Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Ye kürküm ye" dünyası

"Ye kürküm ye" dünyası
 

Elli yaşından sonra ucuzlukta aldığım kürk ceketim


Küçükken aç kalmadık ama giyecek vs sorunlarımız vardı. Annem dikerdi elbiselerimizi. Kışın pazenden diktigi pantolonlarımız vardı. Nasıl rahattı onlar ama gelir düzeyi yüksek arkadaşlarımız biraz alaycı bakardı bize . Babam giyim konusunda pek titiz degildi. Yaptığı işi , dolmus soförlüğü, bahane eder , temiz giysileri olduğu halde giymez , kendine dikkat etmezdi . Bizler alışmıştık ama çevremiz pek iyi gözle bakmazdı.

Çalışmaya başlamıstım. Bir gün bir kendini bilmez arkadaş , arkadaş bile demek istemiyorum , rastlantı eseri babamı yanımda görünce tiksinir bir suratla " Kim bu ? " demişti. Ben de babam olduğunu söylemiş ve sonra onunla karşılaşmak bile istememiştim. GİYİM O KADAR ÖNEMLİ MİYDİ .... Meğer öyleymiş.

Babamın bir dayısı vardı . Albaydı kendileri . Oğlunun düğünü vardı . Bizi de davet ettiler . Davetiyeyi verirken " Düğüne gelirken güzelce giyinin gelin ." diye de buyrukta bulundular ..

Ünıversiteyi maddi zorluklarla bitirdikten sonra iş aramaya başlamıştım . TRT de açılan bir memurıyet sınavına girecektim . Bir yakınımız bana ACIDIĞI için bir torpil buldu . O da akraba . Onunla görüşmeye gittim önce . Üzerımde sade bir etek ve bluz . Özenle seçmistim . O kişi " Mülakata giderken böyle kıyafet giyme . Takım elbise giy . " dedi . Takım elbiseyi alacak paramın olup olmadığı umurunda bile değildi . O sınavı kazanamadım .

Daha sonra girdiğim iki kamu kuruluşunun sınavını torpilsiz kazandım . Kimse de giydigim sade kıyafetten dolayı eleştirmedi .

Ama geçen ay yurda gittiğimde insanlara hala giyimlerine göre davranıldığını gözledim ve yaşadım . Genellikle kot pantolon ve ona uygun ayakkabı ve üst giyimle dolaştım Ankara sokaklarında. Hareket etmesi daha rahat diye . Burada da öyleyim .

Bir gün eskiden çalıştığım kamu kuruluşundaki arkadaşlarla Mülkiyelilerde buluştuk. O gün yiyenimin bana çok yakıştığını söylediği kıyafetimi giydim . Buradan severek aldığım desenli bir etek ve üstüne ona uyan ince bır kazak ve siyah kabanımsı ceket, ayağımda sıyah ayakkabılar ... Yemekten sonra bir arkadaşımım ailesini ziyarete gittim. Akşam üzeri idi . Bu kez kardeşimin Ibni Sina hastanesinde yatan kayınvalidesini ziyaret ettim ve dönüşte taksiye binip kardeşimin evine dönmek istedim. Taksi şöforü "BUYRUN HOCAM " deyip taksinin kapasını açtı. Adresi söyledim. Eve ulaşınca hemen inip kapıyı açtı ." İYİ AKŞAMLAR HOCAM " dedi . Beni doktor sandı galiba . O güne kadar kot pantolonla bir kaç kez o eve dönmüştüm . Ne selam vardı ne sabah... Özellikle her taksiye bindiğimde "Iyı günler , iyi akşamlar " dediğim halde pek az kişi aynı sekilde selam veriyordu .

Burada okula ders vermeye giderken giydiğim benzer kıyafetle Türkiye 'de HOCA diye çağrılacağımı hiç düşünmemistim . Nasrettin Hoca'nın fıkrası aklıma geldi . YE KURKÜM YE.
 
Toplam blog
: 397
: 1111
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

1955 Niğde doğumluyum. Ancak Japonya'ya gelene kadar yaşantımın büyük bir bölümü Ankara'da geçti. Ka..