Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '18

 
Kategori
Güncel
 

0 Mustafa iken de, Mustafa Kemal iken de, Mustafa Kemal Atatürk iken de Hiç Değişmeyendi!

0 Mustafa iken de, Mustafa Kemal iken de, Mustafa Kemal Atatürk iken de Hiç Değişmeyendi!
 

İki Mustafa Kemal vardır:

Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal…

İkinci Mustafa Kemal, onu “ ben “ kelimesi ile ifade  edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir.

0, Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!

…………

Çoğu ailelerde öteden beri çok kötü bir alışkanlık var, çocuklarını söyletmez ve dinlemezler. Zavallılar söze karışınca, “ Sen büyüklerin konuşmasına karışma! “ der sustururlar. Ne kadar yanlış,hatta zararlı bir hareket ! Halbuki  tam tersine, çocukları serbestçe konuşmaya, düşündüklerini, duyduklarını olduğu gibi ifade etmeye özendirmelidir, böylece hem hatalarını düzeltmeye imkan bulunur, hem de ileride yalancı ve ikiyüzlü olmalarının önüne geçilmiş olur.

Kısacası çocuklarımızı artık, düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının samimi düşüncelerine de saygı beslemeye alıştırmalıyız.  Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde, yurt, ulus, aile ve yurttaş sevgisiyle beraber doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışmalıdır.  Bence bunlar, çocuk eğitiminde, ana kucağından en yüksek eğitim ocaklarına  kadar  her yerde, her zaman üzerinde durulacak önemli noktalardır. Ancak bu yolladır ki, çocuklarımız memlekete yararlı birer vatandaş ve eksiksiz birer insan olurlar.

………….

Yaşam kısadır. Bunu kutlama ve taçlandırma için, insanların genellikle uygun gördükleri yol evliliktir. Bu genel kurala uymayanlar, pek sınırlı ve benzeri azdır. Bu kural dışını oluşturanlar da, esas kuralın fenalığından değil ve fakat tersine bu güzel kurala inanmadan kendilerini alıkoyan  sebeplerin etkisinde kaldıklarından, belki evlenmiş olmaktan korktuklarından fazla mutsuz olanlardır. İnkar edilmez bir gerçektir ki insanlar, yaşam, kadınsız olamaz. Evli olanlar, yaşamın vazgeçilmezini temin etmiş ve bütün düşünce ve isteklerini bir maksat, bir meslek, bir amaca yöneltmiş olur. Ancak talih, eşlerin ruh ve kalplerini iyi geçindirsin!

Yeni evlenen bir kişinin gönlü, yaşam, aşk ve mutluluk duygularıyla doludur. Bu, en değerli bir zamandır.İnsanlar, yaşamında bu parlak ve sevinçli dakikaları, ölünceye kadar hep aynı şekilde duygulanarak pek önemli  ve yaşamı için tarihsel bir olay olarak anar. Ben bunu denemedim; fakat az çok yaşamı ve insanları incelediğim için bu sonucu buldum. Yaşamın çeşitli yönlerinden birkaçını görenler, evlendikten sonra keşfedilmemiş yönlerini de ister istemez gözlemlerler. Bu gözlemleme, pek tatlı olabildiği gibi pek acı da olabilir.

Eşini mutlu edebilecek herkes evlenmelidir, çoluk çocuk sahibi olmalıdır. Bana bakmayınız, bu güç işte örnek İsmet Paşa’dır. Benim yaşamım başka türlü düzenlenmiştir. Buna rağmen  deneyimini yaptım. Sonradan anladım ki bu iş benim başarabileceğim iş değişmiş…

Çocuk sevgisi insan için bir gereksinimdir. Hele yaş ilerledikçe bu gereksinim  kendisini daha kuvvetle duyuruyor. Onun için de Ülkü’ yü yanımdan ayırmak istemiyorum.

…………..

Benim tutkularım var, hem de pek büyükleri; fakat bu tutkular, yüksek makamlarda bulunmak veya büyük paralar elde etmek gibi maddi emellerin doyumuyla ilgili bulunmuyor. Ben bu tutkularımın gerçekleşmesini, vatanıma büyük faydaları dokunacak, bana da gerektiği gibi yapılmış bir görevin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir fikrin başarısında arıyorum. Bütün yaşamımın ilkesi bu olmuştur. Ona çok genç yaşımda sahip oldum ve son nefesime kadar da onu koruyacağım.

…………..

Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları soylu milletime geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar; insanın serveti, kendi manevi kişiliğinde olmalıdır.

………….

Onu hep savaşları , kazandığı başarıları, devrimleri ile tanıdık.

Askeri ve siyasi dehasıyla bir  baş kumandan…

Ulu önderimiz…

  Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.

Bir de etten, kemikten, hepimiz gibi, özlemleri, hayal kırıklıkları, tutkuları olan, kendini insan olarak ifade eden bir Mustafa Kemal var.

Yukarıda bir kısmını paylaştığım sözleri onun bu yönünü de ifade ediyor.

İnsana, hayata, yaşamın anlamına, hayallere, ideallere,  evliliğe, yuva kurmaya, çocuklara bakışını…

“ Baş öğretmen “ olabilmesinin ardındaki gerçeği görüyorum bu satırları okuyunca.

 Aslında hayatın içinde nasıl dikkatli, hassas,  duygu dolu bir öğrenci olduğunu, duygularını ve mantığını nasıl dengelediğini, nasıl bir ahlaka ve vicdana sahip olduğunu görüyorum.

Tutkulu, özverili, vakur duruşuna hayran oluyorum.

Yüzünü hiç görmediğim, hiç dokunmadığım halde, kendimi onunla “ halden anlayan bir sohbet”  içinde buluyorum sanki.

Daha çok seviyorum ve onu biraz da böyle anlamak, anlatmak istiyorum.

CANIM ATAM,

Ölümünden 80 yıl sonra bile her 10 Kasım’da saat 9.05 de  senin için ayağa kalkıyorsak, bu sadece senin bizi, Türk milletini, dünya sahnesinde ayağa kaldırmana duyduğumuz minnetten değil, senin üstün karakterine, bilge kişiliğine duyduğumuz derin saygı ve hayranlık yüzündendir.

Her sözün, her düşüncen derin bir felsefi bakış, bir şuur içeriyor.

Elbette ki, bunları anlayabilmek ve yorumlayabilmek de bir şuur ister.

SEN,  etten kemikten yaratılmış  olan Mustafa Kemal…

Öyle bir tohum attın ki, bu topraklara…

Emin ol, İkinci Mustafa Kemaller  seni her gün daha da çok anlıyor, daha çok seviyor.

Bugün senin için yas tutma günü değil, varlığını  ve sonsuza kadar da var olacağını  idrak ve kutlama günü…

 

 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..