Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

‘Ye, Dua Et, Sev’ bir kadın filmidir, linç edilmek istemiyorsanız ciddiye alın!

‘Ye, Dua Et, Sev’ bir kadın filmidir, linç edilmek istemiyorsanız ciddiye alın!
 

Bir film bu kadar isabetli bir zamanda vizyona giremezdi.

Sonbahar hüznüne hazırlanırken, kapıya dayanan kışın bünyelerde yarattığı karmaşa, meselelerin üç beş kelimeye kilitlendiği sıkıntılı ülke gündemi ve yaz rehavetinin rövanşını almak istercesine bastıran işler…

Sonuç: Daralan ruhlar, sıkışan yürekler…

Manzarayı son günlerde en sık duyduğum birkaç cümleyle de özetleyebilirim;

o Sabahları yataktan kalkamıyorum, içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor.

o Bildiğin bir psikiyatr var mı? Sakinleştirici mi alsam yoksa yogaya mı başlasam?

o Kapana kısılmış gibiyim…Hayat mı bu ya?

o Herşeyi bırakıp gitmek istiyorum…

o Filanca boşanmış duydun mu?

o Tanrım, hampsterların hayatı bile benimkinden daha eğlenceli.

o Off, bayrama kaç gün kaldı?.

Kulağa yabancı gelmiyor değil mi?

Toplu halde depresyonun pençesinde kıvranırken, önce bir kitap sonra da uyarlanmış filmi hayatımıza giriyor ve bizi ‘yaşamaya, kendini keşfetmeye, aşka’ davet ediyor.

Evlilikte ve aşkta hayal kırıklığına uğrayıp hayatını değiştirmek, kendini keşfetmek üzere içsel bir yolculuğa çıkan Elizabeth’in İtalya, Hindistan ve Bali’de geçen hikayesi, benzer dertlerin ve hayallerin sahibi olan şehirli kadınları ta kalbinden vuruyor.

Erkekler neden izleme(me) li ?

Şimdi ‘Ye, Dua Et, Sev’ vakti.

Bu bir tam anlamıyla bir kadın filmi.

Erkeklerin izlemesi için iki mantıklı neden var: 1- Kendini ‘kadın ruhunu anlamak’ gibi imkansız bir işe iyi niyetle adamışsa, 2- Karısına, sevgilisine ‘kadın ruhundan anlayan adam’ havası atacaksa. (sinemada oflayıp, puflamamak ya da uyuyakalmamak kaydıyla)

Karşı cinsi uyarıyorum.

Gerekirse izlemeyi reddedin. Olur da izlerseniz asla ciddiye almamazlık etmeyin. Hele ki filmin ve milyonlarca kadının kahramanı Elizabeth hakkında ileri geri konuşmayın.

(Çıkışta filmi saçma bulduğunu yüksek sesle söyleme gafletinde bulunan adamın, karısı ve kızı tarafından linç edildiğine bizzat şahit oldum.)

‘il bel far niente’yi yaşayın!

Ve kadınlara sesleniyorum.

Bu sizin filminiz.

‘Ye, Dua Et, Sev’ i, “Hindistan ve Bali’nin kültürünü, inancını ‘ilişkisine’ kurban eden Batılı kadının macerası olmakla, yoksulluk ve eğitimsizlik gibi sorunlara çözüm önerisi getirmemekle’ suçlayan, “gerçek bir sorunu olmayan zengin kariyer kadınının düştüğü kimlik krizi” olarak niteleyen ciddi eleştirmenlere gülüp geçin.

Toplayın kızları gidin…

Tavsiyem çıkışta hep birlikte en yakın restorana koşun. Film boyunca adeta aşerdiğiniz koca bir tabak spagettiyi, kırmızı şarap eşliğinde ‘bir gram bile suçluluk duymadan’ şehvetle mideye indirin.

Sonra uzun ve koyu bir ‘kız muhabbetine’koyulun.

Aşktan, aşktan ve aşktan bahsedin.

Tüm dünyada birbirinin aynı olduğu filmde de tescillenen erkekleri çekiştirin. Kapanan defterleri karıştırın, yeni başlangıçların umutlu heyecanıyla şen kahkahalar atın.

Hep birlikte Hindistan’a gitme hayalleri kurun, yoga ve meditasyonun öneminden dem vurun, Javier Bardem’in aslında çirkin mi yoksa yakışıklı mı olduğu konusunda tartışmalara girip çekici olduğu konusunda uzlaşın…

Filmde İtalyanlar’ın kendilerini ustası olarak tarif ettiği, ‘il bel far niente’ yani ‘hiçbir şey yapmıyor olmanın hafifliğini’ dibine kadar yaşayın…

Biz, üç harika dost kadın böyle yaptık.

Balili şifacı Ketut Liyer’in tavsiyesine uyarak;

Karaciğerimizle gülümsedik hayata…

suleyucebiyik@gmail.com

twitter/suleyucebiyik

 
Kayıt tarihi
: 16.07.10
 
 

Milliyet Yazar..