Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '10

 
Kategori
Etkinlikler / Festivaller
 

1-A sınıfının mucizesi

1-A sınıfının mucizesi
 

"RESİM:PAPATYA650"yaşanan her an mazideki yerini alırken hatıralarımıza saklanıyor"


Takvimler 29 Mayısı gösteriyordu bugün. Heyecan rüzgârı esiyordu Öğretmen Kubilay İlköğretim Okulunun 1-A sınıfından. Kocaman bir heyecan taşıyorlardı mimi mini yürekler. Nasıl taşımasınlar ki… Şenlik vardı okullarında. Okumayı yazmayı öğrenmişlerdi ve şimdi gün onların günüydü. Bayram yapacaklardı. Bu mutluluk dolu anı öğretmenleriyle, anne babalarıyla, büyükanne büyükbabalarıyla, amcaları, teyzeleri, halaları, dayılarıyla paylaşacaklardı.

Sabahın erken saatlerinde aldılar yerlerini Yenimahalle Belediyesinin Tiyatro Salonunda. Önce tüm yılı özetleyen bir slâyt gösterisi aktı gözlerimizin önünden. Öğrendik neler neler yapmış çocuklarımız. Hangi yarışmalara katılmış, hangi aktivitelerde var olmuş. Oyuncaklar yapmışlar, ağaçlar dikmişler, balmumu heykel müzesini gezmişler.

Perde kalktı hemen sonra. Işıklar yandı. Başladılar gösterilerini sunmaya. İki küçük sunucu baştan sona hâkimdi programa. Büyümüş de küçülmüşlerdi sanki.

Önce saygı duruşu, ardından İstiklal Marşı.

Okul Müdürümüz Sayın Mithat GÖKÇEN Beyefendinin konuşmasıyla başladı tören.

Smokiniyle Mustafa Kemal Atatürk geldi sahneye Gençliğe Hitabesini seslendirerek.

Sonra kimler gelmedi ki…

Nazım Hikmet.

Hacı Bektaş Veli.

Mevlana.

Fatih Sultan Mehmet.

Nasrettin Hoca.

Keloğlan, keleş oğlan.

Barış Manço.

Şeyh Şamil.

Karagöz ve Hacivat.

Şarkılar söylendi, danslar edildi.

Şiirler okundu.

Alkışlar taştı tiyatro salonundan sokaklara.

Her biri çiçekti çocuklarımızın. İşte bu yüzden mis gibi kokular yayılıyordu sahneden.

Gösteriler bitti ve okuma belgelerini aldılar minicik eller değerli öğretmenlerinden.

Duygu sel oldu taştı göz pınarlarından.

1-A sınıfının değerli öğretmeni Hesna Dereci Hanımefendinin çocuklarıyla duyduğu gurur gözlerinden okunuyordu. Onları çok sevdiğini söylerken, çocuklarına ve velilerine teşekkür ederken boğazına düğüm düğüm yerleşiyordu mutluluk. Tüm öğrencileriyle ve velileriyle yaşanan bu anları hatırlarda canlı tutmak için bol bol fotoğraf çektirdiler. Ne de iyi yaptılar. Öyle ya, yaşanan her an mazideki yerini alırken hatıralarımıza saklanıyor, sıkı sıkı kazınıyor belleklerimize kare kare fotoğraflar.

Yıllar önce ben de bu okulda, o sıralarda idim yeğenim gibi.1978–1979 yılında mezun oldum Öğretmen Kubilay İlkokulundan. Benden sonra da kardeşlerim. Şahin Akbaba Beyefendi idi öğretmenim. Osman Koç Beyefendi idi okul müdürümüz. O günleri ne çok özlüyorum öğretmenimi de çok özlediğim gibi. Acaba şimdi nerededir, ne yapıyordur?

Hatırlıyorum da okulun son günü öğretmenimden ve arkadaşlarımdan ayrılacağım için nasıl da gözyaşı dökmüştüm. Öğretmenimin şefkat dolu elleri okşamıştı sarı kıvırcık saçlarımı, silmişti gözyaşlarımı. Şimdi o günler hatıralarımda kaldı. Ama bugün yeğenimin coşkusu yüreğime ılık ılık aktı. Biraz da imrendim sahnedeki tüm çocuklara. Neden mi? Bizim zamanımızda okuma bayramları yoktu. Bir tuşa dokunmayla karşımızda okulumuzun haberlerini alabileceğimiz Web sayfası nefes kadar yakın değildi. Gösteri boyunca çekecek kameraları yoktu çoğu ailenin çocuklarını, olsa olsa fotoğraf makineleri. Elbette kutlardık 23 Nisanları, 19 Mayısları coşkuyla. Şiirler okur, marşlar seslendirir, rondlar hazırlardık. Grafon kâğıtlarından kedi merdivenleri, el işi kâğıtlarından zincirler yapardık. Kasım patılar getirirdik bahçelerimizden 10 Kasımlarda. Yerli malı haftasını kutlardık evimizden getirdiğimiz çerezlerle, meyvelerle. O zamanlar okulumuzun kocaman bir bahçesi vardı. Törenler şu anda bina olan tarafta yapılırdı. Ön bahçeyi ise Cuma akşamları sadece İstiklal Marşı okumak için kullanırdık. Hafta sonları mandolinimi alır, kursa gelirdim. Ah, o günler… Şimdi çok uzaklarda kaldılar. Ama ikinci kuşak olarak yeğenimin de bizim okuduğumuz okulda öğrenim görmesi beni fazlasıyla bahtiyar ediyor. Belki de o yüzden bugün gözyaşlarımı tutamadım.

Fevkaladenin fevkinde bir gösteriydi. Birinci sınıf çocukları gibi değildi hiç biride. Kendilerinden emindiler başarılı bir geleceğe adım atarken. Ulu Önder Atatürk’ümüz ne kadar da haklıymış geleceğimizi çocuklarımıza emanet ederken. O’nun çizdiği yolda gösterdiği hedefe hiç durmadan ilerleyecekleri bugünden belliydi minik yüreklerin.

Sözlerime son verirken;

Okuma bayramına emeği geçen okul müdürümüzü, öğretmenlerimizi, velilerimizi ve çocuklarımızı yürekten kutluyor, her birini tek tek gözlerinden öpüyorum. Allah yollarını açık etsin.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..