Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

1 saatte 6300 m.yürüdüm.Neler gördüm neler...

1 saatte 6300 m.yürüdüm.Neler gördüm neler...
 

Sağ köşede görünen bank: İşte liseli gençlerin faaliyet alanı


Birkaç kilo fazlalığım var.Doğruyu söylemek gerekirse 98 kiloyum ve 90 kiloya inmek istiyorum.Bu kiloma 107-108 lerden geldim.Yazın eşimin 1,5 aylığına İstanbul dışına çıkmasını fırsat bilerek sıkı bir diyet ve günlük yürüyüş-egzersiz takviyesi ile bir anda 95 kiloda buldum kendimi.

Aslına bakarsanız ben bile şaşırdım sonuca.Bu kadar çabuk ve kolay olacağına inanamamıştım.Tabi ki bir diyetisyendan tavsiyeler aldım.Öyle kibrit kutusu kadar peynir,12 tane zeytin falan hesabı yapmadan ,vücuda fazladan yağ yüklemesi yapmadan mevcut yağları yaktım sadece.

İşin kötü tarafı bütün pantolonlarımın belimden düşmesi oldu.Yaklaşık 6-7 yıldır (100 +) kiloda olduğumdan “çıtır” hâlim ile gar birbirine örtüşmedi.Nerdeyse hiçbir pantolonumu giyemiyordum.Araya giren ramazan ve eşimin İstanbul’a dönmesi ile kurulan fevkalâde akşam yemekleri,pantolon krizi ile birleşince biraz bu tempoyu yavaşlattım.
İşin ucunu biraz da kaçırınca ibre tekrar 100’lere doğru çıkmaya başladı.”Çıtırlığın “ tadını aldığımdan fazlalar için yeniden bir diyet ve egzersiz programına başladım.Yine yağsız yemek,sıfır tatlı,sıfır abur cubur ve sıkı bir spor desteği ile hedefim yaza kadar 90 kiloya inmek.

Evime yakın bir parkta harika bir yürüyüş parkuru var.Çamlık bir alan ve her türlü spor aletleri mevcut.Yazın yaptığım programda akşam 18’de başlıyor,bir saatte 450 metrelik parkurda 14-15 tur atıyordum.Bu da 6300-6750 metre yapıyor ki benim için iyi bir rakam.

Kış için de saat 16.30 dan 17.30 a kadar aynı programı uygulamak için tekrar parkın yolunu tuttum.Hava soğuk olduğundan terlemek için ilave giysilerle birlikte yürüyüşe başladım.Yaza göre hâliyle daha az insan var parkta.Ancak tahminimden daha fazla bayan yürüyüşçü olduğunu söylemeliyim.Üstelik yalnızlar ve parkın bazı bölümleri karanlık olduğu için cesaretli oldukları da kesin.Güvenlik de var elbette ama şaşırdığımı ama bu görüntünün de hoşuma gittiğini eklemeliyim.

Bir grup spor aletinin yanında bulunan bankta oturan orta yaşlı ve eşofmanlı bir bayan sigara içiyordu.”Herhalde yürüyenlerden birini bekliyor” dedim kendi kendime.Ya da yürüyüşünü bitirde ama tiryakilikten de vazgeçememişti belki.Yanından uzaklaşıp gittim bu arada.Biraz sonra tekrar karşılaştık,hanımefendi yürüyüşe başlamıştı.Hem sigara,hem yürüyüş.Pes doğrusu;yürüyüşte bile sigarasından vazgeçemeyeceksen neden parka geliyorsun ki?

Sigara demişken üç tane liseli kızımız sigara içmek için parkı seçmişler.Acemice sigara yakmalar ve acemi sigara tutuşu.Dumanı üflerken yukarı doğru ağızları şekilden şekile giriyor.Sigara özentisi lise yıllarında hâlâ yerini koruyor anlaşılan.

Yürüyüş için insanların spor malzemeleri olmadan da parka geldiğini farkettim.Bazı bayanlar kaban,palto giyerek gelmişti.Tabi ki kış şartlarında herkesin yağmurluk,micro fiber eşofman almasını ve öyle gelmesini beklemiyorum.Yine insanların kendini rahat hissederek işin özünü kaçırmamaları çok hoşuma gitti.

Parkta bulunan spor aletlerini ise kullanamadığımızı farkettim.Mekik platformuna ters oturmalar,sırt kası çalıştıran alete omuzla yüklenmeler ne ararsanız var.En güzel kullanılan alet bisiklet.Onda bir sorun göremedim.Ama ona oturan da en az 15 dakika hareket etmeden etrafı kesiyor.


Aralarda el ele ,kol kola dolaşan kumru gibi çiftler var.Türbanlı ve pardesülü olan genç kızlar/bayanlar ve flörtleri erkekler.Evli gibi durmuyorlar,çünkü aralarında belli bir mesafe var.Türbanlı kızların kendine özgü bir makyaj ve kıyafet tarzı var.Kimi pardesünün altına pantolon giyiyor,hemen hepsinini gözlerinde abartılı bir kalem ve rimel olduğunu söylemeliyim.Başbaşa kalmak için parkı tercih etmelerini kalabalık ortamdan uzaklaşmak ve “daha rahat hareket etmek ” olduğunu sanıyorum.Nitekim de zaman zaman “oldukça rahat”davranıyorlar.

Parkın içinde dağınık bulunan banklardan birinde ise liseli bir kızımızla bir delikanlı oturuyor.Yürüyüşe başladığımda elleri kenetli iken ilerleyen turlarımda havanın da karaması ile delikanlının eli kızın beline dolanmıştı.Biraz sonra kızımız delinalının göğsüne uzanmış ve delikanlı iki eli ile kızın belini iyi ce kavramıştı.Hava iyice kararırken ve benim son turlarıma yaklaşırken ise artık gençlerimiz öpüşme faslına başlamışlardı.Ama ne öpüşme...Kızcağız kendinden geçmiş bir şekilde gözleri kapalı,delikanlı bir vantuz gibi yapışmış ve kimseye aldırmadan öpüşmeye devam ediyorlar.Son turumu atarken de aynı manzara devam ediyordu.Bir turu 4 dakikada tamamlıyordum ki öpüşmenin uzunluğunu tahmin edin.Ben uzaklaştığımda mola vermişe hiç benzemiyorlardı.Artık benden sonra ne yaptılar bilemiyorum.Eve geldiğimde gençlerin durumunu eşime aktardım."Neden uyarmadın?"dedi.Uyarsaydım ve bana "sana ne" deseler ne yapacağımı sordum,bilemedi.Aslında ne yapmalıydım,o anda ben de bilemedim.Ama en doğrusu müdahele etmemekti bana göre.

Bugün 1 saatte 14 tur yaptım.Toplam 6300 metre yürüdüm.Hem yürüdüm hem etrafı gözlemledim,neler gördüm neler?Bakalım sonraki yürüyüşlerde daha neleri göreceğim?

 
Toplam blog
: 242
: 1784
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

1970 doğumluyum.Karadenizin bir sahil şehrinden, hayatın güler yüzlü tarafına tutunmak için İstan..