Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '08

 
Kategori
Siyaset
 

10 kasım'la kısa bir dertleşme

10 kasım'la kısa bir dertleşme
 

Her 10 Kasımda ilkokul öğretmenimin hıçkırıklarını hatırlarım; anma töreninde Atatürk’ü anlatıyordu bahçede, birden hıçkırıklara boğuldu. Biz de kendimizi tutamadık, sanki dün ölmüş gibi ağlamıştık.

Beyaz yakalarımız ve gri’ye çalan önlüklerimiz vardı. 10 Kasım’larda beyaz yakalarımızı çıkartırdık. Öğretmenlerimiz baştan aşağı siyah giyerlerdi.Çünkü, O gün yas günüydü.

Sonra karamsarlık ve matem havası olmasın, ağıtlar yakılmasın, Atatürk’ün gerçek yönleri anlatılsın ve Türk halkı onu çok iyi anlasın düşüncesi ile 'yas tutma' veya o görüntüyü verme şeklindeki anmalar sona erdi.

“Daha çok Atatürk anlatılsın” amacına yönelik anmalar başlamadan iş tersine döndü. Türkiye’mizde çarpık siyasi akımlar birden bire gelişti. Atatürk’ün yeniliklerine ve Cumhuriyet’e, ülkenin birlik ve bütünlüğüne, O zamandan beri muhalif olan grup sinsice önemli kaleleri içten fethetme yoluna gittiler.

Aradan 70 yıl geçtikten sonra bile, hala ülkenin birlik ve bütünlüğünü tartışanlar var.

Ülkede fiili bir işgal söz konusu değil, ama o zamanın emperyalist güçleri yine iş başındalar. Bizim yerli işbirlikçileri de. Lobiler aynı, faaliyetler aynı. Amerika yanlıları, Almanya yanlıları ve diğerleri.
Henüz dünyayı sarsacak bir buluş veya keşif gerçekleştiremedik.
Gelir ve paylaşım adaletsizliği diz boyu.
Okuma yazma yönünde epeyce yol aldık, ama daha ötesine geçemedik. Gençlerimiz üniversiteye girmek için can atmalarına rağmen, “ Üniversiteyi bitiren iş ister” kaygısı mı, teknik imkan ve personel yetersizliği mi, aydınlanma korkusu mu, sistem gençliğin büyük çoğunluğunu üniversite kapısından içeri sokmuyor.

Devleti yönetenlerin yolsuzluğu, hırsızlığı, arsızlığı her dönem içinde tartışılmakta.

Ulusal, toplumsal, bireysel değerleri kavrama ve kavratmakta güçlükler içindeyiz.

“Göstermelik iş yapma” huyumuzdan bir türlü vazgeçemediğimizden bununla kendimizi kandırıyor ve yabancıları inandırdığımızı sanıyoruz.

Toplumda, ahlaksızlık derecesinde çıkarcılık, fırsat ve emanetleri kötüye kullanma hastalığı yaygın.

Terör, otuz yılı aşkın bir süreden beri, ülkemizin baş belası.

Terör destekçilerini ve terörü besleyenleri ya tanıyamadık ya da tanıdık, göz yumuyoruz. Türk halkının sabır gücünün ne kadar büyük ve geniş olduğunu da göstermekteyiz böylece.

Atatürk’ün çok okuduğunu, ileri görüşlü , zeki , çalışkan ve Türk halkı için ne kadar özverili, vatansever, insanlık içinde gelmiş geçmiş bilenen dahilerden birinin de Atatürk olduğunu, dürüstlüğünü, mertliğini, doğruluğunu, yaratıcılığını, bağımsız ve özgür düşünce sahibi olduğunu yeni nesillere anlatmayı bıraktık.Çok özel yaşamlarını film yapmaya başladık.

Atatürk hakkında anlatılanları , hep aynı şeyler olarak görenler; yaşı geçmiş, kendini geliştirememiş, Atatürk’ü yeterince araştıramamış, yalnız törenlerde aynı hamasi nutukları dinlemiş ve bununla kalmış kişiler için geçerlidir.

Oysa, yeni yetişen nesile, Atatürk’ü yeterinve henüz tanıyamamış olanlara, yüzeyden ve kulaktan dolma şeyler verilmektedir. Onların da, Atatürk’ün özelliklerini bilmeye ve Büyük Önder’i tanımaya hakları vardır. Ama bu, Atatürk’ün içtiği rakıyı ön plana çıkartarak, işin daha başında gençlere , o büyük insanı tanıtım için doğru bir davranış değildir.
Atatürk'ün ülkemiz için koyduğu hedefler ve bunların karşılaştırılması çok daha önemlidir.

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..