Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '17

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

"Uyusun da büyüsün, ninni"

"Uyusun da büyüsün, ninni"
 

Hep söylüyorum ya; zaman öyle hızlı geçiyor ki. Bizim tüp oğlanlar 14 aylık oldular bile.  Her bebek bireydir, kendine özeldir. Kitaplarda yazdığı gibi kolay değildir onu büyütmek, bazı alışkanlıkları kazandırmak. Onların da kendi tercihleri vardır elbette saygı duymak lazım.

Taze ebeveyn olmadığım halde ikizlerde uyku düzenlerini hâla oturtamamış olmam beni ziyadesiyle bocalatıyor.

Bebeklerin ilk iki yılları çok önemli uzmanların söylediği gibi. İlk iki yıl bebeklerle ne kadar güvenli bağlar kurabilirsek ilerisi için o kadar faydalıymış. Uyku, bebeklerin zihinsel, fiziksel gelişimi için beslenme ile birlikte en önemli iki ihtiyacından birisi. Gelin görün ki bizim tüpoğlanlara anlatamıyorum bu durumu. Oysa ninnisi bile var “Uyusun da büyüsün” diye. Boşuna mı demişler büyükler.

İlk iki çocuğum uykuyu seven çocuklardı. Erken, en geç 21’de yatar sabah 7’ye kadar deliksiz uyurlardı 10. aylarından sonra. Çocuk dediğin erken yatar erken kalkardı bana göre. Aradan geçen onca yıldan sonra onlara o düzeni nasıl alıştırmışım unutmuşum. Bütün uğraşlarıma rağmen bebelerin gece uyanmamalarını rutine oturtamadım. Uzmanların söylediği  -her bebek kendine özel- olduğundan sanırım…

İlk aylardaki gece sık sık uyanmaları, beslenmeleri gayet normaldi fakat aylar geçip, bebeler büyüdükçe hala aynı sıklıkla uyanıyor olmaları kabak tadı verdi biraz.

Yaklaşık 5 ay önceki doktor kontrolümüzde doktorlarına, bebeklerin gece çok sık uyandıklarından yakınmıştım. O da bana dâhiyane bir fikir verdi! Yatarken karınlarını doyur gece beslenmesini bırak ve her ağladıklarında yanlarına gitme bırak ağlasınlar dedi. En fazla 3 gün ağlarlar, sıkacaksın dişini diye de eklemişti. Bebekler o zaman 9 aylıktı.

Uykusuzluktan kayan şaftıma, yanan gözlerime, morarmış gözaltlarıma, dağınık saçlarıma, kısaca Yıldız Tilbe’den hallice halime bakıp,”Aaa doğru söylüyor canım doktorum, dayanırım 3 güncük, onlar da ağlar ağlar susarlar ve alışırlar” demiştim. Eşimin de tam desteği ile, ”bırakalım ağlasınlar nasıl olsa susarlar” gibi birbirimize gaz vererek ilk gece denememiz hayli başarısız oldu. Çok ağladılar, belki yarım saatten fazla gitmedik yanlarına. Bazen tek tek bazen koro şeklinde ağmalarını dinleyerek bekledik susmalarını. Bir süre sonra sustular, ama bir saat sonra tekrar başladılar. Öyle öyle o geceyi ve takip eden birkaç geceyi zar zor atlattık. Beşinci gece ağlama krizi Ekin’in kusmasıyla son buldu. Bu defa hem Ekin’i temizlemek, hem yatağını temizlemek, hem kuzuyu susturmak olunca gecenin saat 3’ünde bana geldiler. Başlarım eğitimine deyip bastım kuzuları bağrıma. 

Sonuçta daha ne kadar kucak, sallama isteyecekler ki bal kuzular. Varsın alışsınlar, ten teması ile büyüyorlar dedim kendi kendime. Ağlatarak yıpranarak çocuk eğitilmez, karşıyım ben. Ne zaman ne şekilde istiyorlarsa öyle olsun. Ama artık çabuk olsun 14 ay oldu el insaf!

Söylenerek, bazen delirerek ne kadar daha böyle gidecek bilmiyorum. Ne zaman hazır olurlarsa o zaman öğrenecekler elbet uyanmamayı. İnanamıyorum, gece boyunca defalarca uyanıp, sabah 6 da uykularının bitmesine. Kargalarla yarışıyorlar bizimoğlanlar.

Sonuç olarak, dün gece itibarıyle önce Ekin uyandı saat 01’de, 03’te uyudu. Onu yatağına koyarken Deniz uyandı, neyse çabuk uyudu da ben de 3 buçukta yattım. Demem o ki, hâla uyanıyorlar, daha ne kadar uyanacaklar, uyanmamalarını nasıl sağlarım, nasıl alıştırırım bilmiyorum. Bilen varsa beri gelsin. Her nekadar uykuyu sevmemsem de, bu kadar uykusuzluğa dayanmak oldukça güçleşti… biraz daha sabır…

Bütün uykusuz annelere kolaylıklar diliyorum.

Sevgiyle kalın.

Günün türküsü Nuri Sesigüzel’den gelsin: Ağla gözlerimmmm, sızla gözlerimmmm, sen bu halineeeee…

 
Toplam blog
: 184
: 2109
Kayıt tarihi
: 11.03.07
 
 

1974 Bremen doğumluyum. Hayatın Med-Cezir'lerle dolu olduğuna inanırdım; yaşaya yaşaya anladım ki ö..