Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '08

 
Kategori
Sinema
 

"Yargısız infaz"

"Yargısız infaz"
 

Bir Müslümanın kaderi...

Hayat öyle bir oyundur ki bumerang gibi etrafa fırlattığın bıçaklar dönüp dolaşıp muhakkak seni ve çevreni bulacaktır. Her nedense bu laf aklıma geldi sinema çıkışında…

Filmde birbiriyle ilişkili birçok hayat, iç içe geçmiş farklı dönemler halinde izleyiciye sunulmuş. Konu ele alınış biçimiyle 11 Eylül saldırılarından sonra, sertleşen Amerikanın politikalarına sıkı bir eleştiri getiriyor. Ana düşünce olarak film, Amerika toplumunda 11 Eylül olaylarından sonra Müslümanlara karşı oluşan şüphenin, korkutucu bir önyargıya dönüşerek, toplumu böldüğünü, terörü engellemek amacıyla geliştirilen ulusal güvenlik politikalarının sorunları çözemeyip, yeni sorunlar ürettiğinin anlatıyor.

Bunu da şöyle aktarıyor yönetmen: 11 Eylül saldırısından sonra Amerika’da anayasal düzen bozuldu. Hukuk kurallarını ihlal eden illegal yapılanmalara gidildi. Bunun sonucunda Müslüman ve doğudan gelen göçmenlere potansiyel terörist olarak bakılmaya başlandı. Bu örgütler ulusal güvenlik politikaları adı altına gizlenerek, azınlıklara ve Müslümanlara işkence ve baskı yapmaya başladılar. Bu tutum sorunları çözmek bir yana dursun şiddeti iyice alevlendirmekten başka bir işe yaramadı. İnsanlar hiç suçu olamadan sorguya alınıp, işkencelerden geçirilirken, birçok masum insan da öldürüldü. Bu da toplumun şuurunu bozarak karşı eylemlere zemin hazırladı. Bu nedenle ulusal güvenlik politikaları, işe yaramadığı gibi sisteme daha çok zarar veriyor.

Filmin bence en önemli noktalarından biri işkence sahnesinde, işkenceyi izleyen araştırmacının –amerikanın iyi yüzü olarak verilmiş- vicdanın sesinden rahatsız olarak, işkenceciye, “şiddetle, işkenceye hangi sorunu çözdük sanki... Başımıza olay açmak, sorunları büyütmekten başka” dediği andı.

Filmde bir başka değineceğim nokta ise canlı bombanın başka seçim şansının kalmaması. Hayat şartlarının insana neler yaptırabileceğini düşündürmesiydi.

Sonuç olarak

Terör eylemlerinin binlerce can aldığı ülkelerde, ulusal güvenlik politikalarının; kanun ve insan haklarının üzerinde olması gerekir. Teröristlere veya şüphelilere ne pahasına olursa olsun aman verilmeden savaşılması gerekiyor. Bir saldırıda binlerce insan ölüyor buda bize tüm şüphelileri ve asileri ezmek için yeterli sebeptir diyen zihniyete karşı, kanuni olmayan yollarla masum insanları ezerek, işkence ve baskıyla terörün sindirilemeyeceği, asıl böyle yaparak binlerce kişinin ölmesine sebep olunacağı, yıllardır uygulanan şiddet politikalarının düşman üretmekten başka ne işe yaradığını sorgulayan, sorgulatan sıkı bir film çıkmış ortaya…

Gerçekten, kusursuz ve incecik keskin bir ipin üzerinde dengeyle yürümesini bilmiş yönetmen. Özellikle bu tür eleştiri filmlerinin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben çok keyif aldım izlerken ve henüz beyazperdedeyken mutlaka izlenmesi gereken bir film diye düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 18
: 1308
Kayıt tarihi
: 04.05.07
 
 

Önce kendinle geçinmeyi dene, ve eğer kendini anlamıyorsan başkalarını üzmeye kalkma ..