Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '08

 
Kategori
Siyaset
 

"Türban sorunu"nun arka planı

"Türban sorunu"nun arka planı
 

Türkiye, son günlerde önemli bir gündemle meşgul. Bir tarafta Kuzey Irak’ta hain teröristlere karşı yapılan “Güneş” operasyonu, diğer tarafta ise türban meselesiyle yaratılmış bir kamplaşma süreci. Türk Silahlı Kuvvetleri, kararlı ve eğitimli Mehmetçikler ile çok geç kalınmış olsa da çetin kış koşullarında dağlarda kutsal bir mücadele verirken, hükümet, halkı “oyalayabilecek” bir “gündem yaratarak sorunları gizleme yolunu seçmişe benziyor.

Peki, ülkemizde türban gibi bir sorun var mıydı ?

İşsizlik her geçen gün çığ gibi büyürken, insanlar geçim derdi yaşarken, babalar, anneler evlatlarına “iyi bir gelecek” sağlama hayallerinden vazgeçerek sadece onların karınlarını doyurma derdine düşmüşken, ülkemizin gerçek sorunu sizce türban mıdır? Elbette ki, hayır. Çünkü, sokaklarda başları açık modern giyimli bayanlar kol kola türbanlı gençlerle gezebiliyorsa, aynı otobüse binip aynı marketten alışveriş yapabiliyorsa, abartılacak bir sorun yok demektir. Fakat, sahte bir türban gündemi yaratılmasının 2 nedeni olduğu açık.

İlk olarak, yeni çıkan “Vakıflar Yasası”nı azınlıklara yeni haklar vermek amacıyla yeni kapitülasyonlara yol açacak biçimde sorunsuz, tepkisiz ve halkı uyutarak çıkarabilmek. Peki, “Lozan Anlaşması’ndaki hükümler, yeni Vakıflar Yasası ile verilen imtiyazlar ile çelişmiyor mu? Yeni yasa ile 1974 yılındaki Yargıtay Kararı gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğü veya Hazineye devredilen toplam 142 gayrimenkul, cemaat vakıflarına iade edilecek, bu vakıflar izin almadan sahip oldukları mallar üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilecekler. Bununla da kalmıyor. Yeni yasa ile bu azınlık vakıfları, vakıf senetlerinde yer alması koşuluyla, uluslararası faaliyetlerde bulunabilecek, ülke dışında şube ve temsilcilik açabilecektir. Aynı yasa ile ileride “ekümenlik” konumunu sınırlayan hükümler de kaldırılmış olacağı için sınırsız bir özgürlük ortamında kapitülasyon sistemine geri döneceğiz.

Böylesine ciddi ve hükümetin halk nezrindeki iyi niyet görüntüsünü zedeleyecek bir yasal düzenleme, kirli oyunlar ile “türban kaosu” yaratılarak atlatılmış olacak. Bu olayın diğer bir acı tarafı, muhalefetin de bu kirli oyunun kıskacına sokulmasıdır.

Öte yandan, bütün bunlar, yerel seçimlere hazırlık hareketleridir. Türban düzenlemesi 1984 yılında olduğu gibi laiklik ilkesinin zedelendiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nin iptali ile karşılaşınca, bunu seçimlerde bir malzeme olarak kullanarak dindar kesimlere şirin gözükmüş olacaktır. Seçim döneminde “biz elimizden gelen çabayı gösterdik, ancak Anayasa Mahkemesi önümüze engel olarak çıkarıldı, bunun nedeni de CHP muhalefetidir bahanesiyle seçimlerde avantajlı bir konuma geçilecektir. Bütün hesap bu biçimde işletilecektir.

Hükümetin görmekten aciz olduğu ve toplumsal barışı tehdit eden nokta, bu girişimin toplumda şiddetli ve geri dönülemez nitelikte bir “gerginliğe” yol açması olasılığıdır. Bu olasılık, şimdilerde gerçeklik haline gelmek üzere. Sokakta, üniversitelerde ve işyerlerinde kutuplaşma, türban karşıtı veya türban yandaşı militanlar üzerinden çatışmalar ve kavgalar, “kardeşin kardeşe” düşman olacağı bir durum yaratılmak üzeredir. Bu kamplaşmanın sonucunda ise en korkunç olanı “askeri bir darbe” olasılığıdır. Ülkemiz, askerlerin siyasete birçok kez müdahale ettiği pratiklerle doludur. Bu müdahaleler ise ülkemizi ve demokrasimizi geri noktalara sürüklemektedir. Askeri müdahaleler sokak kavgalarına son verebilmektedir, ancak demokrasimize de son verecek bu durum, ülkemizin ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal açıdan gerilemesine kaynaklık edecektir. Bu gerilemelerin acısını ülke olarak çok yaşadık ve toplum olarak ağır bedeller ödedik.

Hükümetin bu kirli oyunu, sahte bir gündem yaratmak pahasına ülkemizi tehlikeli bir gündem ile yüz yüze getirmiştir. Sokaktaki ve üniversitedeki kamplaşma ve askeri müdahale tehdidi, ülkemizi ve halkımızı geri kalmışlığa ve sefalete sürükleyecektir.

Ülkemizin türban gibi bir sorunu hiç olmadı, ancak din siyasete alet edilerek bir türban sorunu varmış gibi gösterilerek istenmeden de olsa bir kaos ortamı yaratıldı. Ülke insanı olarak her zaman umutlu olmalı, Türk halkının sağduyusuna güvenerek sorunlar el birliğiyle aşılmalıdır.

Unutmayalım, Tek Bir Ülkemiz Var ve bu ülkede hep birlikte yaşamak durumundayız.

 
Toplam blog
: 5
: 8314
Kayıt tarihi
: 17.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesinde okumaktayım. Toplumsal sorunlara herzaman için du..