Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

"Uyan, Nebahat Teyze uyan!..."

"Arzu'nun inleyen nağmelerini dinle, hayata uyan. Hayattan yorulsan da, trafikte telef olsan da, stres denizinde boğulsan, geçim derdinden bunalsan, derdini anlatacak kimse bulamasan da uyuma! Best FM dinle, rahatla, güzel müziğe, seviyeli sohbete, tarafsız habere doy. Güne, gündeme, hayata, dostluklara Best FM ile uyan."

"Uyan, Nebahat Teyze uyan!.."

Bir radyo reklamı olsa da, yukarıdaki cümleyi beğenmişim kesip saklamışım, 25.10.2007 tarihli Milliyet Gazetesi'nden.

Taş duvarlı bir köşkün bahçesinde ve duvarın dibindeki bankın üzerinde sağ eli üzerinde uyumakta Nebahat Teyze.  Reklam da tam o anı dikkatimize sunarak "Uyan, Nebahat Teyze uyan!.." demiş.

Aslında öyle çok uyuyan, uyuyabilen bir millet de değiliz. Köylüyken, köy yerinde akşamdan uyunurdu. Çoluk çocuk da her evde çok olurdu. Ölen ölürdü kalan da, o köy evinde öyle ya da böyle büyürdü. Şimdi o köylü bebeler, birer yetişkin insan ve çoğu da kentlerde. En çok da İstanbul'da. Her evde televizyon, her cepte telefon, çoğu evde de bilgisayar var artık. Uyu uyuyabilirsen!..

Geç uyur olduk. Ancak ne yazık ki erken uyanmak zorundayız. Eloğlu işe geç kalanı bir affeder, bilemedin iki... Peki sonra?!.. Kapı dışarı eder!.. Kalırız işsiz!.. Sabahları bir bardak su içmeden, bir lokma ekmek yemeden koşarız duraklara. Sonra ilk fırsatta bir demli çay ve simitle kahvaltı ettiğimizi sanırız. Sağlığa değil, sağlıksızlığa yolalırız böyle böyle... Gazeteler yazar Türkiye'de 70 bin böbrek hastası varmış. Bu sayı yakın gelecekte 115 bine çıkacakmış. Böbrek hastalığı zordur, çileli ve de masraflı bir hastalıktır. Tuzdan, şekerden, undan uzak durmak gerek. Hele de kızarmış bol tuzlu etlerden... Günde 8-10 bardak su içmek gerek en az...

Uyandık hepimiz, Nebahat Teyze de uyanık...

Kaç türlü uyanık olunur ki!.. Biri uyumadığımız halimiz. Canımız sıkkındır, moral sıfır seviyesindedir, bağımlıyızdır evdeki cihazlara... Uyku tutmaz bir türlü... Ya da vardır uykumuz, ama biz uyumak yerine kendimize eziyet etmeye devam ederiz... Hele de hafta sonuysa...

İkinci hali; olana, bitene karşı uyanık olma halimizdir ki, bu memleketimizde pek mümkün olmamıştır. Biz de oldum bittim horozlar uyanıktır...

Horozlardır uyanık olan bu topraklarda. Onlar da köylerde kaldı ne yazık ki... Bilmem köy de kaldı mı, eğer kalmadıysa horoz da kalmamıştır.

Geçen aylarda okumuştum. Sakarya'da dört köye bir banka el koymuş. Hacizli bu dört köy de... Kredi almışlar da birkaç kuruş ödeyememişler mi ne?!.. Horozları da haczetmişlerdir. Ama inanın haciz altında bile öter, uyanık olur horozlar!..

Uyanık olmayı severim. Uyanık olmak iyidir. Fırsat buldukça okumak, kimin eli kimin cebinde bilmek iyidir. Her birimizin cebinde vardır üç beş kuruş mesela. Bu paralar ceplerimizde durmuyor kazık çakıp da... Gidiyor öteye, beriye... Harcıyoruz yani anlayacağınız... İyi de yıllardır dedelerimizin, sonra da babalarımızın, şimdi de bizlerin cebinden çıkan paralar kimlerin ceplerine giriyor. Tuhaf ki bakkal Hasan Amca da bir türlü zenginleşemiyor. Kim zengin oluyor, kimi zengin ediyor bizlerin cebinden çıkıp giden paralar!..

Uyanık olmak iyidir...

Horoz gibi mesela...

Okuyalım, bilelim, düşünelim, muhakeme edelim; aklımızın başında kalacağı bir hal ile huzur içinde yaşayalım...

 

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..