Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '21

 
Kategori
Sosyoloji
 

"TİRANLIK ÜZERİNE" (1)

*Bir kitap okudum.

Yazdan beri masamın üstünde okunma sırası bekleyen bir kitaptı. Çocuklarımdan biri getirmişti. 

Havalar öyle güzel gitti ki bu sene, yapmam gereken fazla iş olmasa da tercihimi hep açık havadan yana kullandım. Bahçede oyalandım. Okumaya az zaman ayırdım. Nasıl olsa kış gelecek eve kapanacağım, kitaplar bekleyebilir modundaydım.

Okuma hevesimin çok olmadığı bu dönemde, epeyidir önümde duran, "Tiranlık Üzerine", adlı kitap incecik  görünümüyle kolay bir hedef gibi göründü gözüme. Aradan çıkarıvereyim dedim. Bir akşamda hızlıca okuyup bir kenara koydum.

Çok etkilenmedim. Çünkü inandırıcı gelmedi. Yazar, Avrupanın  20 nci yüzyıl tarihine dayanarak; Amerikan toplumunun parçalanabileceğinden ve demokrasisinin çökebileceğinden söz etmekteydi. 

Amerikan toplumuna mealen;

Demokratik mirasınızın kendiliğinden sizi tiranlık tehlikesinden koruyabileceğini düşünmeyin, yanılırsınız, uyanık olun, 20 nci yüzyılda demokrasiden ayrılıp faşizmin, nazizmin ya da komünizmin peşinden giden Avrupalılar sizin atalarınızdı, kendinizi onlardan akıllı sanmayın, diyordu.

Spesifik olarak Amerikan toplumuna hitap ediyordu ve hedefinde Başkan Trump vardı. 

Bendeki Amerika imajı, nereden ve nasıl edindiysem, özgürlük ve demokrasi demek olduğu için, abartıyor dedim. Tamam Trump pek mısmıl bir adam olmayabilir ama tehdit oluşturacak kadar da demokrasi özürlü değildir herhalde, adama haksızlık ediyorlar diye düşündüm.

*6 Ocak gecesi.

Televizyon izlerken Kongre önünde gösteriler olduğu haberini görünce bir Amerikan televizyon kanalını açtım. Açış o açış. Sabahladım. Olayı baştan sona canlı olarak izledim.

Pervasızca kurulu düzene saldırıyor ve her şeyi yapma hakkını kendilerinde görüyorlardı. Haklı olduklarına öylesine inandırılmışlardı ki iletişime tamamen kapalıydılar. Gerçeklerle aralarında hiç bir bağ kalmamıştı. Trump'ın başkanlığını değil vatanlarını koruduklarına inanıyorlardı. 

Bu inançla kendilerini bir siyasi görüşün destekçileri değil "vatansever" "patriot" olarak tanımlıyorlardı. 

Böylelikle kendileri gibi düşünmeyan herkese "vatan haini" demiş oluyorlardı. Seçimi kazanan adayın başkanlığnı tescil etmek için toplanan Kongreyi basarak ihaneti engellemeye çalışıyorlardı.

Gördüklerim kitaptaki;

"...İnsanın doğası gereği Amerikan demokrasisi, onun sağladığı özgürlükleri istismar ederek sonunu getirecek olan Amerikalılardan korunmalıdır." 

cümlesini belleğimde çağrıştırdı.

Kitabı yeniden alıcı gözle okumalıydım.

Öyle de yaptım.

*İtiraf.

Kitabı dikkatsizce ve en başında edindiğim yazılanlar doğru olamaz önyargısıyla üstünkörü okumuşum. 

Her okuduğumuza inanmak ve yazanın görüşlerine katılmak zorunda değiliz elbette. Ama dikkatle okuyarak emeğin hakkını vermek gerekir. 

Şöyle düşünmemeliydim. Ben, Amerikan toplumunu, Amerika'nın en prestijli üniversitelerinden birinde profesör olan bir Amerikalıdan daha iyi tanırım. O bilmez ben bilirim. Özgüvene bakar mısınız? Yoksa cehalet mi demeliydim.

O üniversite ki Amerika'nın son 33 yıldaki altı başkanından dört tanesini yetiştirmiş.

Neyse, yeniden okudum. Meğer Yazar 2021 yılı Ocak ayını 2017 yılında görmüş.

Bir şeye dikkat çekmeye çalışıyor. Demokrasi hep koruyup kollamamız gereken bir narin çiçektir. 

İyi bakmazsak solar. 

Bu yargıya katılıyorum.

Bakımın yöntemi konusunda ise katıldığım- katılmadığım görüşleri var. Bu doğal. Yazmamın amacı, şimdilik, Yale'li bir tarih profesörüyle fikir tartışmasına girmek değil. Bu konudaki farklı düşüncelerimi, edinebilirsem, kitabı kendi dilinde okuduktan sonra yazabilirim. Tercüme eden ne kadar uzman olursa olursun, toplumlar arasındaki kültür farklılığından dolayı, tercümelerin aslının özünü tam yansıtıp yansıtmadığından hep endişe etmişimdir.

Her kitap sadece kendi dilinde ağız tadıyla okunabilir.

Yazmamın amacı üstünkörü okumamdan dolayı kitaba kendimi affettirmek. Ana hatlarıyla tanıtırsam okumanıza vesile olarak ödeşmiş olurum diye düşündüm.

Umarım emeğe saygısızlık etmiş olmuyorumdur.

Kitaba geçmeden önce adını aldığı kavramı hatırlayalım.

*Tiranlık nedir?

İnsanlıkla yaşıt bir kavram. Eski Yunan'da Platon ve Aristoteles gündeme getirmişler. Platon, demagogların serbestçe konuşma özgürlüğünü sömürerek başa geçip tiranlaşacaklarına inanırmış. Kavram oradan Roma'ya geçmiş ve günümüze kadar gelmiş. Ogünden bugüne  varlığını sürdürebilmesi "tiranlığın" çağlar boyunca var olmaya devam etmesiyle açıklanabilir.

Amerikan Bağımsızlık Bildirge'sini yazan Thomas Jefferson'a göre:

"Halk hükümetinden korktuğu zaman tiranlık; Hükümet halkından korktuğu zaman özgürlük vardır"

Eski Yunandan bugünkü Amerika'ya gelirsek, kitap der ki:

".....kurucular, hukuka dayalı demokratik bir cumhuriyetle birlikte, iyi çalışan bir kontrol ve denge sistemi kurarlarken, eski filozofların tiranlık olarak adlandırdıkları beladan kaçmaya çalışıyorlardı. Zihinlerindeki bu korku, yönetimdeki gücün tek bir kişi veya kurumda toplanması veya yöneticilerin hukukun üstünlüğü yerine kendi menfaatlerini düşünmesiydi"

Kitap demokrasiyi yaşatmak için geçmişten alınan yirmi ders ortaya koymaktadır.

Bunlardan on dokuz tanesini bir kaç cümleyle tanıtacağım. Sadece bir tanesini, "gerçeklerden şaşmayın" konusunu biraz irdelemeyi düşündüm. 

Sanırım 6 Ocak gecesi ekranda gördüğüm insanların gerçeklerden tamamen koparılabilmiş olması beni etkiledi.

*Dersler:

Başlıklar orijinaldir. Açıklamaları ortaklaştık.

*1. Sorgulamaksızın peşinen itaat etmeyin.

Otoriter yönetimlerin elde ettikleri gücün önemli bir kısmını vatandaşlar olarak yolun başında kendi özgür irademizle onlara biz veririz. Olumlu beklentilere dayalı iyi niyetli böyle bir itaatin sonucu her zaman umulduğu gibi olmayabilir. Çünkü gücü verenle alanın gelecek hakkındaki projeksiyonları farklı olabilir. Gerçeğin farkına vardığımızda ise çok artık geçtir.

*2. Kurumları koruyun.

Kurumlar etik değerlerimizin koruyucularıdır. Bizim demokrasi için onlara, onların var olmak için bize ihtiyaçları vardır. Onlara güvenin ve koruyun.

*3. Tek partili devlet sistemlerinden sakının.

Yunanlılar gibi oligarşi sorunuyla karşı karşıyayız. Globalleşme gelir dağılımını iyice bozdu. Amerikalılar seçim kampanyalarına para akıtıyor. Parası çok olanın sesi daha gür çıkıyor. Sonuçta daha çok oy alıyor. Federal düzeyde güç kazanınca devlet kurumlarını da kontrol altına alabiliyor. Denge ve denetlemeyi etkisizleştirebiliyor. Demokratik ve adil seçimleri savunun.

*4.Dünyaya karşı sorumluluklarınızı üstlenin.

Günlük hayatımızda yaptığımız en küçük tercihler bile ileride gerçekleşecek seçimlerin özgür ve adil olmasına katkıda bulunabilir. Bir nevi ön oydur. Nefret yaratarak şiddeti körükleyen hiç bir eylemi ve işareti görmezden gelmeyin, onaylamayın  ve alışmayın.

*5. Mesleki ahlak değerlerinden şaşmayın.

Meslek mensupları kendi etik değerlerine bağlı kalırlarsa yozlaşma kolay yaygınlaşamaz. Alman hukukçular; hukuk, Alman ırkının yücelmesi içindir deyip yargısız infazları desteklemeselerdi Nazi rejimi bu kadar kolay yerleşemezdi..

*6. Paramiliterlere dikkat edin.

Demokrasilerde şiddet kullanmaya yetkili tek aktör devlettir. Millet güvenlik güçlerini sıkı kurallar koyarak gerektiğinde şiddet kullanması için yetkilendirir. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünü baltalamak isteyen kişi ve partiler şiddet yaratma gücü olan organizasyonlar kurarak ortamı bozmak isteyebilirler.

*7. Silah taşımanız gerekiyorsa bunu çok iyi düşünün.

Hiç taşımasanız daha iyi. Uzak durun.

*8. Diğerlerinden ayrışın.

Herkesten Churchill olmasını bekleyemeyiz, ama, düşünmeksizin hep herkesin yaptığını yapmak zorunda değilsiniz. Karınca kararınca, gerektiğinde, farklı düşündüğünüzde, kendiniz olmaktan çekinmeyin. Tedirginlik duyabilirsiniz. Hiç tedirgin olmadan özgür olmak mümkün değildir.

*9. Dilinize özen gösterin.

Televizyonlarda servis edilen basma kalıp sözleri kullanmayın. Onları tekrarlamayın. Onlar sizi dar bir çerçeveye hapseder. Geniş bir bakış açısına sahip olabimek için. televizyonları kapatın, kitapları açın. Okuyun da okuyun.

*10. Gerçeklerden şaşmayın.

Gerçek olmayanları gerçekmiş gibi algılamanızı sağlayacak metodlar vardır. İkna edicidirler. Tuzağa düşerseniz gerçeklikten kopar, birey olmaktan çıkarak sizi kullanmak isteyenlerin maşası olursunuz.

İlk yöntem; uydurulan yalan dolanların gerçekmiş gibi sunulmasıdır. Başkan Trump'ın seçim kampanyası üzerinde yapılan bir çalışma söylenenlerin yüzde yetmiş sekizinin doğru olmadığını göstermiştir. Amaç, gerçek dışı, kurgusal bir dünya yaratmaktır.

İkinci yöntem; gerçekliği görünmez kılmak, silmek için aynı yalanların sayısız kez tekrarıdır.

6 Ocak olayında daTrump bu iki yöntemi etkili şekilde kullanmıştır. Seçimlerden çok önce seçim sisteminin güvenilmez olduğunu söylemeye başlamış, seçim sonuçları belli olmadan oyların "çalındığını" ileri sürmüştür. 6 Ocak akşamı Kongreyi çalışamaz duruma getirenlerin, şüphe yaratacak en küçük delil ortada olmamasına rağmen, oyların çalındığına olan inançları kesindi.

Üçüncü yöntem; birbiriyle çelişen ve birlikte gerçekleşmesi olası olmayan vaatlerde bulunmaktır. Hem vergileri azaltıp hem de ulusal borçları kapatamazsınız. Sosyal dayanışma ve savunma harcamalarını aynı anda arttıramazsınız. Ya birini yaparsınız ya ötekini. Böyle durumlarda her kesim kendisine vadedilen pastaya odaklanır. Diğerine de aynı şeyin vadedildiğini görmediği için olabilirliğini sorgulamak aklına gelmez.

*11. Araştırın.

Araştıran birey siyaseten biat etmeyen, anlamak için sorgulayan bireydir. Demokrasiden uzaklaşmak isteyen gruplar araştıran bireylerden hoşlanmazlar.

*12. Karşınızdakilerle göz temesı kurun ve sohbet edin.

Etrafınızla sosyal bağınız olsun. İnsanların karakterlerini bilin, insanlar da sizi bilsinler.

*13. Somut politikalar uygulayın.

Koltuğunuza yayılıp ekran başında alıklaşmayın. Yeni insanlarla çevrenizi genişletin.

*14. Özel hayatınız olsun.

Özel hayatın korunması teknoloji yüzünden giderek güçleşiyor. Bilmediğiniz tanımadığınız internet ortamlarına girmeyin. Bilip bilmeden başkalarının söylemlerini paylaşmayın. Seçici olun.

*15. Hayır işlerine katkıda bulunun.

Siyasi bakış açımızdan bağımsız olarak hayır kurumlarına bağışta bulunun. İyiliksever insanlarla tanışarak kendi yapınıza uygun bir sivil toplum oluşturabilirsiniz.

*16. Diğer ülkelerdeki akranlarınızdan bir şeyler öğrenin.

Dünya küçüktür ve sadece Amerika'dan ibaret değildir. Başka yerlerde olanlar burada da olabilir. Dışarıda olanlara ilgisiz kalmayın. Öte yandan, dışarıdan bakanlar sizi daha objektif değerlendirebilir. Onların hakkınızda ne düşündüğünü bilmeye çalışın.

*17. Sakıncalı sözcüklere dikkat edin.

Özgürlük güvenlik dengesi hassas bir dengedir. Özgürlüğünüzden tamamen vazgeçmeden güvenliğinizin sağlanamayacağını söyleyenlere dikkat edin. Tarih bu tür yaklaşımların ne özgürlüğü ne de güvenliği sağlayamadığını göstermektedir. Kavramlara dikkat edin. "Aşırılık" sözcüğü demokrasiden uzaklaşmak isteyenler tarafından kendileri gibi düşünmeyen herkesi yaftalamak ve pasifize etmek için kullanılabilir.

*18. Hayal bile edilemeyen gerçekleştiğinde sakinliğinizi koruyun.   

Hitler'in Reichstag yangınının yarattığı şoktan faydalanarak Alman demokrasisini nasıl boğduğunu unutmayın. Bundan çıkaracağımız ders, şok edici ve korkutucu olaylar olduğunda bile demokratik kurumları ısrarla korumamız gerektiğidir.

*19.Vatansever olun.

Vatansevserlik ülkenize hizmet etmeniz demektir. Vatansever; etrafıyla ilgilenmeli, gerçek dünyadan kopmamalı, evrensel değerlere bağlı kalmalı ve vatanının hep iyiye gitmesi için çalışmalıdır. Yüksek sesle atılan hamasi nutuklar vatanseverlik göstergesi değildir. Sessiz, sakin kendi işini çok iyi yapan insan gerçek vatanseverdir.

*20. Elinizden geldiğince cesaretli davranın.

Bireyleri gerektiğinde özgürlük için fedakarlıkta bulunmaya hazır olmayan toplumların demokrasi içinde yaşama şansları olmayabilir.

*Son söz.

Wendel Phillips adlı bir Amerikalı şöyle demiş:

"Özgürlüğün bedeli sonsuz ihtiyattır" demiş ve eklemiş, "genel özgürlüğün meyvesi her gün toplanmalı yoksa çürür."

 

(1) TİRANLIK ÜZERİNE    Tımothy SNYDER   olvido kitap 2017

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 82
: 1739
Kayıt tarihi
: 04.05.13
 
 

Emekli pilotum. 1950 yılında Polatlı Çekirdeksiz köyünde doğdum. İlkokulu köyde ve Polatlı'da, li..