Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Portakal Çiçeği ve FISILTI

http://blog.milliyet.com.tr/elvince

27 Ocak '07

 
Kategori
Haber
 

'Yürek sızım şimdi omuzlarında melekler ağlasın'

'Yürek sızım şimdi omuzlarında melekler ağlasın'
 

"Baba ben şehit oluyorum, hakkını helal et" Sizin hiç oğlunuz şehit oldu oldu mu? Onların oldu... Sizin oğlunuz şehit olurken telefonla arayıp "Baba arkadaşlarımın hepsi öldü, ben de yaralıyım, ölüyorum hakkınızı helal edin. Anneme haber verme üzülür" dedi mi? Onların dedi...

Şehit erin ailesi cep telefonundan uzun süre çatışma seslerini dinler. Acılı aile sabaha dek oğullarından gelecek "yaşıyor" haberini bekler... Siz beklediniz mi?

Ancak sabah saatlerinde gelen askeri erkan, er Oğuz Parparoğlu’nun şehadet haberini verir...

Şehit asker için düzenlenen cenaze törenine Harp Akedemileri Kom. Orgeneral Aydogan Babaoğlu, 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Ethem Erdağı, Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanı Koramiral Emin Murat Bilgel, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Eşref Uğur Yiğit ve askeri yetkililer katıldı. Cenazeye Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök çelenk gönderdi...

Şehit oğullarıyla onlar çok "gurur" duydular.

Ya siz! Bu cenaze törenini seyrederken kucaklarınızda oğullarınız, siz ne hissettiniz??

Binlerce evladımızı ülkemizin her yerine olduğu gibi Güneydoğu’ya da gönderiyoruz. Orada bizim bilmediğimiz, anlayamadığımız nice fedakarlıklarla vatani görevlerini yapıyorlar.

Türkiye gerekli görürse Afganistan’a da, Çin’e de, Lübnan’a da, Güneydoğu’ya da asker gönderir. Ulusal çıkarlarımız, devletin ve milletin bekası neyi gerektiriyorsa o yapılır.

Ancak askerlerimizin güvenlikleri sağlanmış olmalıdır. Askerlerimiz pusuya düşürülüyor ve mayın tuzaklarında onlarca şehit veriyoruz.

Teröre, eşkıyaya karşı mücadele veren askerimizin can yelekleri yeterli midir?
Mayın arama cihazları yeterli midir?
İstihbarat görevi yapan birliklerin teknolojik sistemleri yeterli midir?
Silah ve teçhizatları yeterli midir?
Kısaca askerimizin vatan savunmasın da lojistik ve moral destek unsurları tam mı, eksik mi? Neleri eksik?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu eksiklikleri neden tamamlayamıyor? Bunu kamuoyunun bilmesi gereklidir.Ülkemin kör dövüşüne tahammülü yok...

Hiç kimse şehit ailelerinin duyduğu acıyı duyamaz, onlar kadar fedakar olamaz...

Şehitler hiç kimsenin siyasi malzemesi yapılamaz. Bunu siyasi güçlerde anlamalıdır, gizli karanlık güçler de. Bir kısım ne olduğu ne yaptığı belli olmayan dernekler de..

Şehit cenazeleri yıllardır kalbimi sızlatır dururdu. İçimden hep ne yapsam diye düşünür dururdum. Bir türlü düşüncelerim fiile geçemedi ve şehit ailelerine uzaktan üzülmekten başka bir şey yapamadım.

Düşünün bir can ne kadar lira eder? Hani; ölmek üzeresiniz ve diyorlar ki; "sana iki seçenek. Bir canın bedeli şu kadar lira eder. Eğer bedelini ödersen canın sana iade edilecek, ödeyemesen bizimle geleceksin..."

Deseler...

Elimizde ne var ne yok her şeyi verir, dağlarda aç sefil yaşamaya razı olmaz mıydık?

Kendimizi sorgulamamız gereken günleri yaşıyoruz. Kültürümüzden koptuk, materyalizmin önderliğinde yok ediyoruz her şeyimizi...

Binlerce parçaya bölünüyor ve birbirimizi yiyoruz... .

Türkiye nereye gidiyor? Biz nereye gidiyoruz? Bu sorunun cevabı önemli, biz nereye gidiyorsak Türkiye’de o yöne doğru gidiyor... İktidar ve muhalefet, Başbakan ve Cumhurbaşkanı devamlı birbirleriyle çekişiyor...

Eğitim bile siyasi kavgalara arena oluyor

Büyük hırsızlıklar arttı. Çalma-çırpma, yankesicilik ve hatta ölü soyuculuk bile artık rutinleşti... Kimse kimseyi acıtmadan bırakmıyor...

Sokakta kadınlarımız para kazanabilmek için gururlarını çiğniyor...

Hayvanlar bile siyasi kavgalardan nasiplerini alıyor. Belediyelerin oy kapma kaygılarına kurban gidip oradan oraya atılıp, zehirleniyor. Hasbelkader yapılmış, hayvan barınaklarına ulaşabilseler bile yiyeceksiz bırakılıyor. Hayvan barınağında unutuldukları için açlıktan birbirlerini parçalayan köpek görüntüleri hala taze dimağlarda...

Tüm bu olumsuzluklar olurken siyasi erkanın evine ekmek götüremediği oluyor mu?

Bir evin direği, belki de evi geçindiren tek kişi olan evlatlarını şehit veren ailelerin acısını gerçekten kim anlıyor?? Bir gül yaprağının evladını incitmesine dayanamayan ana, evladının cansız, kanlar içinde ki bedenine nasıl dayanır? (Bir şehit anası sabaha kadar olgunun bayrağa sarılı tabutuyla beraber aynı odada ağlamıştır) Evladını kendi yüreğinden başkasına emanet edemezken bir ana, şehit yavrusunu meleklere emanet ettiğini düşünerek nefes alacak gücü bulabiliyordur. Evladının güzel yüzünün çürüdüğüne inanamaz da... "Şehitler ölmez" der... Biz öldük onlar sağ der...

Ateş düştüğü yeri yakarken peki biz ne yaparız? Kendi dünyamızda kucaklarımızda evlatlarımız fark etmeden bir şeyleri yaşar gideriz...

Bir takım siyasi düşüncelerle kitleleri etkilemek peşindeyiz, "Hepimiz Ermeni’yiz"... Bu slogan kime? Neden? Bana sordular mı?

Kimi etkilemek istiyoruz? Asırlardır yan yana yaşadığımız, aynı siper de şehit bile olduğumuz Ermeni vatandaşlarımıza mı? Onlaraysa zaten onlar biliyor, ne-nedir, ne-ne değildir?.. Eğer onlarca ateşe, gazeteci ve din adamımızı şehit ederek, ailelerini ve bizi yasa boğan, Türkiye’yi kaosa sokmaya çalışanlara mı? Kurtuluş savaşında, binlerce vatandaşımızı toplu mezarlara canlı canlı gömen ve... Şimdi zeytinyağı gibi suyun yüzüne çıkarak, tarihi belgeleri bile hiçe sayarak "Ermeniler katledildi" diyen ve arkasına bazı medya güçlerini alanlara mı diyorsunuz? Onlar; zaten "hepimiz Ermeni’yiz" sloganına inanmıyor. Akıttığımız göz yaşlarını "timsah gözyaşları" nazarıyla algılıyorlar...


Ben Ermeni değilim, Türkiye’m de değil!!!
Ben insanım canım Türkiye’mde yaşayan her etnik azınlık da İNSAN...
Ben anneyim, babayım, evladım, canım ben... Onlarda anne, baba, evlat, can onlar da...
Artık durmalı, düşünmeli, doymalıyız...


Siyasi kaygılarla, kitleleri bir yöne çekmeyi düşünerek, etkilemeyi bırakmalı, insanca nasıl yaşanır- yaşatılır onu düşünmeliyiz... Canlar gitmeden canlara sahip çıkabilmenin hesaplarını yapmalıyız...

Ben insanım... Anneyim... Babayım... Evladım... Canım ben...
Hrant Dink insan... Anne... Baba... Evlat... Can Hrant Dink...

Not: Hrant Dink adı geçen bir blog yazmak istemiyordum... Fazlasıyla, blogger arkadaşlar bu konu hakkında fikirlerini beyan etti... Zevkle okudum, herkes kendince haklıydı. Yazacak bir şey yoktu artık benim için; ama ta ki bir şehit cenazesin de oğlunun tabutuna sarılmış ağlayan ve "VATAN SAĞOLSUN" diyebilecek kadar yüce gönüllü bir babayı görünceye kadar... Bütün şehitlerimizin ruhları şad olsun. Ailelerinin acısının böyle olaylarla artırılmasına, siyasi kaygılar yüzünden olayların yanlış kanalize edilmesine karşıyım... .

 
Toplam blog
: 76
: 2902
Kayıt tarihi
: 06.11.06
 
 

"Yasamak sakaya gelmez,büyük bir ciddiyetle yasayacaksinbir sincap gibi mesela,yani yasamin disinda ..