UEFA, ağzı “şike” kokanlara bakıyor, sahadakini görmüyor!..

UEFA, öyle bir korku salmış ki...

Laf söylemek, hak aramak, hele CAS’a gitmek “suç”ların en büyüğü...

Niye?

UEFA, özellikle Şampiyonlar Ligi’ne “gölge” düşsün istemez/miş; çünkü bir “marka değeri” varmış! Bu, daha çok bizde kendilerini “futbol uleması”ndan sayanların, “gazatıcı”ların, koltuk kapmışların ağzında sakızdır.

Niye bizdeki?

Çünkü bizde kimileri “güce tapar”, rakiplerinin bu güç karşısında ezilmesi/ zarara uğraması için de elinden geleni ardına komazlar. Bir de yaptırım ya da sağa sola “belge” gönderme gücü ele geçirilmişse, yakalanan  fırsat sonuna kadar, gönlündeki takımın lehine, rakip gördüğü takımın aleyhine kullanılır. Günün birinde bunun karşılığı, bir “yer”lere yerleştirme olarak geri dönmüş olur.

UEFA, gerçekten Şampiyonlar Ligi’nin “marka değeri”ni koruyor mu?

Kendilerine ve bizdeki “futbol uleması”na göre “Evet”, ama gerçekte “Hayır”...

Niye mi?

Geçmişe bir yolculuğa hazır mısınız?

Buyrun, 7 Aralık 2011 gecesine gidiyoruz:

Şampiyonlar Ligi'nin son maçları...

Fransa'nın futbol takımı Lyon, deplasmanda Hırvatistan'nın Dinamo Zagreb takımıyla oyunuyor; tarihi bir skora imza atıyor: 1-7.

Skor böyle olunca da, Ajax ile aynı puana sahip olan Lyon, gruptan ikinci olarak çıkıyor. Oysa son maçlara çıkıldığında avantajlı olan, Ajax’tır. Çünkü Ajax 8, Lyon 5 puandadır. Ayrıca, Ajax’ın averajı +3, Lyon’unki -4‘tür. Ajax, Real Madrid’e 3-0 yenilince, puanlar eşitlenir, ama averaj?..

Bir takım, farklı bir galibiyet alamaz mı?

Almasına alır da...

Dinamo Zagreb- Lyon maçındaki gollerin dakikalarına bakalım:

Dk. 40 (Kovacic, 1-0), Dk. 45 (Gomis, 1-1), Dk. 48 (Gomis, 1-2), Dk. 48 (Gonalons, 1-3), Dk. 52 (Gomis, 1-4), Dk. 64 (Lopez, 1-5), Dk. 70 (Gomis, 1-6), Dk. 76 (Briand, 1-7).

*****

Skor 1-7 olur da, bunun kokusu çıkmaz mı?

Çıkmasına çıkar da, UEFA demek Platini demek olduğu için, onun burnu kokuyu almaz!

Burun, ancak Türkiye’de olduğu varsayılanları, aktarmalı olarak; yani kokuyu aldığını söyleyenlerin ağzından alır.

Demek ki, kimilerinin ağızlarındaki "soğan", "pastırma", "sarmısak" kokusu değil de “şike kokusu” imiş!

Türkiye’de ağzı “şike kokan”lardan Fenerbahçe’nin şike yaptığını anlayan, bu nedenle de Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Lig’inden atan, bu yıl da bir başka ceza kesen UEFA/ Platini, Dinamo Zagreb- Lyon maçında şike kokusunu hiç mi hiç almazlar!

“Polis fezlekesi”nde saha dışı iddialar üzerine kurulu olanlara bakan, Fenerbahçeli futbolcuların sahada dökdükleri alın terini, verdikleri emeği görmezden gelen UEFA da, koku almamakta haklıdır; çünkü orada koku yok, görüntü var/dı.

Oysa Türkiye’de görüntü yok, ağızlarda “şike kokusu” var!

Platini ne demişti Dinamo Zagreb- Lyon maçıyla ilgili olarak?

Zagreb kalecisi kötü bir günündeydi!.

Yani, maç temiz; “yüzde bir bile olsa şike ihtimali” yok!..

*****

Geçmiş, yinelenmek ve anımsatılmak için, inadına bugüne taşınmalıdır.

Foyalar başka nasıl çıkacak ortaya?

İddiaları gerçekmiş diye sonuçlandırmak isteyen, karşıt duruşları görmezden gelenlerin verdikleri “hüküm” için, bir zamanların “zayi ilanı”ndaki “Hüviyetimi kaybettim, hükümsüzdür”e benzeyen bir tavırla  “hükümsüzdür” diyecekler olursa, buna ne diyeceksiniz?

Ya da Fenerbahçeli futbolcuların dün UEFA’ya yazdıkları mektupta yer alan şu satırlarına...:

“2010-2011 sezonunda kazanılan lig şampiyonluğunda emeğimizle, kanımızla, terimizle saha olan; 17 maçta 16 galibiyet alan, (...) maçlarda tekmeye kafa uzatan, sahamızda duraklama dakikalarında gol kovalayan kalecilere tanıklık eden, yüreğimizi, şerefimizi ortaya koyarak oynayan bizlerdik!

Sahada kazanılan şampiyonlukların, mahkeme kararları ile değiştirilmeyeceğine inanan ve güvenen bizler; UEFA'nın polis raporlarına dayanarak yaptığı disiplin yargılamasının, futbolun doğasına ve gerçeğine aykırı olduğu inancındayız.”

Son söz:

“Ayak oyunları”, gün gelir, ayaklara dolanır, ayakbağı olur!

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com