Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '10

 
Kategori
Sinema
 

"Yalnız ve Güzel Ülkem Türkiye"(Bir Belgeselin Düşündürdükleri)

"Yalnız ve Güzel Ülkem Türkiye"(Bir Belgeselin Düşündürdükleri)
 

3 İnsan 3 Öykü’yü hiç seyrettiniz mi bilmiyorum. HaberTürk’te Cuma geceleri yayına giren, Cengiz Özkarabekir’in hazırladığı bir belgesel. Geçmişte (ki bazıları hâlâ) “şöhret” basamaklarının en üstüne çıkmış kişilerin bugünlerinden başlayarak “dün”lerine yapılan bir yolculuk. ‘Nostaljik’ bir belgesel. Biraz da “Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli!” ilkesini hatırlatan güzel bir program.

Geçen Cuma bu program (tekrar) sinemanın ünlülerinden Fikret Hakan, Salih Güney ve Engin Çağlar’a ayrılmıştı. Programı seyrederken bu üç kişinin “bir zamanlarki” fizikî halleri kare kare geçti hâfızamdan. Yakışıklılar albümünün en başında Salih Güney ve Engin Çağlar. Başrollerin dışında karakter rollerinin de vazgeçilmezi Fikret Hakan.

Tam da burada 35 Yaş şairi Cahit Sıtkı Tarancı’nın mısralara nasıl gelmez aklıma:

“Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan!”

Fikret Hakan’ı Seyrederken

Fikret Hakan’ın asıl adı Bumin Gaffar Çıtak. İlerlemiş yaşına rağmen (75) hâlâ bir sanat çınarı. Filmgrofisi zengin.Unutulmaz rolleri başarıyla canlandırmış biri. O naif ‘Üç Arkadaş’ filmi nasıl unuturum! Hele hele Tarık Buğra’nın romanından senaryolaştırılmış TRT için çekilen ‘Küçük Ağa’ dizisindeki Çolak Salih karakterini… Ayrıca pek bilinmese de iyi şiirleri olan çok yönlü bir sanatçı Fikret Hakan.

Programda söz bir ara Hollywood'a geldi. Bir sinema kurdu olarak o güne kadar benim de bilmediğim bir filmden söz etti Fikret Hakan: Paralı Askerler. Tony Curtis, Charles Bronson gibi dünya sinemasının ünlü isimlerinin de rol aldığı bir film. Bizden de Fikret Hakan ve Salih Güney rol almış filmde. Filmin büyük bir kısmı Ege’de çekilmiş. 1920’li yılların Türkiyesi’ni anlatıyor.

Fikret Hakan’a böylesine bir filmle Hollywood'a niçin geçemediği sorulduğunda verdiği cevap çok mânidardı:

-Bir kere film, yurtdışında gişe anlamında “iş” yapmadı. Daha önemlisi Türk ve Müslüman oluşum bir handikaptı benim için. Hatta filmden sonra Hollywood'a gittim. Her şey güzel gidiyordu. Bir ara milliyetimi sordular. Türk’üm, dedim. Birden yüzleri buruştu. Şimdi daha iyi anlıyorum ki, Hollywood’da film çekenler çok mecbur kalmadıkça bir Türk’e asla rol vermezler.

Dahası Salih Güney’in de yolu Amerika’ya düşmüştür. Bizde sinema sanatçısı, o yakışıklı, o birçok rolün üstesinden başarıyla gelen Güney, Amerika’da nerede çalışmıştır biliyor musunuz? Benzin istasyonunda…

Bir Nuri Bilge Ceylan Portresi

Bizim buralara Nuri Bilge Ceylan’ın filmleri pek gelmez, hatta hiç gelmez. Birçok kişi de Nuri Bilge Ceylan adını çok kere aldığı ödüllerle medyadan duymuştur.

Bir alaylıdır aslında Bilge Ceylan. Sinema için başlangıçta hiçbir eğitimi yoktur. Birçok öğrencinin rüyasında bile göremeyeceği Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunudur.

Kısa filmlerle girer sinemaya Nuri Bilge Ceylan. Özellikle fotoğraf merakından gelme o ‘iyi ve farklı görebilme’ özelliği hem yönetmen, hem de senarist olarak onun çok işine yaramıştır.

Mayıs Sıkıntısı (1999) ilk önemli çıkışıdır. Sonra Uzak, derken İklimler… Ödüller üstüne ödüller. Garip soytarılıkları “film” diye algılayan ve onlara gülen ortalama Türk seyircisi elbette bu filmlerin çoğunu seyretmedi. Ayrıca Nuri Bilge Ceylan’ın bu filmlerinin çoğu gişe rekorları da kırmadı…

Filmlerinde bazen gereksiz “cinsellikler”e yer vermiş olsa da Nuri Bilge Ceylan gerek senaryosuyla, gerek sinema diliyle, gerek ‘fotoğrafçılık’tan gelen kamera gözüyle önemli bir ‘sinema” adamıdır benim için.

2008 Cannes Film Festivali’nde ‘Üç Maymun’ filmiyle ‘En İyi Yönetmen Ödülü’ alıp da ödülü kaldırırken söyledikleri sinema adamı olmanın ve sığ milliyetçilik tavrının ötesinde bir kültür adamı olduğunun açık delili değil midir?

“Bu ödülü tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkem için alıyorum.”

Ceylan’ın sözünün satır aralarındaki ‘güzel ülke’ tanımlaması zaten mâlum. Çünkü Türkiye gerçekten güzel bir ülke. İnsanın ülkesini sevmesinden tabiî bir duygu olamaz. Bu da normal. Amma “yalnız ülkem” söz grubu; cümlenin hem en can alıcı kısmı, hem de sinema adamlığının ötesinde bir kültür adamının ‘dünya’nın Türkiye’ye bakışının ne olduğunu özetleyen (ironik veiğneleyici) anlamlı bir ifâdedir.

Evet, sevmekten bir an bile vazgeçmediğimiz güzel Türkiye, ‘batı’nın nazarında kasıtlı olarak ‘yalnız’ bırakılan bir ülkedir.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..