Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '15

 
Kategori
Deneme
 

"Umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır."

"Umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır."
 

Hani bazı şarkılar vardır duyduğunuz anda içinizde bir yerlerde gizli kalmış bir hüzün, bastırmaya çalıştığınız bir duygu, eskilerden kalma unuttuğunu sandığınız bir hatıra, bir gülüş, özlememeniz gerekenleri anımsatır işte tam da böyle olur bazen bazı şarkılarda.

Bazı kelimelerde öyledir işte yasaklı kelimeler, eskilerden kalma bir sızı gibi döner durur yüreğinizin içinde bunu bir tek siz bilirsiniz. Ve bir rüzgâr eser tanıdık bir koku getirir burnunuza, bahar çoktan gelmiştir bütün çiçekler açmaya başlamıştır, baharın kokusu bile sizi sizden almaya hazırken ki bahar mevsimi çok acımasızdır. İnsanda hep farklı duygulara neden olur. Ben her bahar alıp başımı gitmek isterim mesela. Bir karavan düşlerim böyle zamanlarda. Kalbimi de atıp o bavula. Gitmek olabildiğince uzaklara gitmeyi düşlerim hep. Ama bir gün olur bir rüzgâr eser ve siz sürgünde kalmış bir adamın memleketini özlemesi gibi özlediğinizi fark edersiniz.

Takılır o kelimeler boğazınıza da başka şeyleri düşünürken rastgele sözcükler çıkıverir ağzınızdan. O kelimeler bir gün olur sizi bulur, gelir kapınızı çalar, uykunuzu böler bir ses ve kalk hadi kalk hissettiklerini yaz diye zorlar işte tam da benim hissettiğim kelimelerin tam karşılığı olmasa da böyleydi işte ezelden beri.

Ben yaşadığım duyguyu ve hayatımda ki boşluğu söyle tanımlıyorum. Ben henüz yüzmeyi öğrenemeden okyanusun ortasında en çok güvendiğim kişi tarafından suya atıldım. Yüzmeyi başaramıyorum henüz ama çabalıyorum. Suyun dibine de batmıyorum, çünkü elimi kolumu öyle bir çırpıyorum ki batmama kendimde izin vermiyorum aslında. Sadece çabalıyorum. Yüzmeyi öğrenmek zorundasın ve öğrenemezsen batarsın diye düşünüyorum. İşte tam da bu noktada aklıma gelen şiirler, sözcüklerin esareti, harflerin intiharı, uzun siyah saçlarım, yüzümde beliren aptalca gülümseme bana güç veriyor. Boş ver diyorum bırak kendini akıntılara kapıp götürsün seni başka bir kıyıya.

“Nesine yandın bu yârin nesine kandın bu yârin?”

Ve neden kelimeler böylesine esir alır ki insanı?  Var mıdır dünya üzerinde böyle kelimelere inanarak yaşamaya çalışan bir insan daha… Yitip giden devrimler gibi yutkunulmadığımız sözcükler var her yanımda. Şimdi çölde bir damla su gibi umut gibi fısıldıyor bana en sevdiğim yazarların sözleri, gelip geçiyor gözümün önünde kitaptaki kahramanlar, şiirler… Ve sesinde açan bulutlara inan her şeyimi veririm. Ve ben binlerce kez hayal kırıklığına rağmen ben yine masalara inanmayı seçiyorum. Belki gerçekten üç elma düşer de bu kez herkes sevdiğine kavuşur. Oysa ne demiş şimdi en sevdiğim şairlerden biri olan Edip Cansever  : “Oysa Allah sevdiğine kavuştursun diyen hiçbir dilenciyi boş geçmemiştim ben.”

Tüm masalların ve aşkın olduğuna inanarak kitabın üzerine el basarım ki yarınlara inanmaktan hiç vazgeçmeyeceğim. Uçsuz bucaksız bir yolculuk da olsa bu, insan umududur bu, köşemizde kalarak el sallasam da kenardan köşeden mutluluklara.  Ben yalnızlığımda avunmayı da bilirim dostum, bu bana acı verse de Anka Kuşu gibi küllerimden yeniden doğarım .

                                                                                

                                  11 Mayıs 2015 Cennet Güvenç

 
Toplam blog
: 27
: 589
Kayıt tarihi
: 19.02.13
 
 

Aylak  Madam. Felsefezede. İdealist bir öğretmen. Edebiyat, kitap okumak, film izlemek ve güzel y..