”Türkiye’de de elbet birgün seçimler demokrasi şöleni olacaktır!”

Bir yanda; kazananda; Büyük Hayaller-umutlar, yeni heyecanlar, artık hep birlikte her şeyi değiştirebileceğiz iddiaları, etrafında coşku ve güç veren kalabalıklar!…

Diğer yanda; kaybedende; artık karanlığa gömülen o büyük hayaller, kaybolan ya da gittikçe azalan umutlar, heyecanların yerini bıraktığı “hiçbir şey artık değişmeyecek her şey eskisi gibi devam edecek” karamsarlıkları, yalnızlıklar ve önce yılgınlıklar-bıkkınlıklar, en sonunda da teslimiyete kadar giden umursamazlık, vurdumduymazlık ve yenilginin o insanı ezen ağırlıkları!...

Evet; demokrasisi gelişmemiş Türkiye’de; Çoğulculuk:”DÜŞÜN PEŞİME…”, katılımcılıkta:”BENİ ALKIŞLAYIN…” olmuş, ama ne kazanan tam mutlu ne de kaybeden umutlu!. Hep hüzün denizinde sürekli yüzmeler!…

29 Mart günü bir seçim daha yapıldı; Ne yazık ki Ordu ve Türkiye’de seçimlerin kazanana ve kaybedene yaşattıkları işte hep bunlar, hüzünler ve bir gün öncesinin korku dolu sevinçleri!…

Hiç merak ediyor muyuz Dünyada seçimleri kaybedenle kazananın yaşadıklarını!

Kazananla kaybedenler uygar dünyada hep birlikte eğlenirler, birbirlerini tebrik ederler, neden mi; çünkü; “kişi hak ve özgürlükleri uygar dünyada güvence altındadır”, “iktidarlar sürekli örgütlü sivil toplumun denetimi altındadır…”, bu yüzden buralarda “SEÇİMLER BİR DEMOKRASİ ŞÖLENİDİR…”

Ya Türkiye’de seçimlerden sonra neler olur?

Kazananlar çoğunlukla kaybedenin de haklarını kendi ahbap, eş, dost ve partili yandaşlarıyla paylaşma-yağma yarışına girişmiştir, sivil örgütlü toplumun denetimi de ne oluyormuş, kişilik, çalışkanlık, dürüstlük, liyakat, yeterlilik hiç önemli değildir, “Onlar gitsin biz gelelim” vardır Ruhun Şad olsun ey Makyavel, “kazanmak için her yol mübahtır” ve artık “kazanana her şey haktır” çünkü;

“KAZANANLAR SANDIKTAN ÇIKMIŞTIR!...”

Kaybedenler seçimleri kazananlarca birer düşmandırlar ve boyunlarına hemen birer zil takılır, “KAYBEDENLER artık ZİLLİ KURTTUR” nereye giderlerse gitsinler boyunlarındaki ziller onları hemen ele verir, görevden almalar, ortak devlet imkanlarından dışlanmalar, sürgünleri de hiç unutmamak gerek çünkü;

“KAYBEDENLER SANDIKTA BOĞULMUŞTUR!...”

Tüm bunlardan dolayı; ”SEÇİMLER TÜRKİYE’de bir DEMOKRASİ ŞÖLENİ DEĞİLDİR!...”

++++++++++++++++++++++++++

Siyaset; örgütlü toplumla yapılmayınca, buna eğitimsizlikte eklenince seçimler “Tembel ve Zibidilere kendini beğendirme yarışına dönüşür, çoğunlukla da Zübük’ler kazanır!...” bu durum toplumları geri bırakır ve felakete götürür…

Elbet bir gün; Türkiye’de de eğitim seviyeleri çok çok yükselecek, İşçilerimiz gibi memurlarımız da grevli toplu sözleşmeli sendikal haklarla siyaset yapma haklarını elde edebilecekler, çiftçilerimiz de bilinçlenecekler!

İşte o zaman; “İnsanlarımız ve Türkiye için her şey çok güzel olacak!...”

”SEÇİMLER TÜRKİYE’de bir DEMOKRASİ ŞÖLENİ OLACAKTIR!...”