Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

"Türkiye Ankara'dan Yönetilemiyor"un Türkçesi...

"Türkiye Ankara'dan Yönetilemiyor"un Türkçesi...
 

S.Demirtaş, M.Ali Şahin


Türkiye’de son günlerde gündeme düşen “Demokratik Özerklik” tartışmaları eskiden olsa yeri yerinden oynatırdı. Kürt siyasi aktörleri DTK (Demokratik Toplum Kongresi)’de Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’un eş başkanlığını yaptığı toplantıda oluşturulan taslakta:

Demokratik Özerklik, Kürdistan toplumunu, hukuki, öz savunma, sosyal ekonomik, kültürel, ekolojik ve diplomasi şeklindeki 8 boyutlu örgütleyerek siyasi irade yapıp Demokratik Özerk Kürdistan inşasını hedeflemektedir.”deniliyor.

TBMM Başkanı M. Ali Şahin gelişmeler üzerine sert sayılabilecek bir açıklama yaptı.”Başka bir kongre, başka bir meclisi tanımıyoruz. Bu sevda peşinde koşan arkadaşlarımız durumlarını lütfen değerlendirsinler. Sonuçlarına katlanmak zorunda kalırlar.

Bir gazetecinin mecliste Kürtçe konuşulmasına dair sorduğu soruya;“TBMM'de ancak Türkçe hitap edilir. Bu konudaki mevzuatımız bu şekildedir. Hatta biraz daha geriye giderek şunu da ifade edebilirim: Osmanlı'da da 1876 ve 1908 Teşkilatı Esasiye anayasalarına baktığınız da da resmi dil Türkçedir. Dolayısıyla bu tür tartışmaları son derece gereksiz, gerginliğe yol açıcı bulduğumu ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin her türlü sorununun konuşulduğu, çözüleceği yer burasıdır. Başka bir kongre, başka bir meclisi tanımıyoruz. Bu sevda peşinde koşan arkadaşlarımız durumlarını lütfen değerlendirsinler, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırlar.” diye yanıt verdi.

Bu arada gündeme TSK’nın ‘iki dil’ açıklaması düştü.

Ayrıntılara girmeyeceğim. Karşılıklı açıklamalar sürerken benim bu yazıyı yazmamdaki asıl nedene gelmek istiyorum. Yazıya başlık olarak “Türkiye Ankara’dan yönetilemiyor.”u seçmem sindire sindire gelinen sürecin kodlarına dikkat çekmek. Başlığı arama motoruna yazınca ortaya çıkan 6.510 sonuç. Bu ne anlama geliyor diye düşününce uzun soluklu planlar dahilinde toplumu hazırlama, kamuoyu yaratma çabasının kanıtı olarak algılıyorum.

AKP’nin “Kürt Açılımı” diye başlattığı süreç gelen tepkiler üzerine Milli Birlik Açılımı olarak ad değiştirmesi bir yana, hiç ara vermeden devam ettiği kanaatini taşıyorum artık. Bu satırların yazarı olarak içi boş diye çokça eleştirdiğim süreç aslında göründüğü gibi değilmiş.

ABD, AB’nin eleştirilerinin başında ordunun siyasete karışması geliyordu, direnci kırıldı.

AKP yürüteceği politikaların karşısında set oluşturabilecek unsurları da bir şekilde oyundan attı.

Şimdi süreç hızla gelişirken karşılıklı açıklamalar ile toplumun olası tepkileri nötralize edilerek tasarımı yapılan Türkiye flu bir fotoğraf olmaktan çıkıyor. Kürt siyaseti ve dolayısıyla Öcalan’ın taleplerine uygun zemin çok boyutlu projeksiyonların ışığında yol alıyor,hazırlanıyor.

Kuşkusuz sürecin bu noktaya gelmesinde ülkede geçmişte egemen olan inkarcı ve yasakçı söylemlerin, politikaların payı büyük. Militarist yaklaşımlarla sorunlar kısa vadede çözülüyor gibi görülse de daha sonra kontrol edilemeyecek aşamalara gelebiliyor. Bugün yaşananda artık mızrağın çuvala sığmadığını gösteriyor. Halının altına süpürülen sorunlar kontrol edilemez noktalara geliyor.

Ve çözüm isteği sadece bir arada yaşama iradesini egemen kılan demokrasi seçeneğinin olanaklarından başka yolda bırakmıyor. Zira olabildiğince politize olmuş coğrafyada artık havuç/sopa siyasetinin tarihsel karşılığı olmadığı bir gerçek.

Türkiye Ankara’dan Yönetilemiyor’un aslında bugünün resmini oluşturmak için yıllardır ortam hazırlama yani bir nevi kıvama getirmenin net adı olduğunu görüyorsunuz.

Bir zamanlar hükümet yıkan sermaye temsilcilerinin desteklediği süreç, uluslar arası sermayenin isteklerinden yani kapitalist dünyanın beklentilerinden bağımsız değil.

Irak işgali, oluşturulan yeni yapı ve herkesin malumu olduğu üzere ABD tasını tarağını toplayıp gitmeye hazırlanırken; Türkiye’nin hamiliğine bırakılacak olan K Irak Kürt Yönetimi/Devleti. Süreç iç problemlerini halletmiş bir Türkiye’yi emperyallerin hedefleri doğrultusunda inşa etmeyi zorluyor.

Çok boyutlu düşünülmesi gereken Kürt sorunu asla dış dinamikler göz ardı edilerek düşünülmemeli.

Seçim kapıda, AKP hükümeti’nin bu tabloda elinin sıkıştığı malum.

Önümüzde genel seçimler var.

Eski militarist söylemlerin işe yaramadığının bilincinde olan Erdoğan iktidarı, bir taraftan dinsel duyarlılıkların üzerine politika inşa edip Kürt siyasetçilerinin elini zayıflatmaya çaba gösterirken, bir taraftan da içerde/dışarıda destekleyenlerini mahcup etmeyecek düzeyde ip üstünde yürümeye çaba gösteriyor.Oy oranları pek değişmediğine göre başarılıda oluyor.

Siz bakmayın siyaset cephesinden mikrofona/kameraya yansıyan sert söylemlere, arka planda yukarıda becerebildiğim kadarıyla ifade etmeye çalıştığım süreç, taraflar arasında uzun soluklu satranç hamleleri gibi sürüyor.

Maçın sonucunda emin olun hiç kimse mat olmayacak.

Hani şu Erdoğan’ın meşhur “kazan kazan” söylemindeki gibi makul ölçüde buluşup taraflar kendilerini galip ilan edecekler. Altyapı yıllardır zaten bir şekilde hazırlandı, bunun en yalın ifadesi yazının başlığındaki gibi:”Türkiye Ankara’dan Yönetilemiyor.”.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..