Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '11

 
Kategori
Spor
 

"Türkiye bir Avrupa değil kuşkusuz!"

"Türkiye bir Avrupa değil kuşkusuz!"
 

Arda rakibini düşürdüğü ve penaltıya sebebiyet verdiği dakikalarda maçı televizyonları başında ya da stadyumda izleyen bütün futbolseverler tek ses bağırıyordu “Hiddink!” diye. Çünkü takımımız bir iki değil on dakikadır oyundan düşmüş rakibinin kendi arasında dolaştırdığı toplarının peşinde koşturuyordu.

Penaltının golle sonuçlanmaması bir anlamda içimizde bu kadar bizim gibi hissetmeyen bir teknik adama karşı futbolun iyilik perilerinin armağanı gibiydi.

Hiddink’in maç sonunda takımımız ve futbolcularımızla ilgili yorumlarında, Rıdvan Dilmen’in son dönemde bir futbolcu ile ilgili görüş bildirirken “bir Alex değil” tarzındaki benzetmesindeki gibi “bir Avrupalı oyuncu değil” ya da "bizim oyuncularımız sonuçta Avrupa'da top koşturmuyorlar" şeklinde görüş bildirmesi kendisinin gerçek duygularının net ifadesiydi.

Ayrıca geleceği ile ilgili soruya “bekleyin görürsünüz, size gençleştirilmiş bir milli takım yarattım” şeklinde vermiş olduğu cevap da zaten bizim duymayı beklediğimiz türdendi.

Gençleşmiş ancak fizik kondisyonu 90 dakika yetmeyen bir milli takım yarattı Hiddink.

Teknik adamı merkeze alan yorum yapmayı sevmediğimi yakından takip edenler bilir; Aragones’ten beri ilk defa bu kadar net bir şekilde görüş bildirmek istiyorum.

Bu kafa yapısındaki Hiddink’ten milli takımımıza bir fayda gelmez. Hani duyan da sanki oynattığı oyuncuları maden ocağından kendisi bulup çıkardığını düşünecek, kusura bakmasın ama herhangi bir bilgisayar oyunun da bile bu oyuncuları fark etmek mümkündür. Zaten kendisinin ne kadarını izlemiş olduğu da ayrı bir tartışma konusu olabilir.

Maça bir türlü gelemiyoruz, çünkü bundan çok daha iyi bir milli takımımız olduğunu biliyorum ve kazanabileceği bir karşılaşmayı sırf teknik adamın beraberlik tutkusu yüzünden neredeyse kaybediyordu.

Gökhan Gönül’ün sakatlığı özellikle sağ kanattaki canlılığımızı yok etmişti. Sol kanatta da Çağlar oldukça kötü günündeydi ya da maça öyle başladı, devre boyunca da devam etti.

Belçika milli takımının orta alanda yaptığı baskılı oyun anlayışı bu bölgede oynayan ve bana göre oyun kurma konusunda eksiklikleri bulunan iki Selçuk’u da bozdu. Selçuk İnan’ın uzun zamandır ilk defa bu kadar etkisiz bir oyun oynadığını izledik.

Burak hareketli, bir şeyler yapma gayretindeydi ancak aynı şeyi Kazım için söylemek zordu. Kazım’ın bu maça santrafor bölgesinde başlaması ve sağ kanatta tamamlaması ilginç bir tercih oldu. Kazım ileride top alamadığı zaman diliminde orta alana gelip top kaptırması takımımızın defansını sıkıntıya soktu.

Emre ilk yarı değil ama ikinci yarı çok iyi top sakladı ve takımını organize etti. Hiddink’in kondisyon sorunu var dediği takımın 90 dakika sahada ayakta kalabilen oyuncusuydu. Onun nasıl motive olduğunu maç sonundaki açıklamalarıyla bilgilendik, dün de konuştuk bu konuyu, insanımızın öncelikleri gerçekten çok farklı, o zaman o tribünlerde ne işi var diye bir soru ortaya çıkıyor.

Arda ise bu takımın en önemli silahıydı. O olmasaydı beraberlik sayısını bulabilir miydik, bu oyun anlayışıyla zordu. Arda ve Emre bu takımın merkezindeki oyuncuları; Mehmet Ekici'nin de bu yapıya adapte olabileceğinin sinyalleri vardı dün akşamki maçta.

Serdar Kesimal’ın topu oyuna sokuşunda önemli bir mental eksiklik varmış gibiydi. Ayağına gelen topu ileri doğru 90 dakika şişirdi. Birinin ona bunu anlatması gerekiyor.

Maçın hakemi Yunus Yıldırım kıvamında yönetim gösterdi. İkinci yarı Arda’nın yediği tekmenin haddi hesabı yoktu. Bu da bizim hızlı oyun kurmamızı etkiledi. İzin vermemeli, ikincisinde cezayı kesmeliydi.

Belçika iyi takım. Özellikle Hazard, Defour, Kompany ve golü atan Ogunjimi çok etkili oyuncular ve bu takımın Almanya’dan puan alması sürpriz olmayacaktır.

Milli takım dedin mi krizle birlikte anılıyor. Öncesi ve sonrasındaki gelişmeleriyle tam bir vaka bu takım. Gerçekten çok ilginç.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..