Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '09

     
    Kategori
    Basın Yayın / Medya
     

    “Türkiye geçmişinde mi kavruluyor, gününü mü değerlendiremiyor veya geleceğini mi göremiyor?...”

    “Türkiye geçmişinde mi kavruluyor, gününü mü değerlendiremiyor veya geleceğini mi göremiyor?...”
     

    Kimlik Bunalımı


    Kimlik bunalımı, toplumdaki karmaşanın içerisinde, en tartışma yaratan ve belki de en felsefik problemlerden biri. Bireysel kimlik bunalımının temelindeki esas açılım, ‘Ben kimim?’ sorusunda yatıyor. Kişilerin kendilerine sordukları bu soru, o kadar derin ki, bu da toplumda, kimlik tartışmasının yoğunluğuna yol açıyor.

    İnsan sosyal bir varlık ve yaşamın içinde dış dünyada yer alan olayları, her defasında, kendi zihninde de değerlendirmeye alıyor. Çünkü insan yaradılış gereği ve üretici olması nedeni ile kendisini devamlı olayların tam merkezinde tutuyor. İnsan dış dünya ile olan ilişkisinde ve kendi içerisinde çelişkiye girdiği zaman, toplum içerisinde uyumsuzluk yaşıyor. Bu da insanın, kendini tanımlamasında sorunlara yol açıyor ve bu sefer ‘Toplumdaki kimliğim nedir?’ sorusunu gündeme getiriyor. Kişi buna cevap bulamayınca da, kendi içinde kırılmalar yaşamaya başlıyor ve toplum içerisinde, bireysel olarak bunalıma sürükleniyor. Bireylerin yaşadığı kimlik bunalımı, kişilerin bulunduğu sistemde de, kırılmalara yol açıyor ve toplumsal kimlik bunalımı olanca gerçekliği ile ortaya çıkıyor.

    Türkiye’de, toplumsal kimlik bunalımını yaratan birçok sebep mevcut... Türkiye’de, ekonomik anlamda, sosyal kesimler arasında çok büyük farklılıklar var. Sosyal kesimler arasındaki bu devasa uçurum yüzünden Türkiye’de, kişi başına düşen milli gelir oranında, adaletsiz bir dağılım söz konusu. Geçmişten süregelen bu uçurumun derinliği, Türk toplumunun tüm kesimlerini tehdit ederken, belirgin bir karmaşıklık yaratıyor.

    Türkiye’de, köyden kente göçün gerçekleşmesi de, Türkiye’deki toplumsal kimlik bunalımında yoğunlaşmaya yol açan diğer bir etken çünkü çeşitli kültürden, etnik kökenden ve siyasal kesimden kişiler bir arada bulunuyor.

    Etnik anlamda, toplumsal kimlik bunalımını ele aldığımızda ise de, “Türk tarihi ve Kültürü”; ailede, eğitimde, askerlikte, iş yaşamında ve kişilerin özelinde devamlı öğreniliyor. Türkler, “Türk Kimliğini” her koşulda ve zamanda, tartışmaya çok açık bir toplum. Fakat toplumdaki genel düşünce, “Türk Kimliğimiz” hakkında, tutarlı bir sonuca ulaşılmamış olması, çünkü Türk Genel Yapısı’nda “her kafadan ayrı bir ses çıkma” durumu söz konusu. Toplumda, “Biz kimiz?” sorusuna verilecek cevap çok çeşitli. Müslüman mıyız, laik miyiz, köylü müyüz, göçebe miyiz, Fatih Sultan Mehmet’in torunları mıyız, yoksa Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukları mı? Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti’nin oluşturduğu değerler çerçevesinde, “Çağdaş mıyız, yoksa muhafazakar mıyız?” şeklinde sorular çeşitleniyor. “Türk Kimliğinin” açılımı, Türk toplumunu oluşturan bireylerin ortak ülküde ve amaçta toplanması gerektiği inancını taşıyor. Türkiye’nin resmi tarihi, okullarda okutuluyor ve çocukluktan erişkinliğe kadar, bu resmi tarih ile Türk toplumu özdeşleşiyor. Fakat Türkiye’deki farklı kültürel kimliklerin, geçmişini sorgulama ve arama çabası, toplumu etnik bir “Kimlik Bunalımı”na sürüklüyor.

    Her Ulusun toplumundaki bireyler, çeşitli siyasal kimliklere sahip. Her Ulusun içerisinde, siyasal kimliğin güçlendirilmesi çok önem taşıyor. Bu aşamada ise, kişiler arasında çeşitli fikir ve davranış gibi farklılıklar olduğundan, toplum içerisinde çelişkiler ve çatışmalar olabiliyor. Günümüzde, içinde bulunduğumuz siyasal kimlik ile geçmişimizi reddedersek ve herhangi bir çatışmaya girersek, toplum ve birey olarak kriz yaşamaya başlarız ve siyasal kimlik bunalımı baş gösterir.

    Bu açılardan ele alındığında Türkiye, ‘Toplum, Ekonomi, Göç, Etnik ve Siyasi’ yönlerden, içerisinde çok farklı kültürel kimlikler barındırıyor.

    Bu anlamda soruyorum; Avrupa Birliği sürecinde, dış dünya ile olan ilişkilerimizin daha da yoğunlaştığı dönemde, Türkiye için “Kimlik Bunalımı” sorunu, gündemin neresinde? Türkiye geçmişinde mi kavruluyor, gününü mü değerlendiremiyor veya geleceğini mi göremiyor?...”

     
    Toplam blog
    : 1
    : 682
    Kayıt tarihi
    : 30.11.09
     
     

    İngiliz Dili ve Edebiyatı ve İngilizce Öğretmenliği mezunuyum. Yazılı Basın Sektöründe, 5 senedir ..