Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '18

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

"Ulaşacağımız O Kadar Çok Arkadaşımız Var ki"

"Ulaşacağımız O Kadar Çok Arkadaşımız Var ki"
 

Salih arıkan


Uzun yılardır radyo TV programlarına konuk olduk. Amacımız bir engelli arkadaşımıza ulaşıp onu hayatın içine dâhil etmek. Büyük şehirlerin içinde bile hala körler okullarını engelli derneklerini bilmeyen yasal haklarından haberi olmayan çok arkadaşımız var. Görmeyenlerin sesli ekran okuyucu programlarla telefon ve bilgisayar  kullanarak hayatını kolaylaştırdığını bilmeyen ve görünce de hem şaşıran ve hem de boşa geçen yılarına üzülen dostlarımız var.

Bazen arkadaşlarla yazışıyorum. Bana diyorlar ki yazıları sen mi yazıyorsun. Başkası mı diyor. Ben de ekran okuyucularla bilgisayar ve telefon kullandığımızı anlatıyorum. Engellileri derneklere yönlendirin diye onun için çağrılarımızı sürekli yapıyoruz.

Bir görmeyen düşünün. Bastonsuz yürümeye çalışıyor düşe kalka. Hâlbuki beyaz bastonu kulansa hem kendi rahatlayacak hem de karşıdan gelen kişiler ve araçlar daha dikkatli olacak. Bazı görmeyenlerin gözlerine bakınca görmediği anlaşılamıyor. Ama elinde beyaz baston olsa herkes görmediğini bilecek. Beyaz baston biz görmeyenlerin adeta kimlik kartı.

Biz yılardır. Yaşatılan sorunlara karşın belirli pratikler edindik. Ama tek başına yaşayan görmeyenler bu pratiklerimizden faydalanamıyor. Sadece engellik benim başımda neden ben diye isyan ederek gelip geçen hayatını heder ediyor. Zaten kısa olan bu hayatı kahırla geçiriyor.

Evet, hayatta sıkıntılar var. Ama güzelliklerde var. Güzellikleri görmek için sadece ten gözüne ihtiyaç yok. İnsan kendiyle barışık olmalı. Kendi gerçeğini kabullenerek çözümler üretmeli. Sorununu kendi kabul ederse sadece sıkıntısını kendi yaşar. Ama sorununu kabullenmezse sıkıntısını herkese yaşatır. Sanki herkes o sıkıntıda olduğu için kendilerine yardım etmeleri gerekiyormuş gibi düşünür. Hâlbuki olayları dramatize etmeye gerek yok.

Evet, bir insan görmeyebilir duymayabilir yâda yürüyemez gerekli eğitim ve rehabilitasyon çalışmasından sonra çalışır üretir hayata değer katar. Engeline takılıp kalırsa ne kendine ne topluma faydası olur. Modern zamanlarda bir hastalığımız var. Oda bedenine odaklanmak. Kiloyu abartmak. Bedeni kusurları sanki dünyanın sonuymuş gibi düşünmek. Dünyanın sonu değil. Bazen avantaj bile olabilir. Yaşadığımız durumların artıları ve eksileri olabilir. Siz eksilere odaklanırsanız artıları asla görmezsiniz.

Ben görmüyorum. Lisede arkadaşlarım kız peşinde koşuyorlardı. Görmeyenleri cinsiyetsiz olarak gördükleri için biz kızların erkek kardeşiydik. Bu tamamen ön yargı dışlama ötekileştirme sorunu. Benim sorunum değil bana yaşatılan onların sorunu ben öyle bakmıyor ve görmüyorum. Neyse bende çöktüm radyonun başına. Bir süre sonra derslerde otorite olmuşum sözlü kültürüm artmış. E ben artıya baktım şimdi çok şükür buralara kadar geldim. Beni dışlayan ve yok sayanların çoğu hapsoldukları küçük dünyalarında yaşayıp gidiyorlar. Ben yurt içi ve yurt dışı bir sürü bağlantım oldu güzel dostlarım oldu. Onlar mahallerinde küçük dertleriyle boğuşuyorlar. Ben meselelere geniş baktım onlar dar baktı. Şimdi benim gibi geniş bakmasını istediğim dostlarıma el uzatıyorum tutarlarsa el ele yürürüz tutmazlarsa yapacak bir şey yok. Mücadeleye devam.

Salih Arıkan,Tel: 0506 514 96 93

 
Toplam blog
: 1156
: 67
Kayıt tarihi
: 17.11.16
 
 

1977 Manisa Akhisar'da doğdum. 1986 İzmir Bornova İzmir Körler Okulu'na başladım. 1997 İzmir Karaba..