Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '08

 
Kategori
Haber
 

“Vatandaş” ise kimin ne olduğu önemli mi?

“Vatandaş” ise kimin ne olduğu önemli mi?
 

Hep savuna geldiğimiz bir düşüncemizdir…

Etnik kökeni ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti Devletine “Vatandaşlık” bağı ile bağlı olan herkes “Türküdür” diyorum. Bunu derken de hiç kimsenin etnik kökeninden vazgeçmesi ya da inkâr etmesi gerektiğini de asla düşünmüyorum.

Diğer taraftan da “Hepimiz Ermeni’yiz, hepimiz Dink’iz” gibi saçmalamaları da doğru bulmuyorum.

Devlete “Vatandaşlık bağı” ile bağlı olması, o kişinin “Benden” veya benim “Ondan” olmam için yeterli bir nedendir.

Bu düşüncemi, yıllarca bu ülkede yaşayan, hemen her etnik kesimden sorunsuz dostları olan biri olarak rahatlıkla söyleyebiliyorum.

Şimdi, hem de TBMM çatısı altında “Milletvekili” sıfatı taşıyan, o çatı altında toplumun tüm kesimini temsil etmesi gereken bir kişi çıkıyor, birine “Senin anan” diye başlayarak, etnik kökenini tartışmaya açıyor.

Üstüne üstelik bu kişi Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyor.

Dün de dediğim gibi bu iddia, oldukça çirkin ve dayanağı olmayan bir iddia, daha da ötesi saçmalık. Saçmalığında daha ötesi…

Bu yanlışa Sayın Cumhurbaşkanı “Müslüman’ım ve Türküm” diyerek bir başka yanlışla cevap veriyor…

Burada elbette Cumhurbaşkanı’nın refleksini haklı gösterilebilecek bazı düşünceler olabilir. Yine dün de dediğim gibi Sayın Cumhurbaşkanı’nın annesi (Bana göre) Adeviye Teyze’nin etnik kökeninde Ermeni yok, olsa ki n’olur?

Anca şu anda olan bir şey var, o da şu: Cumhurbaşkanı’nın “Müslüman” ve “Türk” olması sadece kendisini ilgilendirir. Diğer taraftan ise, Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne “Vatandaşlık” bağı ile bağlı olan her etnik kökenden kişinin “Cumhurbaşkanı”dır, ayrım yapamaz, taraflı davranamaz…

Daha da ötesi…

“Müslüman’ım ve Türküm” diyerek devlete “Vatandaşlık bağı” ile bağlı olan diğer etnik kökenden olanlara karşı ayrımcılık yapıyor görüntüsü vermemelidir.

Elbette ve biliyoruz ki Cumhurbaşkanı’nın böyle bir amacı yoktur.

Elbette Cumhurbaşkanı sıfatıyla kökeni ne olursa olsun kucaklama düşüncesindedir.

Ne var ki bir milletvekilinin yanlışlını, bir başka yanlışla düzeltme yönüne gitmemeliydi diye düşünüyorum.

Diğer taraftan bakıyorum olaya…

TBMM çatısı altında, lafının nereye gideceğini bilmeden, kimleri yaralayacağını düşünmeden, milletvekili sıfatıyla devletine “Vatandaşlık bağı” ile bağlı olan herkesin de milletvekili olduğunu unutarak sözüm ona “Siyaset” yaptığını sanan birinin densiz laflarını düşündüğümüzde Cumhurbaşkanı’nın refleksine de hak veriyorum.

Ancak ondan önce düşünülmesi gereken de elbette ülkede, etnik kökeni ne olursa olsun hiç kimseyi ayırmaya, inceltmeye ve sanki onlar “Vatandaş değilmiş” havası yaratmaya kimsenin hakkı yok, haddi de değildir.

Atatürk’ün dediği gibi “Devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin ‘Türk’ olarak kabul edilmesi” ve toplumun her ferdinin bu sıfat ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir parçası olduğunu bilmesi, ona göre davranması yeterlidir.

“Millet” ve onu yaratan “Devlet” olmanın bilince olmak, her şeyin önündedir.

TBMM çatısı altında yaptığı görevin bilincinde olamayan bu kişinin, halen aynı iddialarda bulunmaya, söylemine bir başka şekilde devam etmeye devam etmesi, ne yazık ki o kişinin hangi görev ile TBMM çatısı altında bulunduğunu bilmemesine bağlıyorum.

Ve…

O’na da bir suç yükleyemiyorum…

Çünkü o kişi o göreve getiren de bu millet değil mi?...

Bu noktadan bakarak, demek ki devletin aslını oluşturan “Millet”in egemenlik haklarını kullanırken, yetkisini devredeceği kişileri seçmekte daha dikkatli ve titiz olması, kılı kırk yarması gerektiği bu vesile ile bir kez daha kanıtlanmış olmaktadır.

Bu titizliği göstermedikçe, görevlerinin bilinci içinde olanları göreve getirmedikçe bu gibi olayları yaşamamız ve yaşamaya devam etmemiz kaçınılmazdır.

Bir de konuyu bu açıdan değerlendirmekte yarar var diye düşünüyorum.

23 ARALIK 2008

Not: TBMM çatısı altındaki kişinin, bir de DNA testi önerisi, şeyine "Tüy dikmek" oluyor artık...

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..