Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '12

 
Kategori
Güncel
 

1 Mayıs’a sirk anısıyla yaklaşmak!

1 Mayıs’a sirk anısıyla yaklaşmak!
 

‘Baskısız, kısıtlamasız iş imkânları’taleplerini, demir ağlarla örülü alanlarda, binlerce güvenlik gücü denetiminde, gerçekleştiren çeşitli birlikler 1 Mayıs’ı büyük(!) coşkuyla kutlarlar. Emekleriyle haklarını kazananların yanı sıra tiyatroya uzanan siyasi oyunlara tepkili sanatçılar, şike çorbasında kaynayıp giden taraftarlar, kapitalizme hayır diyen ve Fatih Camisi’nde gıyabi namaz kılıp Taksim’e gelen ‘Antikapitalist Müslüman Gençler’, her hafta 90 dakikalık bölümlerle sinema filmi uzunluğunda dizi çekmekten yakınan oyuncular, memurlar, ailesiyle eğlenmeye gelenler, halay çekenler, 30-40 yıllık ezberler üstünden konuşanlara karşı çıkanlar ve Türkiye’nin her yerinde aynı anda atılan ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganları…

Yeni renklerle eskilerin karıştığı 1Mayıs meydanlarından dışa taşan kafaları güzeller, camları indirir… Meydana sokulmayanlar direnince biber gazıyla terbiye edilir. Sosyalizmin iktidara geleceğine inanç, pankartlarla dillendirilir… Gümbür gümbür hoparlörlerden konserler dinlenir… Kes kısadan, etkinliklerle gönüller eğlendirilir… Karanfil dağıtımıyla çiçekçiler sevindirilir… 364 gün kapitalizmden nasiplenenler, güvenlik güçlerinin korumasındaki çevrili alanda, bir günlüğüne işçi babası kesilir!

Eskiden sıkça gelen sirklerde en heyecanlı dakikalar, aslan-kaplan gibi hayvanların gösterileri esnasında yaşanırdı. Şakır-şukur seslerle, gösterinin yapılacağı alanla seyirciler arasına demir parmaklıklar yerleştirilirdi. Böylece, ne kadar eğitilirlerse eğitilsinler doğalarında vahşilik taşıyan yırtıcıların beklenmedik bir hamleyle çevreye zarar vermesinin önlemi alınmış olurdu. Kafesler kurulduktan sonra belli koridorlardan sahneye salınan aslan-kaplanlar, terbiyecilerinin nezaretinde ve onların yönlendirmesiyle numaralarını sergilerdi. Seyirciler de, aslan ya da kaplanların meziyetlerini alkışlar, zaten iğnelerle uyuşturulmuş olan yırtıcılara bu becerileri kazandıranlara da ‘Bravo’ derlerdi.

Ben de, korku ve hayranlık duygularının etkisinde, izlerdim şaklayan kırbaçla numaralarını sergileyen hayvanları. Çocuk aklımla, yırtıcıların uyuşturulmuş olduğunu bilemezdim tabii… Hiç unutmam, bir keresinde Bengal Kaplanı çişini attırmıştı seyircilere doğru. Büyük bir panik yaşanmıştı ön sıralarda ve görevliler arasında. O gün beni güldüren bu paniğin kökeninde, hayvanın uyuşturucunun etkisinden çıkma olasılığının yattığını sonradan öğrendim. Uyuşan hayvan, kendi inisiyatifiyle bir şey yapamazmış; yapıyorsa ilacın etkisi geçmiş demekmiş. Her şeyin, uyuşturulan iradelerle gerçekleştirilen bir düzmece olduğunu kavradığımda, küçüklüğümün görkemli sirk gösterileri de birden anlamsızlaşıvermişti gözümde.

Günler öncesinden dizilen demir barikatları, camları sökülen otobüs duraklarını gördüğümde ‘sirk’ anılarım canlanıverdi işte! Orada aslan-kaplanlar sokuluyordu kafesli sahnelere, burada 1 Mayıs’ı coşkuyla(!) kutlamaya gelenler… İkisinin de gerekçesi, güvenlikti! Güvenliksiz olmaz. Şahsen görmediğim ama ekranlarda bolca izlediğim ve yaşayanlardan işittiğim 1977 yılının 1 Mayıs kutlamalarında da, yollara enlemesine çekilen kamyonlar güvenlik için miydi acaba? Sanmam. Güvenlik için olsa, tepelerden yağan kurşunlardan ölen olmazdı. Yoksa insanlar kurşun yarasından değil de, tıkıldıkları alandaki izdihamdan mı yaşamlarını yitirmişti? O günlerin dokunulmazlığı olduğundan bu soruların cevaplarının üstüne bir bardak su içmek lazım.  

Yıllarca yasak olan 1 Mayıs serbest bırakılsa da bu anılar beni meydanlara gitmekten hep alıkoyar. Tel ve demir barikatlarla çevrelenmiş alanlara tıkılanların, tepeden gelebilecek bir atışla birbirini ezme ihtimalinin yanı sıra buralardaki güdümlü konuşmaları, uyuşturulmuş aslanların kırbaç şaklamasıyla sergiledikleri numaralara da benzettiğimden bana çok anlamsız gelir. Yılın her günü yaşanan zorlukların bir günde söylenen şarkı-türkülerle, karton muhabbetlerle, atılan sloganlar açılan pankartlarla çözülemeyeceğini; 2 Mayıs sabahı ‘İmam’ın bildiğini okuyacağını’ düşünürüm. Çünkü Bengal Kaplanı’nın çişini, geldiğinde koyuverme özgürlüğüne sahip olmadığını bilirim!

1 Mayıs dışındaki tüm günlerde emeğiniz hak ettiğini bulsun…

Anibal GÜLEROĞLU

www.sinematur.com  

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..