Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '08

 
Kategori
İnançlar
 

'Yetim Hakkı' Demagojik Olarak Kullanılamaz!

'Yetim Hakkı' Demagojik Olarak Kullanılamaz!
 

Dini içerik taşıyan kelime ve deyimler ayaküstü siyasi söylemlere karıştırılamaz. Her kelime kavramı maddeden manaya alemi kavrayan içerik taşır.

Yetim, herkesin bildiği gibi babası ya da babası ve annesi ölmüş, ergenliğe ermeyen çocuklardır. Bunlar annelerinin babalarının çocukları oldukları kadar, içinde bulundukları toplumunda bir ferdidirler. Bunların hakları ebeveynlerden kalan veya kalacak veraset kadar toplum içinde ki katma değer - hazine değerlerinde de hak sahibidirler.

Ancak 'yetim hakkı', ayaküstü söylemlerle geçiştirilecek konu olmayıp Din'mizin Kaynağı Kura'an-da önemle vurgulanan konular arasındadır. Öyle ki fiili olarak öksüzün-yetimin hakını gözetmeyen ve gereğini yapmayan ancak dinin vecibelerini uyguladığını sanan kişilere söylediği, Mâun Suresinde açıkça ifade edilmektedir. İşte meali :
"Ey Muhammed! Dini yalan sayanı gördün mü? (1) Öksüzü kakıştıran, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur.(2-3) Vay o namaz kılanların haline ki (4): Onlar kıldıkları namazdan gafildirler (5). Onlar gösteriş yaparlar (6). Onlar (eğreti olarak) basit şeyleri dahi vermezler (7)."

Kamusal alanda önemli olan hukuki olarak maddi ve mali imkanları yasal hakkı karşılığı olarak herkesin almasıdır. Elbette kamusal alan hazinesinden toplumun bütün fertleri hak sahibi olurken, Kamusal alana hizmet veren veya iş yapan özel ve tüzel kişilerin kamuya karşı hareketleri, aynı zamanda kamunun fertleri ve dolayısı ile içinde bulunan yetimlerin de hakları ile ilgilidir. Elbette kamu ve özel sektör arasındaki ilişkilerin yürütülmesinde görevli kamu görevlileri bundan birinci derecede sorumludurlar.

Bu bağlamda Kuran ayeti meali : “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkanmış olurlar, zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır.” ( Nisa suresi ayet:10 ) demektedir. Diğer yönden “tüyü bitmedik yetim hakkı” ile özel bir mâna anlaşılır. Bu “yetim”den bağımsız olarak tümüyle kamu haklarını kapsamı içine almakta. Kamunun alacaklıları arasındaki en zayıf kesim (kimsesiz sabî yetimler) konuya başlık edilerek diğer kesimlerin hakkının özenle dikkate alındığı ifade edilmektedir. O zaman konunun önemi daha da ciddiyet taşımaktadır.

Yetimin yada insanların hakları iki yönden negatif etkilenebilir.: Birinci açıdan insanların sahip olduğu maddî ve manevî haklara tecavüz etmek, zarar vermek. İkinci açıdan dînî, ahlakî ve hukukî hükümlerin onlara verilmesini gerekli kıldığı şeyleri vermemek olarak özetleyebiliriz. Kamusal yetki ve yönetim görevlileri bu bazda görevleri gereği gerekli titizliği göstermek zorundadırlar. "Hayır, yetime karşı cömert davranmıyorsunuz" ( Fecr s. ayet:17
) ayetine muhatap olmamak bir yana hakkını teslim etmek dahi tartışılmaktadır.

"Sana yetimleri sorarlar, de ki: “onların işlerini düzelt­mek hayırlıdır". Eğer onlarla bir arada (adalet gözeterek) yaşarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah düzeltenden bozanı ayırt etmesini bilir. Allah dileseydi sizi zora sokardı. Allah şüphesiz güçlüdür hakim’dir". (Bakara sûresi, âyet: 220)

Kamuda çalışan işçi, memur işini iyi yapmıyor. Aybaşlarında hak etmediği ücretleri alıyor. Karşılığında hizmet üretmiyor, kaytarıyor. Rapor alıyor, işten kaçıyor. Bir yönetici. Adaletle davranmıyor. Hak etmeyenlere görev veriyor. Hakkı hak sahibine vermiyor. Bir siyasi erk, adil ve hakka uygun yasal düzenlemeler yerine kayırmacı mevzuat yapmaya çalışıyorsa. Devletin imkânlarını kurda kuşa yem ediyor. Emri altındakileri verimli çalıştıramıyor. Toplumun haklarını gözetmiyor. Kendisine bir görev emanet edilmiş, kendisine Milletin olanakları emanet edilmiş; har vurup harman savuruyor. haksız zenginlikler oluşmasına zemin hazırlayıp kamu imkanları belli çevreler için açılıyorsa eşitlik ve adalet gözetilmiyorsa "Tüyü bitememiş yetimin hakkı" bir yana toplumun hakları gaspedilmiş duruma düşülür. Söylemde bu ifadenin kullanılması toplumda miiletin hiçbir ferdinin hakkının yenmediği anlamını taşır. Mümkün mü ? Böyle icraata milletin çoğunluk kısmı inanıyor mu? Allah daha doğrusuna şahittir!

Oysa genel anlamda, insanların yaratılıştan sahip oldukları; yaşama, eğitim, sağlık, inanç, mülk edinme, şerefini koruma, eşitlik vs. gibi temel hakların ihlali de bu açıdan düşünülmelidir. Bu değerlendirme ile güçlüden taraf icraat koyan ve maddi ve manevi kamusal alandan hizmet ve iş fırsat eşitliği yaratmadan bir kesimin ezilmesi söz konusu olması halinde yetimin hakının esamesi mi okunur!

Halbuki bakın Kur'an da: “Yetimlere mallarını verin, temizi murdara (helâli hara­ma) değiştirmeyin, onların mallarıyla kendi mallarınızı karıştırarak yemeyin, çünkü bu büyük bir suçtur.” (Nisâ sûresi âyet: 2)“Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkanmış olurlar, zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır.” ( Nisa suresi ayet: 10 )

"Yetimin malına, rüşdüne erişinceye kadar, en iyi şeklin dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru yapın." (En-am suresi ayet: 153) Böylesine önem atfedilen yetim hakkı yeme elbette günahların başında sayılır.

İşte Hz. Peygamberimizin hadisi: “Helak edici yedi şeyden kaçınınız. Şirk, büyü, adam öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, iffetli kadına zina isnadında bulunmak.” (Buhari, Nesai, Müslim)

Kısaca özetlediğimiz yetim hakkı sadece, veraset vasileri arasındaki anlaşmazlık veya kurnazlık yada çevresindeki üçüncü kişilerin kötü iştahları ile yetim malına tecavüzle anımsanmadan daha geniş çerçeve ile ve ciddiyetle dikkate alınıp gereğinin yapılması gereken konudur.
 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..