Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '14

 
Kategori
Hukuk
 

“Yeni İnternet Yasası” ile özgürlüklerimiz kısıtlanıyor mu?

“Yeni İnternet Yasası” ile özgürlüklerimiz kısıtlanıyor mu?
 

Özgürlüklerimiz mi kısıtlanıyor yoksa kişilik haklarımıza saldırı mı engelleniyor?


Meclisten geçen ve bu yazının kaleme alındığı an itibariyle Cumhurbaşkanı’nın incelemesinde bulunan, -kamuoyundaki yaygın tabiri ile- “Yeni İnternet Yasası” ile bu alanda önemli kabul edilecek bir takım değişiklilerin yapıldığını söylemek mümkündür.

Ancak hemen başta ifade etmeliyim ki, bu “önemli değişikliklerin”, yaygın internet kullanıcılarına yani, toplumun % 99,9’unun şimdiye kadar edindiği internet alışkanlıklarına hiçbir şekilde etkisi olmayacaktır. Bir başka ifade ile bu yasadan önce interneti ne şekilde kullanıyor isek, bundan sonra da aynen öyle kullanmaya devam edebileceğiz.

Peki öyle ise, bu değişiklikler neden önemli ve koparılan bu gürültünün sebebi nedir? Aslında bu soruya cevap vermeden önce, izah etmeye yardımcı olması bakımından bazı benzer olayları hatırlatmakta fayda görüyorum: 2011’de çocukları pornografiden korumak amacıyla ailelere tamamen kendi arzuları ile sunulan güvenli internet” seçeneği gündemde iken de aynı şeyleri yaşamıştık. Yine geçtiğimiz sene alkollü içki satışlarını düzenleyen mevzuat değişikliklerinde de aynı tepkiler verilmişti. Ama o günden bu güne internet kullanımı konusunda bireylere sunulan filtreleme seçeneği nedeniyle devlet tarafından özgürlüğünün kısıtlandığını kimse iddia edebilir mi? Ya da alkollü içki satışları ile ilgili düzenleme nedeniyle, içki içme alışkanlıklarının değiştiğini ve artık içki içemediğini ya da daha az içtiğini söyleyen herhangi biri ile karşılaştınız mı? 

İşte daha önce yaşadığımız örneklerdeki bu türlü düzenlemelerin hayatımıza etkisi ne kadar oldu ise, tartışılan internet ile ilgili güncel düzenlemenin de etkisi en fazla o kadar olacaktır. Ancak, birilerinin “özel hayatına” ilişkin gizli bilgileri veya bir takım görüntüleri ya da sesleri, illegal bir biçimde yayarak, suç işlemek niyetinde olanlar için elbette ki aynı şey geçerli değildir. Bu yasa ile yapılmak istenen de tam olarak budur.

Şimdi, bu yasa ile genel olarak neler getirildiğini inceleyebiliriz. Ama öncelikle genel kabul gören bir yanlışı düzeltmek gerekiyor: Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)’nın erişimi engelleme yetkisi halihazırda yürürlükte bulunan yasaya göre de zaten mümkün bulunmaktadır. Kanunda öngörülen katalog suçlar (intihara yönlendirme, çocuk istismarı, gibi) söz konusu olduğunda, TİB belirli durumlarda re’sen yani kendiliğinden erişimi engelleme yetkisine sahip bulunmaktadır. Dolayısıyla, mahkeme kararı olmadan erişimin doğrudan TİB tarafından engellenmesi (belirli hallerde), ilk defa yeni yasa ile öngörülüyor değildir. Mevcut yasada da belirli hallerde mahkeme kararı aranmaksızın TİB tarafından erişimin engellenmesi zaten mümkündür. Peki, sahip olduğu bu yetkiye rağmen TİB kaç kez bu yetkiyi kullanmıştır? Bu yetkisini kullandığı için şimdiye kadar kimin hakkı haleldar olmuştur?

Yeni düzenlemenin hedefi açıktır: “Özel hayatın gizliliği ve kişilik haklarının korunmasını güçlendirmek ve uygulamadaki gecikmelerden kaynaklanan mağduriyetleri gidermek.”

Yeni düzenleme ile

  1. “Kanundaki Katalog Suçlar”, “Kişilik Hakkı İhlal Edilenler” ve “Özel Hayatının Gizliliği İhlal Edilenler” şeklinde başlıca üç halde erişimin engellenmesi düzenlenmektedir. Hangi halde kim tarafından ve ne şekilde erişimin engellenebileceği düzenlemede ayrıntılı olarak ifade edilmektedir.
  2. İnternet ortamında yapılan bir yayın içeriği nedeniyle kişilik hakkı ihlal edilenler, doğrudan mahkemeye başvurabilecektir. Oysa, daha önce internet sitesine veya içerik sağlayıcısına başvurmak zorunluluğu bulunmaktaydı.
  3.  Böyle bir durumda hakim, mağduriyeti engellemek için yirmidört saat içinde karar verecektir. Oysa bugüne kadar bu konularda mahkemelerden ortalama altı günde karar çıkıyordu.
  4. Yeni yasa ile “Erişim Sağlayıcılar Birliği” kuruluyor. Böylelikle mahkemece verilen bu kararların uygulanabilir olması sağlanıyor. Bugüne kadar internet servis sağlayıcı şirketler, “özel hayatımın gizliliği ya da kişilik haklarım ihlal edildi” diyen vatandaşa, ya cevap vermiyor ya da mahkeme kararına rağmen erişimi engellemiyordu. Ancak şimdi,Erişim Sağlayıcılar Birliği, tarafından ilgili erişim sağlayıcıya gönderilecek “erişim engelleme” kararı en geç dört saat içinde uygulanacak. Hâlbuki daha önce mahkeme kararlarının uygulanması dahi çoğunlukla mümkün olmuyordu.
  5. Mümkün olduğu sürece, sadece suç unsurunun (görüntü, fotoğraf v.b) linki kapatılacak. Daha önce ise, tüm site kapatılıyordu. 
  6. Şayet, “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal” durumu söz konusu olursa, TİB’e başvuru halinde, başvuru sahibinin haklarını korumak için mahkeme kararı gerekmeden erişimin bir süreliğine (mahkeme kararına kadar anaca en fazla 72 saat için) engellenmesine karar verilebilecek. Hakkındaki yayının erişimini, bu yolla engelleten başvuru sahibi, yirmidört saat içinde mahkemeye başvuracak, mahkeme de en geç kırksekiz saat içinde karar verecektir. Mahkeme “ihlal yok” derse ya da kırksekiz saat içerisinde herhangi bir karar tesis etmezse, yayın erişime kendiliğinden açılacaktır. TİB tarafından yapılacak hızlı müdahalenin, kötüye kullanımını önleyecek bir düzenlemedir. TİB’e tanınan  “anında engelleme” yetkisi, sadece ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’ durumunda geçerlidir. Katalog suçlar bakımından öngörülen durumlar dışında hiçbir konuda TİB’in kendiliğinden engelleme yetkisi yoktur. Yetkinin amacı, yargı süreci veya şikâyete cevap sürecinde, özel hayata ilişkin yayının internette yayılarak, bireyin kişilik haklarının ihlal edilmesine, mani olmaktır.   Bu karar da en fazla 72 saatle sınırlıdır. Şikâyetçi, 24 saat içinde mahkemeye başvurmaz ve bu süreden itibaren 48 saat içinde ‘özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğine’ dair karar getiremezse, engelleme kararı kalkacaktır. Ayrıca, erişim sağlayıcı veya internet sitesi sahibi de karara itiraz edebilecek ve mahkeme “özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmemiştir” derse, kapatılan link erişime açılacaktır. Yani TİB Başkanı’na sınırsız, süresiz bir kapatma yetkisi verilmemiş, aksine yargı kararına tabi tutulmuştur. Bu prosedür, savcıların gecikmesinde sakınca görülen hallerde bazı yetkileri kullanıp, ardından mahkeme kararı getirme zorunluluğuna benzetilebilir. Özetle, daha önce, özel hayatına ilişkin hakları ihlal edilenlere, “git hakkını mahkemede ara” denilirken ve mahkemeden alınacak karar konusunda zaman kaybedilirken, şimdi önce kişinin hakları korumaya alınıyor ve sonra da kanunda öngörülen süre içerisinde mahkemeden karar alınması şartı getiriliyor.
  7. Bilinen bir takım yabancı sitelerin (facebook, twitter gibi) “hapis cezası varsa bilgi veremem” bahanesini ortadan kaldırmaya matuf olarak yeni yasa ile hapis cezaları para cezasına çevriliyor ve bu gibi siteler işbirliğine zorlanmış oluyor.
  8. Birçok AB ülkesindeki gibi, internet sitelerinin trafik kaydının daha uzun bir süre tutulması sağlanıyor.
  9. Erişim engellemesi kararı verecek mahkemeler bakımından, bir ihtisaslaşma getiriliyor. Böylelikle, bu taleplere bakacak mahkemelerin, bu konuya aşina olması ve her seferinde konuyla alakasız farklı mahkemelerden karar alınmaya çalışılması, ortadan kaldırılmış oluyor. Öyle ki, teknik konularda bilgisizlik nedeniyle “youtube” gibi bir siteye erişimin “bütün dünya bakımından engellenmesine” şeklinde komik ve ülke itibarını zedeleyen kararların önüne geçilmesi hedefleniyor.  

 Özetle, insanların özel hayatlarına dair gizliliği ihlal ederek –ki bu internette de internet dışında da suçtur- insanların kişilik haklarına saldırı gerçekleştirenler, bundan böyle internet mecrasında bunu şimdiye kadar yaptıkları gibi kolay bir biçimde gerçekleştiremeyecekler. Deniz Baykal ile ilgili kasetleri ya da 2011 seçimleri öncesinde MHP’li bir takım milletvekili adaylarına ilişkin görüntüleri veya toplumca tanınan bazı şarkıcı, oyuncu ve sunuculara ait gizli görüntüleri ve bunların sonuçlarını sanırım herkes hatırlıyordur. Eğer o dönemde bu yasa yürürlükte olsaydı, bu görüntülerin kamuoyuna bu şekilde yayılması mümkün olmayacaktı. İşin ilginç yanı ise, ağırlıklı olarak şimdi eleştirilerde bulunanların, o dönemde bu komploların odağındaki çevrelerden olması. Hükümeti o zaman gerekli tedbirleri almamak ve hatta kasten bu görüntüleri yaymakla itham edenler, şimdi de internet özgülüğünü kısıtlamakla suçluyorlar. Fakat bu suçlamaların siyaseten yapılmış olmasından öte, hiçbir hakikat payı barındırmadığını ifade etmek gerekir. Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi “birkaç sıkıntılı madde” olabilir. Ancak, -her ne kadar bunların neler olduğu konusunda bir açıklama yapılmış olmasa da- sözü edilen sıkıntıların işin özüne müteallik maddeler olmadığı kanaatindeyim. Yani, kişilerin internette gezinmek özgürlüğüne ilişkin değil, bazı teknik detaylarla ilgili ufak soru işaretleri olabilir sadece.

Bunlardan birisi, “internet trafik kayıtlarının” yani, herhangi birinin hangi siteleri ziyaret ettiği ve ne kadar o sitede kaldığına ilişkin kayıtlar ile ilgili düzenleme olabilir. Yasa ile tutulan bu kayıtlar birçok AB ülkesinde olduğu gibi daha uzun bir süre saklanacak ve suçlularla etkin bir mücadele için daha verimli kullanılabilecektir. Diğeri ise, Telekomünikasyon İletişim Başkanının görevi ile ilgili herhangi bir cezai soruşturma yapılmasının, Bakan onayına; Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) personeli için ise, TİB Başkanının onayına bağlanmasıdır. Tüm memurlar için benzer bir yargı korumasının zaten mevcut olduğu düşünüldüğünde, bu düzenlemenin diğer memurlarla kıyaslandığında adil olduğu açıktır. Bir diğeri ise, TİB’in bazı hallerde herhangi bir müracaat olmasa dahi, özel hayatın gizliliğinin veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerine bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde”doğrudan erişimi engelleyebilmesidir. Bu madde, TİB’e yapılmış herhangi bir müracaat olmasa dahi, harekete geçebilmesi yetkisine sahip olması açısından eleştiriye açık olabilir. Ancak, bu müdahale oldukça sınırlıdır. Fakat bu müdahale, “özel hayatın gizliliği” veya “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleri” ile sınırlandığı gibi, bunlar dahi tek başına yeterli olmayıp, TİB’in re’sen harekete geçebilmesi için, “gecikmesinde sakınca bulunan bir halin de bulunması şarttır. 

 Hülasa, insanların özel hayatlarına ilişkin haklarını ihlal ederek suç işlemek gibi bir planınız yoksa, yeni yasadan çekinmenizi gerektirecek, ya da internet alışkanlıklarınıza menfi yönde tesir edecek hiçbir şey de yok demektir.

 Yusuf ULUTAŞ 

 
Toplam blog
: 2
: 675
Kayıt tarihi
: 03.02.14
 
 

Avukat, Dokuz Eyül Ünv. Hukuk Fak. (2000); Bahçeşehir Ünv. Özel Hukuk Yüksek Lisans (2010); Siyas..