Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

01 Şubat '16

 
Kategori
Güncel
 

“Ya geri dönün ya da arkanıza bakmadan devam edin.”

“Ya geri dönün ya da arkanıza bakmadan devam edin.”
 

Tüm bunlara rağmen “biz yarın masaya oturacağız” diye düşünülüyorsa da o zaman bu vatan evlatlarını göz göre göre ölüme teslim etmeyelim. “Ya geri dönün ya da arkanıza bakmadan devam edin.”


“Vatana ihanet” nedir? Kimler ihanet ediyor? Edenler hakkında ne gibi işlemler yapılıyor?

Cevabını arayan sorular değildir, bu basit sorular.

Vatana ihanetinde ne olduğunu, kimlerin ihanet ettiğini de, edenler hakkında hiçbir işlem yapılamadığını da hepimiz biliyoruz.

Çok öncelere gitmeye bile gerek yok.

Geçen hafta HDP’nin kongresine bakmak yeterlidir sanırım.

Baştan sona ihanet söylemleri ve ihanet konuşmaları ile ihanet içeren görseller ile somut bir ihanet vardı orada.

Göstermelik bir Türk bayrağı ve Atatürk posterini salonun yan tarafına asmışlar, güya kanuni zorunluluğu yerine getirdiklerini sanıyorlar.

Diğere yandan tam cephe dediğimiz sahnenin duvarına terörist başı Apo’nun posterini astıklarını ve konuşmalarını bu posterin önünde yaptıklarını gördük.

İstiklal Marşımız okunmadı, zaten hiçbir zaman okumadılar. Saygı bile göstermediler.

Ama dağlarda, derelerde öldürülen teröristler içi saygı duruşu yapıldı ve PKK marşı korkusuzca okundu.

Ve terörist başı Apo posteri önünde Türk devletine hakaretler yapıldı, tehditler savuruldu.

Bizim ulusal televizyon kanalları, oradaki Türk Bayrağını ve Atatürk Posterinin asıldığı haberini yaptılar. Orayı görüntülediler, gösterdiler.

Sanki orada masumane bir kongre yapılıyor görüntüsü verdiler.

Oysaki orada “vatana ihanetin” provası yapılıp tiyatrosu oynanıyordu.

Salonda bulunanlar hep bir ağızdan "Kürdistan faşizme mezar olacak" sloganları atıyorlardı.

Buraya kadar anlattıklarım sadece bir günün çok kısa bir süresinde yaşanan ihanet tablosuydu.

İhanetin ne olduğunu hepimiz biliyoruz.

İhanet, köşe yazarlarının yazdığı eleştirisel yazılar değildir.

Resmen ihanetçilerle koyun koyuna yaşıyor, bu milletin meclisinde aynı havayı soluyoruz.

 Sözde “açılım süreçleri” ile sözde “akil adamlar” ile sözde “aydınlar” ile sözde “gazeteciler” ile bu devlet aldatıldı. PKK’nın güçlenip gelişmesi için müthiş bir süre ve zemin hazırlandı.

Bu gün verilen bu şehitler bunun sonucudur.

Kazılan hendeklerden vaz geçtim, çünkü hendekler bir şekil halledildi ve ediliyor da.

Ama daha korkunç ve tehlikeli olanı karınca yuvaları gibi, köstebek yuvaları gibi kazılan tünellerdir.

Basından takip ettiğimiz kadarıyla devasa tüneller kazılmış. Evler sokaklar, yollar, hatta sınır ötesine kadar tüneller kazıldığı tespit edilmiş.

Bu tüneller kazılırken devletin bunu fark edememesi, önlem almamış olması çok düşündürücü ve manidardır.

Tüneller denilince şahsen benim aklıma Vietnam’da ki “Cu Chi Tünelleri” gelir.

“Cu Chi Tünelleri Vietnam’da, savaş döneminde, saldırılardan korunma amacı ile yeraltında açılan tünellerdir. Bu tünellerin içinde mutfak, yaşam alanları, uyku alanları, kadınlar ve çocuklar için özel gizli saklanma alanları gibi birçok amaca hizmet eden kullanım alanları oluşturulmuştur. Üstelik tünellerin hazırlanması için makinelerden yararlanılmamış, kısa bambu saplı özel bıçakları kullanmak suretiyle, tamamen el ve bilek gücü ile tüneller açılmıştır. Çıkarılan topraklar ise pirinç toplama amacı ile kullanılan sepetler ile dışarı alınmıştır.

Vietnam Savaşı’nda bombalardan kaçmak amacı ile alarm verildiğinde Vietnamlı gerillalar ve halk tünellere hızla intikal ederek canlarını kurtarma gayretine girmişlerdir.

Amerikan askerlerini delirten Vietkong gerillaları, uzunluğu 200 kilometreyi bulan yeraltı tünellerinde yaşamış, cepheden cepheye bu tünellerle ulaşmış ve baskın yaptıktan sonra bu tünellerde gözden kaybolmuşlar.

Tünelleri dışarıdan görmek imkânsız. Girişleri yapraklarla örtülü. Havalandırma bacaları, karınca yuvalarının içine gizlenmiş. İçine su basmasına karşılık baraj sistemleri oluşturulmuş. Gaz verilmesine karşılık katmanlara bölünmüş.

200 ila 250 km boyuna varan tünellerin Vietnam Savaşı’ndan önce kazılmaya başlandığı belirtilmektedir.”

Şimdi böyle bir ortamda güvenlik güçlerimizin mücadele ettiğini düşünün.

Orada “mertçe” bir mücadeleden bahsetmek saflık olur. Her sokak, her ev, her köşe başı, her minare, her okul kalleşlik kokmaktadır. Bunlar da yetmezmiş gibi, şimdi de yer altı tünelleri ile mücadele edilmesi gerekmektedir.

 Kanlı terör örgütü bölgede savunmaya dayalı bir savaşı yürütmektedir. Vur-kaçlarla, kalleş pusularla, tuzaklarla savaşı sürdürmektedirler.

Bu örgütün insana karşı merhameti olmadığından hiçbir şeyin sonucunu düşünmeden saldırdığını biliyoruz. Masum insanlar ölmüş, çocuklar ölmüş, kadınlar ölmüş bunlar için önemli değildir. Devlet öldürdü” diyerek iftira bile attıklarını biliyoruz.

Ama bizim güvenlik güçlerimizin durumu böyle değil. Bir yerde eli kolu bağlı mücadele etmektedirler. Çünkü devletin kurallarına göre savaşmaktadırlar. Bu da şehit sayımızı artırmaktadır. Düşünün bir kere, hem güvenlik gücünüz şehit edilmeyecek, hem vatandaşa zarar gelmeyecek ve bunlar için çok özen gösterilecek, hem de teröristi etkisiz hale getireceksiniz. Allah aşkına bunun akla uygun bir tarafı var mı?

Bu şekil bir savaş kazanılır mı? Orada “terörle mücadele” yapılmıyor, orada “bir isyana karşı “savaş yapılıyor. Devlete karşı, bölünmez bütünlüğümüze karşı yapılan isyanın bastırılması gerekmektedir.

Bunun içinde güvenlik güçlerinin elini güçlendirecek yeni uygulama izinleri verilmelidir.

Tüm bunlara rağmen “biz yarın masaya oturacağız” diye düşünülüyorsa da o zaman bu vatan evlatlarını göz göre göre ölüme teslim etmeyelim.

“Ya geri dönün ya da arkanıza bakmadan devam edin.”

Ali Galip AKYILDIRIM

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..