Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '12

 
Kategori
Futbol
 

'Thatcher modeli' bize uymaz..

'Thatcher modeli' bize uymaz..
 

'Demir leydi' Margaret Thatcher'in 29 Mayıs 1985'te yaşanan HEYSEL FACİASI sonrası aldığı kararlar, Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarıyla bir anda ülkemizin de gündemine oturdu.

Juventus ve Liverpool arasında Brüksel'de oynanacak Şampiyon Kulüpler kupası finali öncesi, İngiliz holiganların neden olduğu olaylar sonucu, yıkılan duvarın altında kalan 39 kişi hayatını kaybetmişti. Olaylar maçın oynanacağı stadın adıyla anılıyor bugün. (Seyircisiz oynanan maçı, Platini'nin golüyle Juventus 1-0 kazanıyor)

39 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayların faturası ağır olmuştu. Cezayı da UEFA değil, bizzat dönemin başbakanı, 'İron Lady' lakaplı M. Thatcher kesmişti. Tüm İngiliz kulüplerini 5 yıl Avrupa kupalarından men etme talebi UEFA tarafından da kabul görmüştü.

Şimdi gelelim 2012 Türkiyesi'ne. Başbakan Erdoğan 'biz de İngiliz'ler gibi gitmeyiz gerekirse, ne kaybederiz ki ?' diyor. Son olarak Yıldırım Demirören de benzeri şeyler söylüyor. Oysa iki olayın nerdeyse hiç bir ortak noktası yok:

- Thatcher, yaşanan faciadan dolayı tüm İngiltere'yi cezalandırmıştı. Çünkü suçlu İngiliz holiganlardı. Oysa bugün tüm Türk takımları cezalandırılmak isteniyor ki içlerinde tamamen masum olanları da var. Galatasaray, -aklanırsa- Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, belki hiç bir yasadışı olaya bulaşmayan Anadolu'dan bir takım.. Kurunun yanında yaş da yanacak.

- Eğer Avrupa'ya gitmezsek kulüplerimiz büyük maddi zararlara uğrayacak. Zaten borç batağındaki kulüplerimiz, UEFA'nın mali kriterler ve yaptırımlar için son hazırlıklarını yaptığı şu günlerde daha büyük sıkıntılar yaşayacak.

- Sadece Avrupa'ya katılım gelirleri değil; sponsor gelirleri, yayın hakları, ligimizin o çok büyüttüğümüz marka değeri, futbolcuların değeri de zarar görecek.

- Milli takımımız da büyük ihtimalle Uluslararası mücadelelerden men edilecek.

- Futbolcularımız Avrupa'da boy gösterip tecrübe kazanma, yada başka bir ülkeye transfer olma şansını büyük ölçüde kaybedecek. Yabancı futbolcuları transfer etmek çok daha zorlaşacak. Ya da daha yüksek ücretler ödeyerek ikna edeceğiz yabancıları.

- Günümüzde futbol ekonomisi eskisinden çok daha büyük ve genellikle birbiriyle bağlantılı olarak çok sayıda sektörü etkiliyor. İngiliz'ler bile bugün bu kararı alamaz.

- Ayrıca Türkiye Ligi malesef ki Premier Lig kadar değerli değil. İngiliz takımları yokken Şampiyonlar Ligi bile değersiz olabilir belki ama kimse Türk takımlarının eksikliğini hissetmeyecektir. Eğer inatlaşma sürerse kaybeden biz oluruz.

- En büyük çelişki de yıllardır şampiyonluk amaç değil araçtır diyenlerin gerekirse Avrupa'ya gitmeyelim demeleri. Eğer gerçek hedef Avrupa'da kupa kaldırmaksa bu restleşme bir an önce sonlandırılmalı ki takımlarımızın ligde o kadar şampiyonluğu varken Avrupa'da yalnızca 2 kupa kaldırmışsak gerçek hedef de Avrupa olmalı.

- En büyük rahatsızlık da kararların kimseye sormadan alınmaya çalışılması. Tıpkı play-off'da yapıldığı gibi.. Ne futbolcuların, ne kulüplerin ne de futbolun gerçek sahibi taraftarların ne düşündüğünü soran yok..

- Üslup da son derece yanlış. İngilizler biz hatamızın bedelini ödemeye hazırız hatta cezayı da kendimiz veririz derken; biz 'şike ispatlansa da 8 takımı küme düşürüp ligimizi bitiremeyiz; gerekirse Avrupa organizasyonlarına katılmayız' diyerek hem suçlu hem güçlüyü oynuyoruz. Kafa tutuyoruz adeta..

Daha yazılacak-konuşulacak çok şey var. Ancak uzun lafın kısası;

Siyasetle spor yine iç içe geçiyor ve cezasını yine gerçek sporseverler çekiyor. Yine masumlar bedel ödüyor..

 
Toplam blog
: 65
: 1328
Kayıt tarihi
: 21.08.11
 
 

21 yaşındayım İst. Üniv siyaset bil. ve ulus. ilişkiler 4. sınıf öğrencisiyim... Olaylara eleştir..