"Yazarcılık" mı oynuyoruz?

Heyecanlı bir Milliyet Blog okurundan, dün aldığım, bir yorumuna verdiğim cevaba yeniden yazdığı yorum vardı. Kendisine "okurum" diye seslendiğim için, beni ve bizleri doğal olarak, asıl amacı sanal günlük tutmak olan blog sitelerinde, "yazarcılık oyununa" kendimi/kendimizi fazlaca kaptırdığımızı ifade etmekteydi. Ben de bu sözler üzerine, kendi kendime düşündüm uzunca bir süre. Sahi bu sitenin mesela, bugün itibarıyla 1092 kişiden oluşan blog yazarı kadrosundan acaba kaç kişimiz sanal günlük tutmaktayız. Ben, açık ve net, hiç lafı dolandırmadan kendi adıma söyleyeyim efendim: Aydın Sevinç yazılarından bugüne dek yayınlanmış olan hiçbir yazı, ne günlük formatında kaleme alınmıştır ne de böyle bir duygu ve düşünce ile sizlere ulaşmıştır. Yok böyle bir şey yani.

Benim burada bulunma nedenim, fikir-duygu ve düşüncelerimi paylaşma sebebim, blog yazarlığından, Milliyet Blog sitesinden ne anladığım, ne beklediğim ile ilgili birkaç defa yazdım, merak eden ilgi gösteren okurlar o yazılarıma bakabilirler, tekrara düşmek istemiyorum.

Burada açıkça görmekteyiz ki çok ama çok büyük bir bölümümüz; duygularını, düşüncelerini, aşklarını, gezdikleri, gördükleri yerleri, yedikleri, içtikleri tatları, lezzetleri, okudukları kitapları, gezdikleri sergileri, izledikleri filmleri, sevgilerini, tutkularını, korkularını, buhranlarını, şarkılarını, şiirlerini, hayranı olduklarını, gıcık ve kıl olduklarını kısacası yaşamlarını kaleme almakta. Neden? Dileyenlerle paylaşmak için.

Şimdi bazı sorular sormak istiyorum. Sahiden, bu sayfalarda sanal günlük tuttuğuna inananımız var mı aramızda? Ya yazarcılık oyunu oynadığımızı ve de bu oyuna kendimizi fazlaca kaptırdığımızı düşünenimiz? Sahi kendini bir Hasan Cemal gibi ya da Çetin Altan gibi gören var mı, bu bin doksan iki kişi içerisinde? Ya da neden Milliyet Gazetesi ailesi, bize, Milliyet Blog sitesi sanal günlük yazıcıları demiyor da Milliyet Blog Yazarları demekte?

İnsanın kahkahalarla gülesi geliyor değil mi? Ama galiba bu tip tepkilerin başlıca nedeni de özellikle Milliyet Blog ile birlikte bu konunun artık ülkemiz gündemindeki yerini yavaş yavaş hissettirmesinden kaynaklanıyor. Hadi o zaman ne duruyorsunuz, yazarcılık oynamaya devam. "Oynamıyorum ben, küstüm" demek, mızıkçılık yapmak yok ama anlaştık mı? Hey büyük Allah'ım sen nelere kadirsin yahu?