene kadar, zaman içinde “yükseliş”e geçmiş. Bu da “terör”ün, “sorun” çözücü değil, “sorun” yaratıcı olduğunu gösterir.

Terörle mücadeleyi “devletin şiddet kullanması” diye niteleme sürdükçe, bu da taraftar buldukça, “sorun”u “sorun”la çözme devam edecektir.

Bilmeliyiz ki, “sorun”, “sorun” yaratmakla, başka “sorun”larla çözülmez!

Ya nasıl çözülür?

“Büyük”lerimizin her şeyi bildiği, her şeyin onlara “havale” edildiği bir ortamda/ dünyada, soru sorma hakkı da, onlara aittir.

Sorunu “sayın”ların çözeceğini mi bekleyeceğiz?

Her “sayın”, acaba ne ölçüde “sayın”dır?

TURGUT ÇELİK/ Mersin

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..