Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '11

 
Kategori
Futbol
 

1 iddianame 3 kulüp

3 Temmuz’dan bu yanabugünü bekledim. Çünkü havada uçuşan “şike yaptınız”, “şike yapmadık” tartışmalarının hiçbir anlamı yoktu benim için. Zira ne yaptınız diyenler karşı tarafı ne ile suçladığını biliyordu adam aklıllı, ne de yapmadık diyenler neyi savunduklarını. Doğrusunu söylemek gerekirse, “yaptınız ve yapmadık”tan ziyade “yapmış olmanızı istiyorum” ile” yapmamış olmamızı istiyorum”un savaşıydı tüm yaşananlar; gönül verilen renklerin gölgesinde.

Bugün ise iddianamenin açıklanmasıyla olay başka boyuta taşındı. Kimin ne ile suçlandığı ve bu suçlamaların gerekçelerinin neler olduğu kamuoyu ile paylaşıldı. Çoğu meraklı sporsever gibi dört yüz bir sayfalık iddianameyi ben de okudum ve sonunda elbette bir kannatim oluştu; hem Fenerbahçe, hem Trabzonspor hem de Beşiktaş’ın yaptıkları ile ilgili.

Fenerbahçe

İddianamenin 216 sayfası sarı lacivertlilerle ilgili ve dokümanda Aziz Yıldırım’ın adı 715, Şekip Mosturoğlu’nun adı da 244 yerde geçiyor. Fenerbahçe’nin şike ile suçlandığı maç sayısı 13.

 İddianamedeki her iddia telefon kayıtları ve ifade beyanlarının yanı sıra bazı fotograflarla da desteklenmiş durumda ve lafı dolandırmadan söylemek gerekirse iddia edilen suçlamaların aksini savunmak oldukça zor. Gerek rakip futbolcuların açıklamalarını, gerek bazı fotoğrafları, gerekse yapılan telefon görüşmelerini okumak zihinlerde, sarı lacivertli yöneticilerin, geçen sezonun ikinci yarısında birçok maçın sonucunu etkileyecek işlere kalkıştığı izlenimi uyandırıyor.  

Fakat Fenerbahçe yönetimi başta söylentileri yalanladığı gibibugünlerde de  iddianameyi yalanlıyor ve TFF ile olan savaşını sürdürmek istiyor. Fakat bu savaş alsında taraftarı, futbolcusu, teknik heyeti hatta mevcut yönetimiyle Fenerbahçe’yi yıpratıyor. Bugün Fenerbahçe yönetiminin açık yüreklilikle çıkıp olayları anlatması veya söyledikleri gibi iddianame yanlışlarla doluysa bu yanlışları ortaya çıkaracak kanıtları göstermesi gerekiyor. Zira bu sıkıntılı dönem uzadıkça bundan zarar gören devamlı sarı lacivertliler olacaktır.

Burada Fenerbahçe taraftarına çok önemli bir görev düşüyor. Bu aşamadan sonra hâlâ kulüplerinin haksız bir ithamla karşı karşıya kaldığını düşünenler değil ama ortada bir yanlışlık olduğuna kanaat getiren sarı lacivertlilerin savcı veya hakimden önce kendi yönetimlerine hesap sorması ve onları doğru olanı yapmaya zorlaması gerekiyor. Zira şayet suçlamalar doğruysa en büyük suç onların duyguları ile oynanması nedeniyleFenerbahçe taraftarına karşı işlenmiş suç olacaktır.

Trabzonspor

Trabzonspor ile ilgili iddianamede 2 şike suçlaması var ve bunlar 8 sayfada değerlendirilmiş. Trazonspor başkanı Sadri Şener’in adı da dokümanın 60yerinde geçiyor.

İddianameye göre Trabzonspor da suçlu fakat bordo mavililerin sarı lacivertlilerden tek farkı rakipleri girişimleri sonucunda amaçlarına ulaşırken Trabzonspor gerek karşı tarafın kabul etmemesi gerekse başka sebeplerle uğraşlarını sonuca ulaştıramamış.

Fakat tüm bunlardan, bordo mavili kulübün resmi internet sayfasında beyan ettiği gibi 82 puanın “helal” olduğu  anlamını çıkarmak etik değerlerle bağdaşan bir durum değil zira ortada bir en azından kötü niyet ve girişim var.

Bu nedenle öncelikle Trabzonspor taraftarının kulübün veya yöneticilerin bu girişimlerinden rahatsız olması, bu yapılanların nedenini sorması,  yönetimin de konuyu hem kendi taraftarları hem de kamu oyuyla paylaşması gerekiyor.  

Beşiktaş

İddianamenin 14 sayfası Beşiktaş ile ilgili, bu bölümlerde Tayfut Havutçu ismi 33 yerde geçiyor ve siyah beyazlıların şike yaptığı maç İBB ile oyananan Türkiye Kupası final maçı.

İddianameye göre Beşiktaş’ın durumu Trabzonspor’un durumuna çok benziyor zira siyah beyazlılar da rakip futbolcular ile konuşup onları kendilerine karşı kötü oynamaya ikna etmeye çalışmış fakat İbrahim ve İskender’in final maçında iyi bir oyun sergilemeleri bu girişimlerin hayata geçirilemediğine dair bir savunma niteliğinde.

Fakat sonuca etki edip etmediğine hakimin karar vereceği bu konuda sabit olan bir şey var ki o da siyah beyazlıların teknik direktör ve bir yöneticisiyle kupa finalinin sonucunu önceden belirlemeye kalkışmış olması.

Beşiktaş sezon başında kupasını iade etmişti ancak yapılması gereken, eğer ortada iddia edildiği gibi bir suç varsa, kupanın getirileri olan Avrupa Ligi ve şampiyonluk priminden de feragât etmektir. İnanıyorum ki tıpkı Fenerbahçe ve Trabzonspor taraftarı gibi Beşiktaş taraftarı da, eğer suçlamalar gerçekse, bu tür yaptırımlardan rahatsızlık duymayacaktır.  

Son olarak bu olaylarla ilgili TFF’nin Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’ndden men ettiği fakat Trabzonspor ve Beşiktaş’ın Avrupa kupalarına katılmalarına izin verdiği ve bu şekilde aslında zımni olarak bir karar vermiş olduğunu da unutmamak gerekir. Gönül isterdi ki TFF, olumlu veya olumsuz kararlarını zımni değil açıkça versin ve kimseye zaman kaybettirmeyip herhangi bir belirsizliğe mahal vermeden bir çözüm yolu üretsin. Bu süreçte inisiyatif alması gereken tek kurum olan TFF’dan hâlâ sezon sonu, dava sonu gibi takvimler duymak oldukça üzücü zira TFF kafasını kumda ne kadar çok tutarsa futbolumuz o kadar zaman, değer ve itibar kaybediyor.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..