Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '10

 
Kategori
Edebiyat
 

"Yol yorgunu" şair Arif Damar da göçtü ışıklar evrenine...

"Yol yorgunu" şair Arif Damar da göçtü ışıklar evrenine...
 

"İlle de görmek için mi beklenir güzel günler Beklemek de güzel..."

Arif Damar

“Toplumcu Türk şiirinin ustalarından Arif Damar (Barikat) bize şiirlerini emanet ederek aramızdan ayrıldı. Onu bugün şair arkadaşlarının yanına uğurluyoruz.” (*) Evet son yolculuğuna bugün İstanbul Moda’dan uğurlandı şair Arif Damar. 85 yıllık ömrün, 70 yılına sığan şiirlerini bırakarak şiir severlere. İnatla süren, sabırla işlenen, emekle yüklenen, aşk ve tutkuyla beslen en 70 şiir yılı… Onca soruşturmalar, gözaltılar, tutukluluklar, işkenceler, hapisler… Bu dünyadaki eylemli işi bitti. Şimdi bir başka damardan çalışacak, ışıklar, aydınlıklar evreninden sürdürecek yaşamını. Ölümsüzlükler kervanıyla sürdürecek yolculuğunu…

Yaşar Kemal, kalp yetmezliği nedeniyle yaşamını yitiren Arif Damar'la ilgili görüşlerini şöyle özetlemiş: "Arif Damar, zamanımızın en iyi şairlerinden biriydi. Zamanımızın en iyi ve en cesur insanlarından biriydi de. Arif Damar demek halkla beraber olmak, şiirle beraber olmak, insanlıkla beraber olmak demektir. Bir ömür boyu inançlarına ve şiirlerine sadık kalmış, düşüncesini gittikçe güzelleştirmiştir. Arif’in şiirlerinin ve kişiliğinin farkında olmayanlar bundan sonra farkına varacaklardır"

Kendisi ne demiş peki kendi şiiri, yaşamı, yaşadıkları, inancı, umudu, geleceği ile ilgili olarak? “Kardeşler, kız kardeşler, aslında ben 85 yaşında bir şairim. Size can oğul, can kız demem daha yerinde olur. İlk şiirim 1940 yani 15 yaşındayken yayınlandı. Yeni İnsanlık dergisinde. Demek ki 70 yıldır şiirle uğraşıyorum. Arada bir takım nedenlerden ötürü ara verdiğim oldu. Önce şu gerçeğin altını çizerek belirteyim ki şair olmak için şiir yazmıyordum. Bir takım sıkıntılarım, kaygılarım, kederlerim, isteklerim vardı.” (**) Arif Damar gençleri önemseyen, onların ürünlerine her zaman saygıyla ve sevgiyle eğilen, Cumhuriyet Gazetesi’nde Ayın Şiiri köşesinde genç şairleri de değerlendiren bir ustaydı. Yaşamı boyunca, şiir yazdığı sürece muhalif kaldı, aykırılığı elden bırakmadı. “Şair ve bütün öbür sanat dallarıyla uğraşanlar mutlak ve mutlak aykırı (Muhalif) olmak zorundadır. Hiçbir büyük şair düzenle (Kapitalist olsun, sosyalist olsun fark etmez) uyuşamaz. Uyuşan böyle adı kalan bir kişi gösterilemez. Demek ki neymiş: Aykırı olacaksın.” “Okul dışı, kural dışı, belli bir beğeniyle çatışan şairleri” sevmiştir hep. Örneğin Yahya Kemal’i, Ahmet Haşim’i, Necip Fazıl’ı, Asaf Halet’i, Dağlarca’yı… “Hatta Yahya Kemal’le Ahmet Haşim’i Nâzım’dan sonra tanıdım, sevdim.” der.

Gençliğinde bir şiirinden dolayı 2 yıl cezaevinde kalan, ilk kitabı Günden Güne’si toplatılan, yargılanan, bilirkişinin verdiği raporla beraat eden Arif Damar, 12 Eylül darbesinde 1982’de 57 yaşında yeniden gözaltına alınır, psikolojik işkence görür. Yasak yayın bulundurmaktan 3 aya mahkûm olur. Bozcaada (Tenedos) cezaevinde adli suçlularla yatar. Şair bu; yılmaz, inançla muhalif ve aykırı yazmayı sürdürür. Ve genç şairlere şunu öğütler: “Demem o ki, genç arkadaşlar buna benzer, buna yakın acıları göze alacaksın. Şiir bir yerde gençlik duygusudur. Ben bu yaşımda şiir yaratıyorum.” Yaşamının son zamanlarına dek şiirden, yaşamdan, sevgiden, umuttan, aydınlık gelecekten, devrimci çizgiden kopmayan Arif Damar için Zeynep Oral (***) şu sözleri etme gereği duyuyordu: “Çok genç yaştan başlayarak adamıştı kendini şiir yoluna, aydınlık bir gelecek yoluna, daha güzel, daha eşitlikçi bir dünya yoluna, toplumun mutluluğu yoluna... Kısacası aydınlık bir yola adamıştı yaşamını ve şiirini...”

Bu anlatılanları, yazılanları düşünürken, İzmir’de Konak Belediyesi Kültür Müdürlüğü ve Pen Yazarlar Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği 2. Uluslararası İzmir Şiir Buluşması’na sekizi yabancı 60’ın üzerinde şair katılmıştı 2006 yılında. “Şiir depremdir, şiir ayaklanmadır, şiir başkaldırıdır” diyen Arif Damar’ın katıldığı şiir buluşmasından belleğime bir fotoğraf düştü. Bir vapur gezintisi düzenlenmişti 21 Mart’ta. O vapur gezisine İzmir’deki bir çok şair katılmıştı. Eğlenceli, söyleşisi, şiiri bol bir gezi olmuştu körfezde. Bir ara Ahmet Günbaş, Mehmet Sadık Kırımlı ve benim de bulunduğum masaya çağırdık, kırmadı geldi, söyleştik, fotoğraf çektirdik. Sonra gençler aralarına aldı, şenlikli söyleşiye daldılar. O gün ne mutluydu gençler arasında görmeliydiniz. Şiirin ustası, şiirin gençleriyle aynı sevince coşkuya aynı duygularla alkış tutuyorlardı sanki. Ne güzeldi o anlar…

Onu Yol Yorgunu şiiriyle analım istiyorum. Işıklar içinde olsun. Yorgunluğunu bir güzel atsın öbür yanda.

Bana bir türkü öğretsen

Ayın aydınlığında söylesem

Gecenin karanlığında söylesem

Yağmur yağınca söylesem

Toprak uyanınca söylesem

Bana bir türkü öğretsen

Bana bir türkü öğretsen

Beraber olunca söylesem

Ayrı kalınca söylesem

Seni unutunca söylesem

Bana bir türkü öğretsen

Geldiğim yerlere er geç dönebilsem

Sevebilsem her şeyi yeniden sensiz

Sensiz vazgeçebilsem

Gece demesem gündüz demesem

Kimseleri dinlemesem

Hem yürüsem hem söylesem

Hem söylesem hem yürüsem

(* ) Doğan Hızlan, Hürriyet 22.10.2010

(**) Arif Damar, ŞİİRSAATİ Dergisi, 8 sayı (Nisan-Mayıs-Haziran 2010)

(***) Zeynep Oral, Cumhuriyet Gazetesi, 27 Nisan 2008

 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..