Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

“Uslu” başkan TEKEL işçilerine kızgın!

“Uslu” başkan TEKEL işçilerine kızgın!
 

HER DİRENEN KAZANAMAZ AMA KAZANANLAR HEP DİRENENLER ARASINDAN ÇIKAR..


Televizyonda konuşmalarını ilk kez dinlediğimde hoşuma gitmişti Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu.

Olayları irdelerken kullandığı dil; kitap okuduğunu, araştırdığını, uluslararası gelişmeleri izlediğini hissettirmişti bana.

Demokrasiden ve işçi sınıfından bahsederken, sendikacılığı olması gereken sol pencereden savunduğu izlenimi veriyordu.

1992 yılında başlattıkları direniş de alkış almıştı benden.

Bu direniş çok önemliydi.

1990’ın başında Öz Gıda-İş Sendikası'nın bastırmasıyla, "mevsimlik işçi" olarak çalıştırılan 1300'ü kadın 1400 işçi Fiskobirlik’te kadroya alınmıştı.

Ancak Fiskobirlik yönetimi daha sonra yan çizmiş; işçilerin kadrolarını geri alıp, onları yeniden "mevsimlik işçi" statüsüne dönüştürmeye kalkışmıştı.

Bunun üzerine Hak-İş’e bağlı, genel başkanlığını Salim Uslu’nun yürüttüğü Öz Gıda-İş Sendikası Ankara’da 55 gün süren kadın işçilerin direnişini örgütlemiş, bu direniş ülkemizde ses getiren bir hak alma eylemi olarak tarihe geçmişti.

Kolay değildi; kocasının sözünden dahi çıkamayan Giresunlu, Fatsalı, Tirebolulu, Akçakocalı 2 bine yakın kadın fındık işçisini greve götürmek…

Kolay değildi; ömründe köyünden, kasabasından, şehrinden ayrılmamış kadınları bir hak alma eylemi için Ankara’ya taşımak...

Direnişi örgütleyen genel başkan Salim Uslu ile o dönem sendikanın genel sekreteri, şuanda AKP Çorum Milletvekili Agâh Kafkas dikkatleri üzerinde toplamışlardı.

Sendikacı Agâh Kafkas’la direnişin öyküsünü yazdırmak için birlikte Trabzon’a geldikleri efsane kadın sendikacı, yazar, siyasetçi Yaşar Seyman’ın sayesinde tanışmıştım.

Direniş daha sonra “Fındık Çiçek Açınca” adıyla yazıldı ve bir emek destanı olarak tarihe mal oldu.

Aradan yıllar geçti.

Şuanda Salim Uslu Hak-İş Genel Başkanı, Agâh Kafkas AKP Çorum milletvekili olmuş.

Fındık emekçilerinin eyleminden 18 yıl sonra, Ankara’da yeni bir direniş destanı daha yazılıyor.

Özelleştirme mağduru 12 bin Tekel işçisi kadrolarını ve haklarını kaybetmemek için 1 ayı aşkındır Ankara’da eylem yapıyor.

AKP hükümetinin emriyle işçiler polis dayağından geçiriliyor, biber gazına ve pis kokulu basınçlı suya maruz bırakılıyorlar.

AKP MYK üyesi de olan Agâh Kafkas’ın polisin uyguladığı vahşete karşı ortaya koyduğu tepkiyi medyadan izledim.

Ama Salim Uslu’nun televizyonlarda polis vahşetini değerlendirirken ettiği laflara ve en son 11 Ocak’ta Evrensel Gazetesi’nde manşete çıkan sözlerine şaşırdım kaldım.

Bir sendika konfederasyonu genel başkanı, işçileri Ankara’ya taşıyan rakibi Türk-İş’e bağlı Tekgıda-İş Sendikası’na laf dokundurmak adına kendini nasıl inkâr edebildi?

Salim Uslu, Tekel işçilerinin eyleminin arka planında “demokrasiye zarar verecek” bazı odakların izlerini arıyor.

İşçileri “demokratik açılıma” zarar vermekle suçluyor.

Güya “demokratik açılım”dan rahatsız olan çevreler, sokak hareketlerinin artırılmasını istiyormuş, Tekel işçilerinin bu eylemi de onları çağrıştırıyormuş..

Elbette buna işten atılmaya karşı direnen İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye işçilerini, İzmir’de işten atılan belediye işçilerini ve açığa alınan arkadaşlarının işe dönmesi için eylem yapan Devlet Demiryolları kamu çalışanlarını da ekleyebilirsiniz.

Çıkardığım sonuç şudur:

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, tıpkı Memur Sen gibi AKP hükümetine yakın zihniyettekilerin sendikaları olarak, AKP hükümeti ve belediyeleri tarafından kendilerine sunulan koruma ve kollamaların karşılığında “diyet” ödüyor.

Uslu’nun bu duruşu “liberal” yazarların duruşunu anımsatıyor.

Bu arkadaşlar durmadan vesayet rejiminin değişmesi, sivilleşme, özgürlük, adalet, kardeşlik, eşitlik, yeni anayasa, etnik demokrasi, uluslararası hukuk gibi önemli kavramların içlerini neo-liberal siyasetin başarısı için boşaltıp, yeniden kurguluyorlar.

Salim Uslu da “sendikal” cephede liberal boşluk kalmasın diye, bir dönem işçilerin şanlı direnişine imza attığını unutup, Tekel işçilerini desteklemek yerine, bu hak alma eylemini karanlık odakların “kışkırtma aracı” olarak sunmayı ve kötülemeyi uygun görüyor.

Ne derler: “Şapka düştü, kel göründü”…

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..