Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '07

 
Kategori
Haber
 

"Usül" denilen bir şey var

"Usül" denilen bir şey var
 

“Hırs ile kalkan, zararla oturur” hesabı, bazen “Usulü, erkânı” birbirine katıştırmakta üzerimize yok…

Aslında bu yazıya başlamaya niyet ettiğimde “CHP’nin görevleri” diye yazmaya başlayacaktım ama şu dakikalarda yaşanan “Deniz BAYKAL çekilsin” teranesi ön plana çıkınca, o konuyu bir sonraki yazıya bırakarak, doğrudan konuya dalıyorum…

Şu anda “Deniz Baykal çekilsin” diyenlerin bu dileklerini ne amaçla söylediklerini anlamakta güçlük çekiyorum. Hani her şeyin bir usulü(!) var, ama her şeyin…

Hani anladınız mı bilmiyorum…

Bu konunun, yani “Çekilmenin” ya da “el çektirilmenin” de bir usulü var.

Anılan “Usulün” bir şekli olan “Çekilme” eylemini Deniz Baykal bundan evvel yaptı. İradesine bağlı idi, çekildi ve partinin başına da birileri geldi…

Aradan çok geçmedi… Seçim filan da yoktu ortalık yerde, tekrar genel kurul yaptınız ve kendi isteği ile siyasetten çekilen, giden Deniz Baykal’ı getirdiniz “Başkan” yaptınız…

Bu böyle olmadı mı?

Sonra, birileri çıktı “Genel Başkan” olacağım diye tutturdu. Etrafında pohpohlayanların bir işe yarayacağını sandı, yanlış cenahtan (yönden) işe girişti, boyunun ölçüsünü sandıkta aldı…

Böyle olmadı mı?

Ülkenin genel siyaseti içinde “Didişenlere” ve geneli anlamayanlarının başına ne geliyorsa, tutturup “Genel başkan” olacağım diye havaya girenlerin de başına o gelir. Hatta durduğu yerde en “Saygın” olanın bile başına gelir, erir ve gider…

Bunları, partilerimizin tarihi içinde çok gördük ama, tarih kimseye “Ders” olmuyor ki!...

Etrafınızda varsaydığınız güç “Zahiri” güçtür. Hayaldir…

Asıl güç, sandığın içinden çıkandır.

Sandığın içine “Usulü” ile gireceksin, eğer çıkıyorsan “güç”sün, değilse başka yollarla çabalamak, hem insanın kendine hem de çevresine zarar verir.

Ben deniz Baykal âşıklısı değilim. Yaptığı yanlışlıkları da gören birisi olarak diyorum ki “Çekil” demekle olmaz.

Eğer “O” çekilmiyorsa, yolu yordamı ile geleceksin, gireceksin sandığa, çıkabiliyorsan çıkacaksın. O zaman “Taban” diye sözü edilen kesim seni kabul eder.

Şimdiye kadar girdiklerinden çıkamadınsa, kendine güvenin varsa, yine gireceksin. Çıkarsan ne ala, ya çıkamazsan?

İşte o zaman “Adam” gibi oturacaksın oturduğun yerde, çıkacaklar gelecek, girecek ve çıkacak. Yarın Çekil” dediğiniz kişi de sizinle birlikte sandığa girer de yine çıkarsa ne olacak?

Demokrasi, sadece “Ülke” için yoktur, partinin iç dinamikleri için de vardır. Buyurun önce bununla mücadele verin… Demokratik olmayı önce kendi içinizde sindirin. Sonra karar verirsiniz “Çekilecek” mi yoksa “Seçilecek” mi?

Allah rızası için “Sosyal demokrat” olarak bir kez de “Doğru iş yapın” da üç beş dişimizi kıralım yahu…

24 TEMMUZ 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..