Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

1 Mayıs’ı ‘İşçinin-Emekçinin Bayramı’ sananlara…

1 Mayıs’ı ‘İşçinin-Emekçinin Bayramı’ sananlara…
 

NTV, ‘1 Mayıs Özel Yayını’yla, 1977 olaylarının ardından, ilk kez izinli kutlamalara mekân olan, Taksim Meydanı’ndaydı! Canlı yayında, Mete Çubukçu ve Oğuz Haksever, mitingi ayrıntılarıyla verirken stüdyo konuğu Milliyet Gazetesi yazarı, Güngör Uras da 1 Mayıs’ın amacını anlattı! Böylesi geniş çaplı katılımı, Türk kamuoyunun kendini ve dertlerini ifade etmek istemesine bağlayan Uras, bu yolla tansiyonun düşürüldüğüne dikkat çekti. Türkiye’nin istihdam sorununun büyüklüğüne değinen yazar, çocuk işçilerden sigortasız çalışanlara kadar herkesin sorununun ‘üretimi artırmakla’ çözülebileceğini vurguladı! Et ithalini de ‘Türk hayvancılığı mutsuz edilmeden, dengeli bir politikayla çözülmesi gereken konu’ olarak yorumlayan Uras, Türkiye’deki insan yapısının ve yaşam tarzının iyiye gittiğini belirtip ‘Bundan sonraki kutlamalar daha iyi olacak. Geçmişle kıyaslamamak gerek’ dedi. Nedense, ‘Geçmişinden ders alamayanın, geleceğinde başarılı olamayacağını’ düşünmeden edemedim!1 Mayıs 1977’den görüntülerin de verildiği yayında, aralarında ‘Çarşı Grubu’nun da olduğu, 200 bine yakın çeşitli kesimden katılımcının ve 3500 polisin varlığından söz edildi. TÜRKİŞ Başkanı Mustafa Kumlu’nun tepkiler sonucu AKM Binası’na sığınmasının dışında, olaysız geçen kutlama ‘Sol ve emekçi kesimin sesini duyurduğu şenlik’ olarak tanımlandı.

‘Bahar Bayramı’ olarak kırlarda kutladığımız 1 Mayıs’ın, 1977 yılında ‘kanlı bir gün’e dönüştürülmesini, o zamanlar çocuk aklımla pek kavrayamamıştım! Dehşet veren görüntüleri izlerken sağ-sol kavramlarından da bihaberdim. O süreçte, insanların birbirlerini katletmesini, mazur gösterecek herhangi bir sebep göremiyordum. Cem Karaca’yı dinlemeyi seviyordum ama 1 Mayıs şarkısındaki ‘Devrimin şanlı dalgası’nın ne olduğunu anlayamıyordum. Hala da anlamış değilim! Yıllar geçtikçe, dünyadaki tüm kavgaların para ve güç uğruna yapıldığını kavradım! Canlı yayında, bir zamanlar suç sayılan 1 Mayıs Marşı’nı, ‘Timur Selçuk ve Ruhi Su Dostlar Korosu’ndan dinlerken, yabancı sermayenin yağlı yumruğuyla ezilen ülke kaynaklarımızı düşünmeden edemedim! Dünya düzeninde, ‘Devrim’ kavramının ‘provokasyon’ olmaktan öte anlam ifade etmediğini hala göremeyenler, kapitalizmin yarattığı bir günü, ‘Emekçi Bayramı’ diye kutlarken, emeğe gerçekten değer verildiğini düşünecek kadar saf olabiliyor! 1977’de halka ateş açılan, Sular İdaresi’nin üstünde bugün katılımcıların oturması zafer mi? Ya da ‘kızıl bayrak’ açıp marşlar söylemekle mi refah sağlanacak? ‘Hakça paylaşım’dan yana fikirlerini Rusya’ya yaymaya çalışan Tolstoy’un bile, kontes karısının zenginliğinin nimetlerinden faydalandığını düşünürsek, bu yapılanlar çok komik geliyor! Tıpkı, işçi haklarını savunana sendikacıların lüks yaşantıları gibi... Gerçek özgürlüğün ve dolayısıyla toplum refahının, ülke zenginliklerini yabancılara kaptırmamakla sağlanacağı ne yazık ki anlaşılamıyor. Önemli olan, körü körüne, dayatma bir ideolojinin peşine takılmadan, olayların arka planını görebilmek! Yoksa Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs Mitingi’ne açılıp açılmamasının ne anlamı var? Bugün ‘emekçinin hakkı için’ slogan atanlar, yarın yabancılara satılan kuruluşlarda çalışmaya devam etmeyecek mi? Ne diyordu 1 Mayıs Marşı:

Ancak bu böyle gitmez sömürü devam etmez
Yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde

1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı

Bu satırları hep bir ağızdan söyleyenler, madenimizden akarsuyumuza ‘özelleşme’ bahanesiyle sömürgeleştirilen ülkemizde, bizi bölmeye çalışan emperyalizmin sebep olduğu katliamlara karşın, ‘yepyeni-hakça’ bir hayatın geleceğine gerçekten inanıyorsa, ‘Esaret Devrimi’nde ilerlerken yolları açık, bayramları kutlu olsun!

ANİBAL GÜLEROĞLU

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..